We applauded the performer.
- Biz oyuncuyu alkışladık.
Mary is a star performer.
- Mary bir star oyuncu.
I don't think he's a great actor.
- Ben onun büyük bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.
Do I look like an actor?
- Bir erkek oyuncuya benziyor muyum?
He grew up to be a college football player.
- O bir üniversite futbol oyuncusu oldu.
He is better than any other player in the team.
- O, takımdaki herhangi bir oyuncudan daha iyidir.
They were so playful.
- Onlar çok oyuncuydular.
Ferrets are playful and curious.
- Yaban gelincikleri oyuncu ve meraklıdırlar.
The top eight players survived the ninth day of the tournament.
- Zirvedeki sekiz oyuncu turnuvanın dokuzuncu gününe kadar dayandı.
All the players stood there with their arms folded.
- Tüm oyuncular kolları bağlanmış olarak orada durdular.
I wanna marry a gamer girl.
- Oyuncu bir kızla evlenmek istiyorum.
Mary considered herself a gamer.
- Mary kendini bir oyuncusu olarak gördü.
If the metal plate terminal of the game cassette is dirty it may be difficult for the game to start when the cassette is inserted into the game console.
- Eğer oyun kasetinin metal plaka terminali pis ise oyun konsoluna kaset yerleştirildiğinde oyunun başlaması zor olabilir.
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
- Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
Your substitute has already been picked out.
- Sizin yedek oyuncunuz zaten seçildi.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played.
- Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.
The actress looks younger than she really is.
- Kadın oyuncu, olduğundan daha genç gözüküyor.
She won an Oscar nomination for best supporting actress.
- O, en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar adaylığını kazandı.
Would you like to see a live performance of a play with me Saturday?
- Cumartesi günü benimle bir oyunun canlı performansını görmek ister misin?
The coach had a one-on-one discussion with each player to evaluate his performance on the field.
- Koç'un onun saha performansını değerlendirmek için her oyuncuyla bire bir görüşmesi vardı.
She is said to have been an actress about twenty years ago.
- Onun yaklaşık yirmi yıldır bir oyuncu olduğu söyleniyor.
I don't think he's a great actor.
- Ben onun büyük bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.
I believe it's all a hoax.
- Bunun hepsinin bir oyun olduğuna inanıyorum.
Jack played a dirty trick on me.
- Jack bana kirli bir oyun oynadı.
Mike played a bad trick on his brother.
- Mike erkek kardeşine kötü bir oyun oynadı.
His acting left nothing to be desired.
- Onun oyunculuğu mükemmeldi.
Jane has been acting in films since she was eleven.
- On bir yaşından beri, Jane filmlerde oyunculuk yapıyor.
Whenever you visit him, you will find him playing video games.
- Onu her ziyaret edişinizde, onu video oyunları oynarken bulacaksınız.
Just then, the workers in the park brought over some small playing cards.
- Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.
Tom is a very good batter.
- Tom çok iyi bir topa vuran oyuncu.
The umpire called the batter out.
- Hakem topa vuran oyuncuya seslendi.
Climbing that mountain was a piece of cake.
- O dağa tırmanmak çok oyuncağıydı.
Tom is a very good bowler.
- Tom çok iyi bir top atan oyuncudur.
You're a very good bowler.
- Sen çok iyi bir top atan oyuncusun.
The toy seller was very friendly.
- Oyuncak satıcısı çok samimiydi.
That toy is selling like hot cakes.
- O oyuncak çok satılıyor.
Stop playing pranks on me!
- Bana oyun oynamayı kes!
Do you like game shows?
- Oyun programlarından hoşlanıyor musun?
The Comédie Française is the theater that shows Molière's plays.
- Comédie Française, Molière'in oyunlarını gösteren tiyatrodur.
Do I look like an actor?
- Bir erkek oyuncu gibi görünüyor muyum?
Leonardo DiCaprio won the Oscar for best actor for his role as Hugh Glass in The Revenant.
- Leonardo DiCaprio, Hayalet filminde Hugh Glass rolüyle en iyi erkek oyuncu dalında Oscar kazandı.
He knows many folk dances.
- O birçok halk oyunu biliyor.
I enjoy playing doubles with Tom.
- Tom'la teniste çiftli oyun oynamaktan hoşlanıyorum.
Tom hurt his left knee during practice, so John had to play the game in his place.
- Tom uygulama sırasında sol dizini incitti, bu yüzden John oyunu yerinde oynamak zorunda kaldı.