Onlar uydurma yazılar.
- They are apocryphal writings.
Kutsal yazıların orijinal dilini hiç kimse bilmez.
- Nobody knows the original language of their holy writings.
Kutsal yazıların orijinal dilini bilmeden, nasıl onlar hakkındaki yorumlarına güvenebilirsin?
- Without knowing the original language of the holy writings, how can you rely on your interpretations about them?
Yavaş yavaş, kendi yazılarındaki iyileşmeyi fark edeceksin.
- Little by little, you will notice improvement in your writings.
Kutsal yazıların orijinal dilini hiç kimse bilmez.
- Nobody knows the original language of their holy writings.
Kutsal yazılar, çöl insanlarından geliyor.
- The holy writings come from desert people.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Onun bir imzasını isteyeceğim. Yazmak için bir şeyin var mı?
- I'm going to ask him for an autograph. Do you have anything to write with?
Japon yazım düzeni çok karmaşıktır, iki binden fazla karakteri olan üç tane alfabe vardır.
- The Japanese writing system is very complicated, it has three alphabets with more than two thousand characters.
Konuşmam ve dinlemem, yazım kadar iyi değildir.
- My speaking and listening are not as good as my writing.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Bir mektup yazıyorum.
- I'm writing a letter.
Yazı yazmak için bana biraz kağıt verin.
- Give me some paper to write on.
Kütüphane kitaplarına yazı yazmamalısın.
- You shouldn't write in library books.
Birkaç hata dışında yazınız iyi.
- Your writing is good except for a few mistakes.
Ona her hafta yazdığını hatırlıyor.
- He remembers writing to her every week.
Taro, dönem ödevi yazıyor.
- Taro is writing a term paper.
O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
O, denemesini yazarak çok zaman harcadı.
- She spent a lot of time writing her essay.
Elle mektuplar yazarak çok zaman harcıyoruz.
- We're eating up a lot of time writing letters by hand.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Benim hobim hikayeler yazmaktır.
- My hobby is writing stories.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Visual Basic ile programlar yazabiliyorum.
- I can write programs in Visual Basic.
Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
- Ann has just finished writing her report.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Tom son üç yıldır yaratıcı yazarlık eğitimi veriyor.
- Tom has been teaching creative writing for the past three years.
O şimdi bir kitap yazıyor.
- He's writing a book now.
O da bir kitap yazıyor.
- He is also writing a book.
O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.
- He never fails to write to his mother every week.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Judy'ye bir mektup yazmak niyetindeyim.
- I intend to write a letter to Judy.
Annem mektup yazmaktan nefret eder.
- My mother hates to write letters.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
- There were a lot of writings about homosexuality.
Yazı yazmaktan usandım.
- I'm tired of writing.
Yazı yazmanın amacı, başkalarını görmesini sağlamaktır.
- The goal of writing is to make others see.
Biraz yazı kağıdına ihtiyacım var.
- I need some writing paper.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Yazı şekli bu makalede çok daha az karışık.
- The writing style is much less complicated in this article.
Grevler hakkında makaleler yazıyorum.
- I am writing articles about strikes.
Bir makale yazıyorum.
- I am writing an article.
My uncle writes newspaper articles for The Herald.
The due day of the homework is written in the syllabus.
The computer writes to the disk faster than it reads from it.
I write for a living.
US) Please write me when you get there.
a writing table.
Write down your name with a pencil, please.
- Please write your name with a pencil.
Please write your name with a pencil.
- Write down your name with a pencil, please.
... His writings will spread this knowledge to Europe ...