Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
- Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
Bilgisayara ulaşabilmek için paneli kaldırmak zorunda kaldım.
- I had to remove the panel in order to access the computer.
Bu lekeyi çıkarmak imkansız olacak.
- It's going to be impossible to remove this stain.
Bu lekeyi çıkarmak imkansız olacak.
- It'll be impossible to remove this stain.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
Kahve lekesini çıkarmak zordu.
- The coffee stain was difficult to remove.
Doktorlar, kurşunu çıkarmaya korkuyorlardı.
- Doctors were afraid to remove the bullet.
Önce çapakları kaldırın.
- First, remove the burrs.
Bu cümlenin ilk harfinin başında kaldırılması gereken bir boşluk var.
- There is a blank space in front of the first letter of this sentence that should be removed.
Tüm şüpheleri ortadan kaldırmaya çalıştım.
- I tried to remove all doubt.
Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.
- Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.
O, makyajını sildi ve yüzünü yıkadı.
- She removed her makeup and washed her face.
Tom silahını kılıfından çıkardı ve onu masaya bıraktı.
- Tom removed his pistol from his shoulder holster and laid it on the table.
Dalağını almak zorunda kaldık.
- We had to remove your spleen.
Onu çıkartmak zorunda kaldım.
- I had to get it removed.
Dövmemi çıkartmak zorunda kaldım.
- I had to get my tattoo removed.
Çıkardığın giysileri dikkatlice yerine koy.
- Stow away carefully the clothes you removed.
Bu lekeyi çıkarmak zor olacak.
- It's going to be difficult to remove this stain.
Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
Sessiz kalmak ve bir aptal olarak düşünülmek bütün şüpheyi açıkça konuşmak ve gidermekten daha iyidir.
- Better to remain silent and be thought a fool than to speak out and remove all doubt.
Bu cümlenin ilk harfinin başında kaldırılması gereken bir boşluk var.
- There is a blank space in front of the first letter of this sentence that should be removed.
Kağıtları masadan kaldırdı.
- She removed the papers from the desk.
Ağaçlar parktan kaldırıldı.
- Trees have been removed from the park.
İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.
- The obstacles to our progress have been removed at last.
He removed the marbles from the bag.
Die had she rather in tormenting griefe, / Then any should of falsenesse her reproue, / Or loosenesse, that she lightly did remoue.
And loke that ye ryde streyte unto Sir Lucius and sey I bydde hym in haste to remeve oute of my londys.
Shortly after this, my father removed, and settled in the same county, about ten miles above Greenville.
Steve is my second cousin once removed.
... to remove some duplicates. ...
... Afghan security forces, and begin to remove our troops. To the point that you make, though, ...