Japon yazım düzeni çok karmaşıktır, iki binden fazla karakteri olan üç tane alfabe vardır.
- The Japanese writing system is very complicated, it has three alphabets with more than two thousand characters.
Benim yazım, konuşmamdan daha iyidir.
- My writing is better than my speaking.
O bazı arkadaşlarına yazıyor.
- He is writing to some friends of his.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Birkaç hata dışında yazınız iyi.
- Your writing is good except for a few mistakes.
Ona yazdığımı hatırlıyorum.
- I remember writing to her.
Taro, dönem ödevi yazıyor.
- Taro is writing a term paper.
O bazı arkadaşlarına yazıyor.
- He is writing to some friends of his.
En iyi satan romanı yazarak bir servet yaptı.
- He made a fortune by writing a best selling novel.
O yazarak hayatını kazanır.
- He earns his living by writing.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
- Ann has just finished writing her report.
O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
Tom son üç yıldır yaratıcı yazarlık eğitimi veriyor.
- Tom has been teaching creative writing for the past three years.
O da bir kitap yazıyor.
- She's also writing a book.
O şimdi bir kitap yazıyor.
- He's writing a book now.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Yazı yazmaktan usandım.
- I'm tired of writing.
Yazı yazmanın amacı, başkalarını görmesini sağlamaktır.
- The goal of writing is to make others see.
Biraz yazı kağıdına ihtiyacım var.
- I need some writing paper.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Yazı şekli bu makalede çok daha az karışık.
- The writing style is much less complicated in this article.
Okul gazetesi için bir makale yazıyorum.
- I'm writing an article for the school newspaper.
Bir makale yazıyorum.
- I am writing an article.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
O, yazmaktan asla vazgeçmedi.
- He never stopped writing.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Onun bir imzasını isteyeceğim. Yazmak için bir şeyin var mı?
- I'm going to ask him for an autograph. Do you have anything to write with?
Bir bloknota ihtiyacım var.
- I need a writing pad.
Onun telefon numarasını bloknota yazdım.
- I wrote the phone number on the writing pad.
Biraz yazı kağıdına ihtiyacım var.
- I need some writing paper.
Dünyanın en zor yazı dizgesi hangisidir?
- Which writing system is the most difficult in the world?
Yazı masasını yıkayın.
- Wash the writing table.
Kütüphane kitaplarına yazı yazmamalısın.
- You shouldn't write in library books.
Yazı yazmak için bana biraz kağıt verin.
- Give me some paper to write on.
Kutsal yazılar, çöl insanlarından geliyor.
- The holy writings come from desert people.
Yavaş yavaş, kendi yazılarındaki iyileşmeyi fark edeceksin.
- Little by little, you will notice improvement in your writings.
Esperanto, 28 harfli alfabe ile fonetik olarak yazılır.
- Esperanto is written phonetically with an alphabet of 28 letters.
O, sol eliyle yazı yazar.
- She writes with her left hand.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Lütfen bir dolmakalem ile yaz.
- Please write with a pen.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Annem mektup yazmaktan nefret eder.
- My mother hates to write letters.
İngilizce bir mektup yazmak böyle kolay değildi.
- It was not so simple to write a letter in English.
Kutsal yazıların orijinal dilini bilmeden, nasıl onlar hakkındaki yorumlarına güvenebilirsin?
- Without knowing the original language of the holy writings, how can you rely on your interpretations about them?
Kutsal yazıların orijinal dilini hiç kimse bilmez.
- Nobody knows the original language of their holy writings.
Gerçekten bu anlaşmayı yazılı olarak kayıt altına almanız gerekir.
- You really should get this agreement down in writing.
Hangi planı istediğine karar verdiğin zaman , yazılı olarak bizi bilgilendir.
- When you decide which plan you want, please notify us in writing.
Bir bildiri yazmalıyım.
- I have to write a paper.
Bir ara bana yazın ve ne yaptığınızı bildirin.
- Write to me sometime and let me know what you're doing.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Kutsal yazılar, çöl insanlarından geliyor.
- The holy writings come from desert people.
a writing table.
I can't read your writing.
He could see the writing on the wall months before the business failed.
This nuclear plant is about to explode, I think, the chief engineer said. We'd better get out of here in a hurry, the handwriting is on the wall.
My uncle writes newspaper articles for The Herald.
The due day of the homework is written in the syllabus.
The computer writes to the disk faster than it reads from it.
I write for a living.
US) Please write me when you get there.
This income statement is the writing on the wall; the company's headed straight for bankruptcy!.
... But if I, by writing stuff like that, ...
... writing malware that hijacks your computer extra special, super duper illegal, but it ...