any- teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- in <span class="word-self">anyspan> case
- her hâlükârda
Her halükarda, gideceğiz.
- In any case, we'll go.
Her halükarda çok geç.
- In any case, it's too late.
- <span class="word-self">anyspan>
- hiç
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
- I listened, but I didn't hear anything.
- <span class="word-self">anyspan>
- her
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
- <span class="word-self">anyspan>
- daha
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
- Don't you have anything smaller than that?
- <span class="word-self">anyspan>
- herhangi biri
Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
- You may choose any of them.
- <span class="word-self">anyspan> time
- her zaman
Bir deprem her zaman olabilir.
- An earthquake can happen at any time.
Her zaman bana uygun olacaktır.
- Any time will suit me.
- <span class="word-self">anyspan>
- biri
Benimle Lady Gaga'nın bir canlı konserini seyretmeye gitmek isteyen biri varmı?
- Is there anybody who would like to go see a live concert of Lady Gaga with me?
Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
- Anyone can cultivate their interest in music.
- <span class="word-self">anyspan>
- biraz
Tom Mary'ye niçin biraz para vermesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.
- Tom could think of no reason why he should give Mary any money.
Biraz Fransız şarabın var mı?
- Do you have any French wine?
- at <span class="word-self">anyspan> stage
- Her aşamada
- <span class="word-self">anyspan>
- {s} herhangi
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Herhangi bir prezervatifin var mı?
- Do you have any condoms?
- <span class="word-self">anyspan>
- herhangibir
- <span class="word-self">anyspan>
- her ne
Her neyse, o şimdi Paris'te olabilir.
- Anyhow, he may now be in Paris.
Her neyse, asla bilmeyeceksin.
- Anyway, you'll never know.
- <span class="word-self">anyspan> longer
- daha fazla, daha: I can't stay any longer. Daha fazla kalamam
- <span class="word-self">anyspan> longer
- daha fazla
Onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I can't stand his arrogance any longer.
O gürültüye daha fazla dayanamadım.
- I couldn't put up with that noise any longer.
- <span class="word-self">anyspan> of
- in herhangi biri
- by <span class="word-self">anyspan> chance
- şans eseri olarak
Şans eseri olarak Tom'u tanıyor musun?
- Do you know Tom by any chance?
- in <span class="word-self">anyspan> case
- her halukarda
Her halukârda ebeveynlerine itaat etsen iyi olur.
- In any case you had better obey your parents.
Her halukârda endişelenmene gerek yok.
- In any case, you don't need to worry.
- in <span class="word-self">anyspan> case
- buna karşın
- <span class="word-self">anyspan>
- her bir
Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
- I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.
- <span class="word-self">anyspan>
- birisi
Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.
- Anyone can cultivate their interest in music.
Birisi soruma cevap verebilir mi?
- Can anyone answer my question?
- <span class="word-self">anyspan> field
- (Bilgisayar) herhangi alan
- <span class="word-self">anyspan> more
- başka
Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.
- Unless you have any more questions, I'd like to go now.
Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
- Be happy and don't ask any more questions...that is best.
- <span class="word-self">anyspan> more
- gayrı
- <span class="word-self">anyspan> old thing
- herhangi bir şey
- don't give me <span class="word-self">anyspan> of your lip!
- (deyim) bana cevap verme!
- expecting at <span class="word-self">anyspan> moment
- akşamlık sabahlık
- in <span class="word-self">anyspan> case
- (Konuşma Dili) her surette
- in <span class="word-self">anyspan> case
- illa
- in <span class="word-self">anyspan> case
- her türlü
- in <span class="word-self">anyspan> case
- her ne koşulda
- little if <span class="word-self">anyspan>
- yok denecek kadar az
- not to pay <span class="word-self">anyspan> attention
- aldırış etmemek
- scarcely <span class="word-self">anyspan>
- yok denecek kadar
Bahçemizde yok denecek kadar az çiçek var.
- There are scarcely any flowers in our garden.
- there is little if <span class="word-self">anyspan>
- varsa da pek az
- there is little if <span class="word-self">anyspan>
- varsa da
- there is little if <span class="word-self">anyspan>
- olsa bile pek az
- <span class="word-self">anyspan>
- kimse
Odada hiç kimse yoktu.
- There was hardly anyone in the room.
Odada hiç kimse yoktu.
- There wasn't anyone in the room.
- <span class="word-self">anyspan>
- biraz da olsa
- <span class="word-self">anyspan>
- birazcık olsun
- <span class="word-self">anyspan>
- azıcık
- <span class="word-self">anyspan>
- herhangi birisi
Herhangi birisi Tom'u gördü mü?
- Has anybody seen Tom?
Herhangi birisi Tom'la konuştu mu?
- Has anybody talked to Tom?
- <span class="word-self">anyspan> longer
- artık
Artık onu sevmiyorum.
- I do not love him any longer.
Ben artık onun küstahlığına daha fazla dayanamam.
- I cannot stand his arrogance any longer.
- <span class="word-self">anyspan> more
- daha çok
Onu senden daha çok sevmiyorum.
- I don't like it any more than you do.
Ben onu onun beni sevdiğinden daha çok sevmiyorum.
- I don't like him any more than he likes me.
- <span class="word-self">anyspan> more
- artık
Kızınız artık bir çocuk değildir.
- Your daughter is not a child any more.
Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
- Mary decided never to see him any more.
- <span class="word-self">anyspan> more
- daha fazla
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
- <span class="word-self">anyspan> more than
- -den daha fazla
- <span class="word-self">anyspan> number of
- birçok
- <span class="word-self">anyspan> number of
- çok
- <span class="word-self">anyspan> one
- herhangi biri
Bunların arasından herhangi birini seç.
- Choose any one from among these.
Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!
- Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!
- <span class="word-self">anyspan> one of
- in herhangi birisinde
- <span class="word-self">anyspan> these
- bunlardan herhangi biri
- <span class="word-self">anyspan> time
- her defasında
- <span class="word-self">anyspan> time on
- her saat
- at <span class="word-self">anyspan> rate
- ne olursa olsun
Ne olursa olsun yağmur durduğunda dışarı gideceğim.
- At any rate I will go out when it stops raining.
Markku ne olursa olsun suçlanmayacak.
- Markku at any rate is not to blame.
- at <span class="word-self">anyspan> rate
- her durumda
- beyond <span class="word-self">anyspan> doubt
- şüphesiz
- by <span class="word-self">anyspan> means
- her ne şekilde olursa olsun
- for <span class="word-self">anyspan> price
- herhangi bir fiyat için
- in <span class="word-self">anyspan> case
- ne olursa olsun
Ne olursa olsun, makaleyi yazmayı bitirdim.
- In any case, I've finished writing the article.
Ne olursa olsun düşüncemi değiştirmeyeceğim.
- In any case, I won't change my mind.
- in <span class="word-self">anyspan> way
- herhangi bir yolla
- in <span class="word-self">anyspan> wise
- herhangi bir şekilde
- not at <span class="word-self">anyspan> price
- hiçbir şekilde
- not at <span class="word-self">anyspan> price
- katiyen
- not on <span class="word-self">anyspan> account
- kesinlikle
- not on <span class="word-self">anyspan> account
- hiçbir şekilde
- on <span class="word-self">anyspan> of
- in herhangi birinde
- to <span class="word-self">anyspan> place
- herhangibir yere
- without <span class="word-self">anyspan> necessity
- ihtiyaç olmadan
- A thing you don't want is dear at <span class="word-self">anyspan> price
- (Atasözü) Deve bir akçaya , deve bin akçaya
- Don´t you have <span class="word-self">anyspan> manners?
- Sende hiç terbiye yok mu?
- Forgive us if we have made <span class="word-self">anyspan> slips of the tongue
- her ne kadar sürç-i lisan eylediysek affola
- <span class="word-self">anyspan> at all
- sonunda hiç
- <span class="word-self">anyspan> day now
- Önümüzdeki bir kaç gün içinde
- <span class="word-self">anyspan> desired
- istenilen
- <span class="word-self">anyspan> further
- başka
- <span class="word-self">anyspan> kind
- herhangi bir çeşit
- <span class="word-self">anyspan> left?
- hiç kaldı mi?
- <span class="word-self">anyspan> number greater than zero
- Sıfırdan büyük herhangi bir sayı
- <span class="word-self">anyspan> number of towns
- kasabalar herhangi bir sayıda
- <span class="word-self">anyspan> of the cells of the neuroglia
- herhangi nöroglia ve hücre
- <span class="word-self">anyspan> other
- daha başka
- <span class="word-self">anyspan> question
- Herhangi bir soru
- <span class="word-self">anyspan> time
- olduğu zaman
- <span class="word-self">anyspan> type of tutor
- öğretmen her türlü
- at all costs/at <span class="word-self">anyspan> cost
- ne pahasına olursa olsun
- at <span class="word-self">anyspan> cost
- ne pahasına olursa olsun
Ne pahasına olursa olsun ona yardım etmek zorundayım.
- I must help her at any cost.
Konserin, ne pahasına olursa olsun, bir başarı olmasını istiyorum.
- I want the concert to be a success at any cost.
- at <span class="word-self">anyspan> one time
- herhangi bir zamanında
- at <span class="word-self">anyspan> price
- ne pahasına olursa olsun
Ne pahasına olursa olsun başarılı olmaya kararlı.
- He is determined to succeed at any price.
Ne pahasına olursa olsun onu satmazdım.
- I wouldn't sell that at any price.
- at <span class="word-self">anyspan> rate
- en azından: "You are smart at any rate. - En azından akıllısın."
- at <span class="word-self">anyspan> rate
- hiç olmazsa
Hiç olmazsa nedenini araştırmalıyız.
- We have to investigate the cause at any rate.
Hiç olmazsa, bu sizin için iyi bir deneyim olacaktır.
- At any rate, it will be a good experience for you.
- attempt under <span class="word-self">anyspan> cırcumstances
- her ne koşulda olursa olsun teşebbüs etmek
- by <span class="word-self">anyspan> means of
- herhangi bir yolla
- clutch at <span class="word-self">anyspan> straw
- (deyim) Ümitsizlik içinde her çareye baş vurmak
- do you have <span class="word-self">anyspan> plans?
- planın var mi?
- hardly <span class="word-self">anyspan>
- neredeyse hiç
Onun seçimi kazanacağına dair neredeyse hiç umut yok.
- There's hardly any hope that he'll win the election.
Neredeyse hiç param kalmadı.
- I have hardly any money left.
- hence: <span class="word-self">anyspan> rough, prickly shrub
- dolayısıyla: Herhangi bir pürüzlü, dikenli çalı
- in a moment or very soon; at <span class="word-self">anyspan> moment
- bir an ya da çok kısa bir süre içinde; her an
- in <span class="word-self">anyspan> case
- Nasıl olursa olsun, her hâlükârda, ne olursa olsun, her halükârda, illâki
- in <span class="word-self">anyspan> case
- zaten
Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.
- In any case, I've already entirely forgiven you.
- in <span class="word-self">anyspan> case
- 1. ne olursa olsun, her halükârda, her halde: İn any case you be there. Ne olursa olsun sen orada ol. 2. zaten: İn any case you couldn´t have seen her. Zaten onu göremezdin
- in <span class="word-self">anyspan> event
- ne olursa olsun
Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- In any event, I will do my best.
- it's not going to get <span class="word-self">anyspan> better than this
- bundan daha iyiye gidemez, bundan daha iyi olmaz
- material for <span class="word-self">anyspan> structure
- Herhangi bir yapı için malzeme
- not <span class="word-self">anyspan> more
- artık öyle değil
- nothing of <span class="word-self">anyspan> consequence
- Önemsiz, mühim olmayan, önem arzetmeyen
- rejecting <span class="word-self">anyspan> belief in gods
- Tanrılar herhangi bir inanç reddetme
- that won't do <span class="word-self">anyspan> good
- herhangi bir yararı olmaz
- with <span class="word-self">anyspan> luck
- Umarım ..., şansım(iz) yaver giderse
- with <span class="word-self">anyspan> luck
- Herhangi bir şans ile
- without <span class="word-self">anyspan> doubt
- Hiç şüphesiz
- without <span class="word-self">anyspan> necessity
- gerek kalmadan
- <span class="word-self">ANYspan>
- (Askeri) NYX ulaştırma planının belirlenmesi (assign NYX routing)
- <span class="word-self">anyspan>
- her ne kadar
Her ne kadar bu ayakkabıları artık giymesem de, onları atmaya kıyamıyorum.
- Even though I don't wear those shoes anymore, I can't bring myself to get rid of them.
- <span class="word-self">anyspan>
- {s} hiçbir
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
- I listened, but I didn't hear anything.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- <span class="word-self">anyspan>
- zam bir herhangi
- <span class="word-self">anyspan>
- hiç: Do you have any candles? Sende hiç mum var mı? No, I don't have any. Hayır, bende hiç yok. He did it without any help. Hiç yardım
- <span class="word-self">anyspan>
- birkaç
Birkaç günlüğüne hiçbir şey yememek veya içmemek ölümle sonuçlanabilir.
- Not eating or drinking anything for a couple of days may result in death.
Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?
- I want some potatoes. Do you have any?
- <span class="word-self">anyspan>
- bazı
Bazı tercümanlar Alisa yaygın bir Rus ismi olmasına rağmen Alice'in adını Sonya ya da Anya'yla değiştirdi
- Some translators changed Alice's name to Sonya or Anya, even though Alisa is a widespread Russian name.
Bazı bilim adamlarına göre, büyük deprem şimdi her an olabilir.
- According to some scholars, a major earthquake could occur at any moment now.
- <span class="word-self">anyspan>
- herhangi bir
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything in there?
Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
- Can you see anything at all there?
- <span class="word-self">anyspan>
- {s} 1. hiç: Do you have any candles? Sende hiç mum var mı? No, I don't have any. Hayır, bende hiç yok. He did it without any help. Hiç yardım
