My job is dull and boring.
 - Benim görevim donuk ve sıkıcı.
What are his official job duties?
 - Onun resmî iş görevleri nelerdir?
You should give this task to some other person.
 - Bu görevi başka bir kişiye vermelisin.
You must carry the task through to the end.
 - Sonuna kadar görevi taşımalısın.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
 - Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
I will do my duty to the best of my ability.
 - Yeteneğimin en iyisine göre görevimi yapacağım.
I have another assignment for you.
 - Senin için başka bir görevim var.
I was abroad on an assignment.
 - Ben bir görev için yurt dışındaydım.
She is at work right now.
 - O, şu anda görevdedir.
Mr Tom Jones has agreed to serve as the project leader for this new work item.
 - Bay Tom Jones bu yeni iş için proje lideri olarak görev yapmayı kabul etti.
He accomplished his mission.
 - O görevini yerine getirdi.
Tom was in favor of aborting the mission.
 - Tom görevin durdurulmasından yanaydı.
We can't function like this.
 - Böyle görev yapamayız.
I was given the task of cleaning the office.
 - Bana ofisi temizleme görevi verildi.
The politician was removed from office.
 - Politikacı görevden alındı.
While employed at the bank, he taught economics at college.
 - Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.
He is employed in a bank.
 - O, bir bankada görevlidir.
He was advanced to a managerial post.
 - O, idari bir göreve yükseltildi.
The president appointed each man to the post.
 - Genel müdür her bir adamı görevine atadı.
The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings.
 - Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks.
 - Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.
For certain tasks, my computer can be very useful.
 - Belli görevler için bilgisayarım çok yararlı olabilir.
I try to do my part to help the community.
 - Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
Tom has already done his part.
 - Tom zaten görevini yaptı.
I had my military service in Ankara.
 - Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.
Sami finished his two years of military service.
 - Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
 - Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
He has received a commission as a naval officer.
 - O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.
He is seeking a new position.
 - Yeni bir görev arıyor.
A big title does not necessarily mean a high position.
 - Büyük bir unvan mutlaka yüksek bir görev anlamına gelmez.
You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
 - Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
My elder brother got a position in a big business.
 - Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
Tom is still officially in charge.
 - Tom hâlâ resmî olarak görevde.
Even if you do not like it, you must take charge of it.
 - Sevmesen bile bu görevi almalısın.