Fukushima Daiichi tesisindeki temizlik, yıllar belki de on yıllar sürebilir.
- The cleanup at the Fukushima Daiichi plant could take years, possibly decades.
Belki bana yardımcı olabilirsiniz?
- Can you possibly help me?
Belki bana yardımcı olabilirsiniz?
- Can you possibly help me?
Söylediği muhtemelen doğru olabilirdi.
- What he said could possibly be true.
Bu nasıl mümkün olabilir?
- How is this possible?
Onun için mümkün olabilir fakat ben testi asla geçemezdim.
- For him it may be possible, but I'd never pass the test.
The Network'ün kasım meselesinde görünen raporunun 70 kopyasını üretmek ve onları ajanlarımıza dağıtmak mümkün mü?
- Is it possible to reproduce 70 copies of your report which appeared in the November issue of The Network and distribute them to our agents?
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.
- Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.
Tom ve Mary kendi sorunlarına olası bir çözüm ile geldiler.
- Tom and Mary came up with a possible solution to their problem.
Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.
- It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.
Biraz yardım almadan bunu başarmanın olanaklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think it's possible to do this without some help.
Tom muhtemelen Mary'ye bunu mümkün olan en kısa sürede yapması gerektiğini söyleyecektir.
- Tom is probably going to tell Mary that she should do that as soon as possible.
Bugün Tom'un, toplantıya katılmayacağı muhtemeldir.
- It's possible Tom won't attend the meeting today.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Çocuğun nehri yüzerek geçmesi imkansızdı.
- It wasn't possible for the boy to swim across the river.
Her mümkün durumu tahmin etmek imkansızdır.
- It's impossible to anticipate every possible situation.
I couldn't possibly cheat on my wife.
This rare and possibly unique specimen must be conserved.
Tom might possibly be mad.
- Tom might possibly be angry.
That story can't possibly be true.
- That story cannot possibly be true.
Jones and Smith are both possible for the opening in sales.
It's not just possible, it's probable.
Jones is a possible for the new opening in sales.
... the asked if i can get onto everything you can possibly think of that ...
... to acquire these weapons. And if they could ever use, of course, it would possibly have ...