The referee blew his whistle to end the match.
- Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
Sami wanted to end his life.
- Sami hayatını bitirmek istedi.
Tom wants to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istiyor.
She wanted to break up with him.
- O onunla ilişkiyi bitirmek istiyordu.
She wanted to break up with him.
- O onunla ilişkiyi bitirmek istiyordu.
Tom wants to break up with Mary.
- Tom Mary ile ilişkiyi bitirmek istiyor.
Tom wanted to finish cleaning the house before Mary got home.
- Tom Mary eve gelmeden önce evi temizlemeyi bitirmek istiyordu.
I have to finish cleaning my room.
- Odamı temizlemeyi bitirmek zorundayım.
This book is really difficult to finish reading in a week.
- Bu kitabı okumayı bir haftada bitirmek gerçekten zor.
I want to finish the work on my own.
- İşi tek başıma bitirmek istiyorum.
I had no idea you were planning to go to graduate school.
- Okulu bitirmek için gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.
Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
- Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.
We succeeded in finishing the project.
- Projeyi bitirmeyi başardık.
Finishing the report by 2:30 shouldn't be too difficult.
- Raporu 2.30'a kadar bitirmek çok zor olmamalı.
The referee blew his whistle to end the match.
- Hakem maçı bitirmek için düdüğünü çaldı.
He tried to bring the argument to an end.
- O, tartışmayı bitirmeye çalıştı.
I resolved to break up with her cleanly.
- Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.
Having finished breakfast, I hurried to school.
- Kahvaltı bitirdikten sonra aceleyle okula gittim.
I have to conclude this deal within a week.
- Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.
I'll be with you as soon as I finish this job.
- Bu işi bitirir bitirmez seninle birlikte olacağım.
He was determined to finish the work at any cost.
- O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.
I never imagined we'd end up like this.
- Böyle bitireceğimizi asla hayal etmedim.
How did you end up living in Tom's basement?
- Tom'un bodrumunda yaşamayı nasıl bitirdin?
Tom concluded his speech with a proverb.
- Tom konuşmasını bir atasözü ile bitirdi.
I have to conclude this deal within a week.
- Bir hafta içinde bu anlaşmayı bitirmek zorundayım.
This book is really difficult to finish reading in a week.
- Bu kitabı okumayı bir haftada bitirmek gerçekten zor.
I'll be with you as soon as I finish this job.
- Bu işi bitirir bitirmez seninle birlikte olacağım.
The European Union is set up with the aim of ending the frequent and bloody wars between neighbours, which culminated in the Second World War.
- Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşı ile sonuçlanan sık ve kanlı komşu devletler arasındaki savaşları bitirme amacıyla kuruldu.
The ending wasn't a surprise.
- Bitirme bir sürpriz değildi.
My elder brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
I finished writing the report.
- Raporu yazmayı bitirdim.
Sami finished the transaction and left.
- Sami işlemi bitirdi ve ayrıldı.
An emptiness devours my heart.
- Bir boşluk kalbimi yiyip bitirmektedir.