Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
- Older people are often afraid of trying new things.
Bunu denemek istiyorum.
- I'd like to try this on.
Tom her zaman yeni bir şey denemek ister.
- Tom always wants to try something new.
Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
- Older people are often afraid of trying new things.
Okulda daha fazla gayret etmek zorundayım.
- I have to try harder at school.
Seninle benim aramdaki fark benim aslında doğru olanı yapmaya çalışmakla ilgileniyorum olmam.
- The difference between you and me is that I'm actually interested in trying to do what is right.
Böyle bir şeyi yapmaya çalışmak zaman israfıdır.
- Trying to do such a thing is a waste of time.
Şifrenizi geri alma girişiminiz başarılı değildir. Lütfen tekrar deneyin.
- Your attempt to retrieve your password was not successful. Please try again.
Sonunda Tom'u odasını temizlemeye ikna etmek için uğraşmaktan vazgeçtim.
- I finally stopped trying to persuade Tom to clean his room.
Ona uğraşmak anlamsız.
- It's nonsense to try that.
Mesajınızı anlatmak bir yerlinin tam olarak söyleyeceği gibi onu söylemeye çalışmaktan çok daha önemlidir.
- Getting your message across is much more important than trying to say it exactly like a native speaker would say it.
Ayılmaya çalışmak için yürüyüşe gittim.
- I went for a walk to try to sober up.
İş için beni deneyin, lütfen.
- Please try me for the job.
Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
- Older people are often afraid of trying new things.
Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
- As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
Tom Mary'ye ayak uydurmaya çabalamaktan vazgeçmeye karar verdi.
- Tom decided to give up trying to keep up with Mary.
Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
- He couldn't wait to try out his new surfboard.
Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.
- I'd like to try out this new model before I buy it.
Ken yeniden deneyecek kadar cesur değildir.
- Ken isn't brave enough to try again.
Bence yeniden denemelisin.
- I think you should try again.
O çocuk o mavi gömleği üzerinde denemek istedi.
- That child wanted to try on that blue shirt.
Bu elbiseyi denemek istiyorum.
- I'd like to try on this dress.
Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.
- I'd like to try one of those cookies.
Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.
- I'd like to try out this new model before I buy it.
Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
- He couldn't wait to try out his new surfboard.
Tray as I might, I couldn't forget Serra. (çok uğraşmama rağmen Serra'yı unutamadım) Try as I might I didn't understand this lesson.
Try walking in my shoes!.
Bugün dükkân kapalı ise, ben yarın tekrar deneyeceğim.
- If the shop is closed today, I'll try again tomorrow.
Ben tekrar denememiz gerektiğini düşünüyorum.
- I think that we should try again.
Tom daha çok çalışmak zorunda olacak.
- Tom is going to have to try harder.
Sanırım daha çok çalışmak zorunda kalacağım.
- I guess I'll have to try harder.
Onları bulmaya çalışmak zorundayım.
- I've got to try to find them.
Onu bulmaya çalışmak zorundayım.
- I've got to try to find her.
Denenmiş olan tüm diğerleri hariç, demokrasi yönetimin en kötü şeklidir.
- Democracy is the worst form of government, except all the others that have been tried.
Bence fazla zorluyorsun.
- I think you're trying too hard.
Denemeye devam etmek zorundayım.
- I have to keep trying.
Tıpkı senin gibi, bu sıkıntılı günlerde uyumadım.
- Just like you, I haven't slept in these trying days.
O, o yeni makineyi denedi.
- He tried out that new machine.
Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.
- I tried many things but failed after all.
Tekrar denemenin faydası yok.
- It is no use trying again.
Hayallerinizi gerçekleştirmek istiyorsanız, denemeye devam edin.
- If you want to make your dreams come true, keep on trying.
Tom Mary'yi top cambazlığı yapmaya çalışırken gördüğünde gülmemek için kendini güçlükle frenledi.
- Tom could hardly keep from laughing when he saw Mary trying to juggle some balls.
Ukrayna güvenlik güçleri bu iki önemli kenti birbirinden ayırmak amacıyla Donetsk ve Luhansk arasındaki kasaba ve köyleri işgal etmeye çalışıyorlar.
- The Ukrainian security forces are trying to occupy the towns and villages between Donetsk and Luhansk in order to cut off those two important cities from each other.
Denemek zorunda kaldım.
- I had to give it a try.
Başka biri onu denemek istiyor mu?
- Anyone else want to give it a try?
Denemek için bana uğra.
- Come on over to have a try.
Ben de denemek istiyorum.
- I'd also like to have a try.
Bu yazılımın nasıl çalıştığını anlamaya çalışmak sıkıcı.
- Trying to figure out how this software works is a pain in the neck.
Aynı anda konuşmaya çalışan bir grup genç kızdan daha can sıkıcı bir şey yok.
- There's nothing more annoying than a group of young girls all trying to talk at the same time.
Today I scored my first try.
Try this—you’ll love it.
I gave sushi a try but I didn’t like it.
You are trying too hard.
I'll come to dinner soon. I'm trying to beat this level first.
euery feend his busie paines applide, / To melt the golden metall, ready to be tride.
I tried mixing more white paint to get a lighter shade.
I shall try my skills on this.
You are trying my patience.
He was tried and executed.
I gave unicycling a try but I couldn’t do it.
I thought I'd try my hand at woodworking, until I saw how much the tools cost.
We're trying out for the parts of Romeo and Juliet.
Try as he might, he could not forget.
You know, all I can do is go out there and give it the old college try and play my hardest..
... just kind of try to hide from it and be the bigger person. ...
... The next thing you do is you try to figure out how to ...