geri%c3%a7a%c4%9f%c4%b1r%c4%b1mlar%c4%b1

listen to the pronunciation of geri%c3%a7a%c4%9f%c4%b1r%c4%b1mlar%c4%b1
İngilizce - Türkçe

geri%c3%a7a%c4%9f%c4%b1r%c4%b1mlar%c4%b1 teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

geri kabul anlaşması
Readmission agreement
Türkçe - Türkçe

geri%c3%a7a%c4%9f%c4%b1r%c4%b1mlar%c4%b1 teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

geri
Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş
geri dönüşüm işareti veanlamı
yooooooooooook iğreç bir site yaaaa
geri kazanım
Geri kazanım terim olarak, kullanım dışı kalan geri dönüştürülebilir atık malzemelerin çeşitli geri dönüşüm yöntemleri ile hammadde olarak tekrar imalat süreçlerine kazandırılmasıdır
İngilizce - İngilizce

geri%c3%a7a%c4%9f%c4%b1r%c4%b1mlar%c4%b1 teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

Geri
A diminutive of the female given name Geraldine, also used as a formal given name
Türkçe - İngilizce

geri%c3%a7a%c4%9f%c4%b1r%c4%b1mlar%c4%b1 teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

geri çekilmek
withdraw
geri almak
withdraw
geri çekmek
withdraw
geri kalan
remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

geri ödeme
(Hukuk) repayment
geri ödemek
refund
geri çevirmek
refuse
geri almak
take back

It is easier to catch an escaped horse than to take back an escaped word. - Kaçmış bir atı yakalamak söylenmiş bir sözü geri almaktan daha kolaydır.

geri çekilmek
recede
geri ödemek
repay

I will find a way to repay you. - Sana geri ödemek için bir yol bulacağım.

geri dönmek
return

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

You've got a minute to go and return. - Gidip geri dönmek için bir dakikan var.

geri çevirmek
decline

I had to decline his offer. - Onun teklifini geri çevirmek zorunda kaldım.

It stands to reason that I should decline the offer. - Öneriyi geri çevirmek zorunda olmam makul görünüyor.

geri almak
retrieve

The police had to retrieve the murder weapon to prove Dan's guilt. - Polis Dan'ın suçunu kanıtlamak için cinayet silahını geri almak zorundaydı.

geri çevirmek
reject
geri çekilmek
retreat

They had no alternative but to retreat. - Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

The army had to retreat. - Ordu geri çekilmek zorunda kaldı.

geri çekmek
retract
geri çekmek
draw back
geri vites
reverse

Tom started the car and put it in reverse. - Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.

geri dönüşüm
recycling
geri zekâlı
idiot
geri
rear

Tom always looks in the rearview mirror before he backs up. - Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.

geri kalmış bölge
boondocks
geri kazanmak
recover

It took me a whole year to recover my health. - Sağlığımı geri kazanmak tam bir yılımı aldı.

geri dönmek
revert
geri gelmek
come back

He gave me a promise to come back soon. - O,yakında geri gelmek için bana söz verdi.

I would like to leave this town and never come back. - Ben bu şehri terk etmek istiyorum ve asla geri gelmek istemiyorum.

geri zekâlı
mentally retarded, feebleminded
geri adım atma
pullback
geri alma
retrieval
geri almak
draw back
geri almak
revoke
geri durmak
to refrain from, abstain from (doing something)
geri dönen
recurrent
geri dönme
reversal
geri dönme
return

Dave never returned to school again. - Dave asla tekrar okula geri dönmedi.

In 1900 he left England, never to return. - 1900 yılında İngiltere'den ayrıldı, asla geri dönmedi.

geri dönüş
return

We were all anxious for your return. - Hepimiz senin geri dönüşünden ötürü gergindik.

There is no returning to our younger days. - Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.

geri dönüşümünü sağlamak
recycle
geri gelme
return

The symptoms haven't returned. - Semptomlar geri gelmedi.

geri gelmek
return
geri geri
backward
geri geri gitmek
back up
geri getirmek
bring back

The more food you eat, the less we have to bring back. So eat as much as you want! - Ne kadar çok yemek yersen o kadar az geri getirmek zorunda kalırız. Bu yüzden istediğin kadar çok ye!

geri gitmek
go back

Tom didn't want to go back to Boston. - Tom Boston'a geri gitmek istemiyordu.

I know you have to go back to Boston. - Boston'a geri gitmek zorunda olduğunu biliyorum.

geri göndermek
return
geri götürmek
return
geri kafalı
backward, reactionary
geri tepmek
kick back
geri zekâlı
imbecile

You look like an imbecile. - Bir geri zekalı gibi görünüyorsun.

geri zekâlı
moron

Learn how to drive, you moron. - Araba kullanmayı öğren, seni geri zekalı.

Boys are all morons, eh... - Erkek çocuklarının hepi geri zekalı, eh.

geri çağırmak
recall
geri çekilme
regress
geri çekilmek
regress
geri çevirmek
(Konuşma Dili) turn one's back on
geri çevirmek
(Biyokimya) recycle
geri çevirmek
spurn
geri alınmış
withdrawn
geri dönmek
regain
geri kalmak
1. to stay behind, remain behind. 2. (for a timepiece) to be slow. 3. to be underdeveloped
geri kalmak
lag
geri
imbecile
geri
(Bilgisayar) backspace
geri
reclaim
geri
(Bilgisayar) back to
geri
background
geri
(Bilgisayar) bksp
geri
stupid
geri
undeveloped
geri
lag
geri
arrears
geri
(Bilgisayar) back space
geri
(Bilgisayar) previous
geri
provincial
geri
remainder
geri
with-
geri
aft
geri
(Bilgisayar) prev
geri (saat)
slow
geri al
(Bilgisayar) undo last
geri al
(Bilgisayar) uninstall
geri al
(Bilgisayar) bksp
geri al
(Bilgisayar) restore
geri al
(Bilgisayar) undelete
geri al
(Bilgisayar) revert
geri alma
withdrawing
geri alma
recovering
geri alma
reuptake
geri alma
(Ticaret) clawback
geri alma
reclamation
geri alma
(Askeri) recoupment
geri alma
repayment
geri alma
(Kanun) restitution
geri almak
put back
geri alım
(Pisikoloji, Ruhbilim) reuptake
geri ara
(Bilgisayar) callback to
geri ara
(Bilgisayar) ring back
geri ara
(Bilgisayar) callback
geri arama
ring back
geri arama
call back
geri besleme sistemi
feedback system
geri dön
(Bilgisayar) go back

Tom had to go back to Boston. - Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.

Let's go back before it begins to rain. - Yağmur başlamadan önce geri dönelim.

geri dön
(Bilgisayar) go back to

Tom had to go back to Boston. - Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.

Tom didn't want to go back to where he was born. - Tom doğduğu yere geri dönmek istemiyordu.

geri dön
(Bilgisayar) revert
geri dönen
returning

The returning soldiers were commended for their bravery in battle. - Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.

geri döngü
recycling
geri dönmek
(Politika, Siyaset) retail
geri dönmek
get back

I'll have to get back to you. - Sana geri dönmek zorunda kalacağım.

Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work. - Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.

geri dönmek
(Latin) averto
geri dönmek
start back
geri dönmek
go back

Tom didn't want to go back to where he was born. - Tom doğduğu yere geri dönmek istemiyordu.

He wants to go back to the wild. - O, vahşi hayata geri dönmek istiyor.

geri dönmek
come back

If you don't want to come back, I'll understand. - Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.

I don't want to come back here ever again. - Bir daha asla buraya geri dönmek istemiyorum.

geri dönmek
backtrack
geri dönmek
fetch up
geri dönmek
cut back
geri dönüş
turnaround

He has made a turnaround of a hundred and eighty degrees. - O, yüz seksen derecelik bir geri dönüş yaptı.

geri gelen
returned
geri geliş
return
geri gelmek
get back

I was very glad to get back. - Geri gelmekten çok memnundum.

geri gelmek
come back to

Sami wants to come back to this house. - Sami bu eve geri gelmek istiyor.

In this horror movie, it is possible for the dead to come back to life. - Bu korku filminde, ölü için hayata geri gelmek mümkündür.

geri gelmek
comeback
geri gelmek
revive
geri gelmek
(Dilbilim) bring back
geri geri
backwards
geri getirmek
get back
geri getirmek
brought back
geri getirmek
return
geri getirmek
restore

Peace-keeping troops moved in to restore calm after the battle. - Barış birlikleri sakinliği geri getirmek için taşındı.

geri getirmek
reinstate
geri giden
retrogressive
geri git
(Bilgisayar) go back

You'd better go back home now. - Şimdi eve geri gitsen iyi olur.

If you'd told me about it earlier, I could've been free. However, tomorrow I have plans to go back home. - Bana ondan daha önce bahsetseydin, boş olabilirdim. Fakat yarın eve geri gitme planlarım var.

geri gitme
reversing
geri gitmek
return
geri gitmek
reverse
geri gitmek
back up
geri gitmek
reach back
geri iade
return
geri istemek
reclaim
geri itmek
drive back
geri itmek
push back
geri kalan
residual
geri kalan
remnant
geri kalan
rest

Tom wanted to spend the rest of his life with Mary. - Tom, hayatının geri kalanını Mary ile geçirmek istedi.

Where are the rest of the files? - Dosyaların geri kalanı nerede?

geri kalma
delay
geri pas
(Spor) back-pass
geri sar
(Bilgisayar) fast rewind
geri sarma
rewinding
geri sağ
(Bilgisayar) back right
geri sürmek
back
geri sürmek
back up
geri tepme
backlash
geri tepme
kickback
geri tepme
resilience
geri tepme
kick back
geri tepmek
backlash
geri tepmek (silah)
kick
geri tepmek (tüfek)
kick back
geri vermek
give it back

I can't keep this watch. I have to give it back to Tom. - Ben bu saati saklayamam. Ben onu Tom'a geri vermek zorundayım.

You had to give it back to Tom, didn't you? - Onu Tom'a geri vermek zorundaydın, değil mi?

geri vermek
make up
geri vermek
(deyim) give back (to)
geri vermek
(deyim) give back to
geri vermek
refund
geri vermek
get back
geri vermek
(Politika, Siyaset) retail
geri vites lambası
(Biyoloji) reverse back up light
geri vites lambası
(Biyoloji) reversing light
geri vites lambası
(Otomotiv) back up light
geri yaz
(Bilgisayar) write back
geri yaz
(Bilgisayar) write-back
geri yol
(Askeri) astern
geri yürütmek
back
geri çağırmak
reclaim
geri çek
(Bilgisayar) recall
geri çekici
retractor
geri çekilme
retreat

Tom started retreating. - Tom geri çekilmeye başladı.

They had no alternative but to retreat. - Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

geri çekme
back off
geri çekme
withdrawal
geri çekme
retracts
geri çevirmek
repudiate
geri çevirmek
give back
geri çevirmek
negative
geri çevirmek
return
geri çevirmek
send back
geri çevirmek
call of
geri ödeme
(Kanun) back-pay
geri ödeme
pay-back
geri ödeme
(Ticaret) refundment
geri ödeme geçmişi
(Bilgisayar) refund history
geri ödemek
indemnify
geri-alım
(Tıp) re-uptake
geri-bildiri
(Dilbilim) feedback
geri kalmak
a) to stay behind b) (saat) to be slow
geri
back

He left Japan never to come back. - O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.

Ask her when she comes back. - O geri döndüğünde ona sor.

geri adım
Step back
geri besleme
Feed back
geri durdurmak
Back stop
geri döndüm
i am back
geri döndürülemez
irreversible
geri dönüştürme
recovery
geri gelen eşya
(Ticaret) returned goods
geri gelme
coming back

I wish you'd consider coming back home. - Keşke eve geri gelmeyi düşünsen.

I have no intention of ever coming back here again. - Buraya tekrar geri gelmeye niyetim yok.

geri getirme
to restore
geri itmek
to push back
geri kazanma
recovery
geri olmak
Back to
geri planda kalmak
play second fiddle
geri tuşu
backspace
geri zekalı
Idiot, imbecile, moron
geri zekalılar
idiots
geri zekâlı
idiot, imbecile, half-wit, moron
geri ödemesiz
Non-refundable
geri geri gitmek
to move backwards; to draw back (in fear)
geri geri gitmek
back
ayakları geri geri gitmek
to go reluctantly, drag one's feet
ayakları geri geri gitmek
to drag one's heels
inatla geri geri gitmek
jib