Sanayi ülkeleri birçok nitelikli işgücüne ihtiyaç duyarlar.
- Industrial countries require a lot of skilled labor.
Ben, bir gün laboratuvarda çalışmak istiyorum.
- I wish to work in the laboratory some day.
Onun mutfağı emek tasarrufu yapan cihazlarla donatıldı.
- Her kitchen is equipped with labor-saving devices.
Bu makine emekten tasarruf etmemizi sağlıyor.
- This machine saves us a lot of labor.
Birkaç saatlik doğum sancısından sonra, güzel sağlıklı bir bebek doğurdu.
- After several hours of labor, she delivered a lovely healthy baby.
Kırık test tüpleri, kırık deney şişeleri - Laboratuvarda dikkatsiz öğrencilerin çalışması.
- Broken test tubes, cracked beakers - the work of careless students in the laboratory.
Burası Çalışma Bakanlığı mı?
- Is this the Department of Labor?
Bu iş yoğun iş gücü gerektirmektedir.
- This task is labor-intensive.
Bu makine bize bir sürü iş gücü kazandırır.
- This machine saves us a lot of labor.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
İşçiler bir insan barikatı kurdu.
- The laborers formed a human barricade.
Belirtilen fiyat işçilik ücretini içermez.
- The stated price does not include labor charges.
İşçilik maliyetlerini azaltmamız gerekiyor.
- We need to reduce labor costs.
İşçiler çalışma şartlarına karşı söyleniyorlar.
- The laborers are murmuring against their working conditions.
O labaratuarda çalışır.
- He works in the laboratory.
O bir nehir botunda bir işçidir.
- He's a labourer on a riverboat.
Some of us are investment managers who earn billions from our daily labours.
I think we've all got the idea. There's no need to labour the point.
The labour camps of the old Soviet Union are well described by the writer Alexander Solzhenitsyn.
so I set myself to enlarge my cave, and work farther into the earth; for it was a loose sandy rock, which yielded easily to the labour I bestowed on it.