Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
- Great artists have no country.
Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
- Life is not an exact science, it is an art.
Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim.
- I prefer being poor to being rich.
Doktor olmaktan gururluyum.
- I am proud of being a doctor.
Yalnız kalmak istiyorum.
- I don't like to be alone.
Tom'un niyeti o kadar geç kalmak değildi.
- Tom didn't mean to be so late.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.
- A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.
Cornelius Gurlitt Naziler tarafından çalınan 1400 sanat eserini dairesinde saklamıştı.
- Cornelius Gurlitt had hidden 1400 works of art stolen by the Nazis in his apartment.
Ben resim yapamam ama kız kardeşim büyük bir sanatçıdır.
- I can't draw, but my sister is a great artist.
O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı.
- He brought the art of painting to perfection.
İnsanlar hayatı anlamak için değil, yaşamak için yaratılmıştır.
- Human beings are not made to understand life, but to live it.
Bir insan gibi yaşamanı daha fazla istiyorum.
- I want you to live more like a human being.
Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.
- Being an orphan, my father had to start earning money at ten.
İnsanlar dürüst olan birine alışkın değildir.
- People are not used to someone being honest.
İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.
- On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.
İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.
- Human beings succeeded in flying into space.
James ve ben geçen ay Ribeirão Preto'da idik. O, São Paulo'da, Brezilyada bir şehirdir.
- James and I were in Ribeirão Preto last month. It's a city in São Paulo, Brazil.
Onlar Liverpool'lu idi.
- They were from Liverpool.
Dün ofisimde gördüğün adam Belçikalıdır.
- The man you saw in my office yesterday is from Belgium.
Belçika Fransa kadar büyük değildir.
- Belgium is not as big as France.
O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?
- Do you know who brought that team into being?
Özgürlük her şeyi mümkün olduğu kadar zararsız yapabilmekten oluşur.
- Liberty consists of being able to make everything as harmless as possible.
İnsan mantıklı bir varlıktır.
- Man is a rational being.
İnsan sosyal bir varlıktır.
- Man is a social being.
İnsanlar sosyal yaratıklardır.
- Human beings are social creatures.
İnsanlar duyarlı yaratıklardır.
- Humans are sentient beings.
your message has been send - mesajınız gönderildi - mesajınız gönderilmiştir.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
O onların duyarlı varlıklar olmadıklarını düşünüyor.
- He thinks that they are not sentient beings.
Bu şanslı varlıklardan biri Hans'tı.
- One of these lucky beings was Hans.
Kaşı terden dolayı boncuk boncuk olmuştu.
- Her brow was beaded with perspiration.
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
- It was late, so I went home.
Güzel Sanatlar Sarayı nerede?
- Where is the Palace of Fine Arts?
Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
- The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
Bu eski resmi benim için onarabilecek bir ressam biliyor musun?
- Do you know an artist who can restore this old picture for me?
Kabuki eski bir Japon sanatıdır.
- Kabuki is an old Japanese art.
Sihirbazlık, batıl itikadı paraya çevirme sanatıdır.
- Magic is the art of changing superstition into money.
Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
- He is one of the greatest artists in Japan.
Müzik ve sanat, yaşam zevkine çok büyük ölçüde katkıda bulunabilirler.
- Music and art can greatly contribute to the enjoyment of life.
Tüm edebi ve sanatsal çalışmaların kaynağı, tatmin edilmemiş libidodur.
- Unsatisfied libido is responsible for producing all art and literature.
Beyninizin sol tarafını çok kullanıyorsunuz. Daha sanatsal olabilmek için beyninizin sağ tarafını kullanmaya çalışın.
- You live in your left brain too much. Try to use your right brain to be more artistic.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
- I have absolutely no artistic skills.
Tom sadece yanında oturup Mary'ye zorbalık yapılmasını izleyemedi.
- Tom couldn't just sit by and watch Mary being bullied.
Tom onun akşam yemeği için yaptığını beğendiğini söyledi fakat o sadece kibarlık yapıyordu.
- Tom said he liked what she had made for dinner, but he was only being polite.
Mary and John, are you listening?.
Mary, where are you going?.
We are not coming.
They are here somewhere.
A physician was immediately sent for; but on the first moment of beholding the corpse, he declared that Elvira's recovery was beyond the power of art.
There is a debate as to whether graffiti is art or vandalism.
It had been six days since his departure, when I received a letter from him.
We liked to chat while we were eating.
François Mitterrand was president of France from 1981 to 1995.
He is gone.
The dog was drowned by the boy.
3 times 5 is fifteen.
Today is the second, so I guess next Tuesday must be the tenth.
I have been to Spain many times.
He was five-eight.
He looks twelve, but is actually thirteen, and will turn fourteen next week.
To be or not to be, that is the question.
It is in the eighties outside, and next week it is expected to be in the nineties! (Fahrenheit degrees).
Why is it so dark in here?.
besequined, befeathered, beclawed, bewebbed, betasseled.
from adjectives: bedim, bewet.
bedazzle, bestir, bewail.
Tis a hard matter therefore to confine them, being they are so various and many .
They were a fine group.
Were father a king, we would have war. (= If father were a king,...).
The auction ends Monday.
- Açık artırma pazartesi sona eriyor.
The small car boom is ending.
- Küçük araba artışı sona eriyor.
Food prices have surged.
- Gıda fiyatları arttı.
The Great Depression triggered a great surge in crime.
- Büyük Buhran, suçta büyük bir artışa neden oldu.
The company's profits soared.
- Şirketin kazancı arttı.
Travel agencies' profits soared.
- Seyahat acentalarının gelirleri arttı.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
This town is increasing in population.
- Bu kasabanın nüfusu artıyor.