kalkma

listen to the pronunciation of kalkma
Türkisch - Englisch
uprising
erection
liftoff
kalkmak
get up

They lack an ideal, a reason to get up in the morning. - Onların bir ideali sabahları kalkmak için bir sebepleri yok.

It's good for your health to get up early in the morning. - Sabah erken kalkmak sağlığın için faydalıdır.

kalkmak
stand up

Amy made an effort to stand up. - Amy ayağa kalkmak için bir çaba sarfetti.

I'd like to stand up. - Ayağa kalkmak istiyorum.

kalk
got up

She got up to answer the phone. - O, telefona cevap vermek için kalktı.

Got up at six, and left home at seven. - Altı kalktım, ve yedide evden ayrıldım.

kalkmak
to stand up, rise to one's feet, get up
kalkmak
(for a train, plane, bus, ship) to leave, depart
kalkmak
attempt
kalkmak
abolished
kalkmak
try
kalkmak
get a hard on
kalkmak
move
kalkmak
go
kalkmak
presume
kalkmak
be about again
kalkmak
cancelled
kalkmak
run
kalkmak
be cancelled
kalkmak
stir
kalkmak
to be cancelled
kalkmak
recover
kalkmak
get erect
kalkmak
become unfashionable
kalkmak
about again
kalkmak
to be about again
kalkmak
to be abolished
kalkmak
end
kalkmak
off

The plane was about to take off. - Uçak kalkmak üzereydi.

The plane is about to take off. - Uçak kalkmak üzeredir.

kalkmak
be abolished
kalkmak
depart
kalkmak
arise from
kalkmak
go out
kalk
rise up
kalk
gotten up
kalk
get up

I usually get up at 8. - Genellikle saat sekizde kalkarım.

I usually get up at about six-thirty. - Genellikle saat altı otuz civarında kalkarım.

kalkmak
rise

Early to bed, early to rise makes a man healthy, wealthy and wise. - Erken yatmak, erken kalkmak bir insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar.

Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise. - Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.

kalkmak
tilt up
kalkmak
lift off
kalkmak
cock
amuda kalkma
handstand
kalkmak
arise
arka ayakları üzerine kalkma
dead set
işyerinde yatıp kalkma
residence
kalk
up
kalk
{f} take off

Their plane will soon take off. - Onların uçakları yakında kalkacak.

Tom spent all afternoon at the airport watching the airplanes land and take off. - Tom tüm öğleden sonrayı havaalanında inip kalkan uçakları izleyerek geçirdi.

kalkmak
lift-off
kalkmak
(for game, fowl) to be raised, be flushed
kalkmak
to start, attempt, begin to (do), try (something). kalk borusu reveille, the signal for reveille. kalk borusu çalmak
kalkmak
leave

The train for Cambridge leaves from Platform 5. - Cambridge treni 5. platformdan kalkmaktadır.

The train's about to leave. Hurry up. - Tren kalkmak üzere. Acele et.

kalkmak
(ayağa) to stand up; (yataktan) to get up; to rise; to depart, to leave, to move off" " hareket etmek; (uçak) to take off, to lift off; (taşıt) to run; to recover, to be about again; to end; to be cancelled, to be abolished, to be annulled; to attempt, to try, to dare; (penis) to get erect, to get up; to go out, to become unfashionable
kalkmak
stand on
kalkmak
to disappear, cease to be available, be gone
kalkmak
(for a rule or privilege) to be annulled, be repealed, be abolished
kalkmak
start
kalkmak
take off

The plane was about to take off. - Uçak kalkmak üzereydi.

The plane is about to take off for Paris. - Uçak Paris için kalkmak üzere.

kalkmak
(for money) to go out of circulation
kalkmak
to get well, be back on one's feet (after an illness)
kalkmak
to take it into one's head to (do something)
kalkmak
straighten up
kalkmak
(otobüs vb.) pull away from the kerb
kalkmak
(for something) to be taken away, be removed (from)
kalkmak
to rise, come loose, peel off
kalkmak
pull away
kalkmak
(for a cloth or lid) to be taken off, be raised
kalkmak
(araba) pull
kalkmak
(for grain) to be reaped, be gathered
kalkmak
to sound reveille
kalkmak
lift
kalkmak
stand upon
kalkmak
straighten
kalkmak
for reveille to be sounded. kalk gidelim etmek slang to swipe, walk off with, steal. kalk gidelim olmak slang to be swiped, be stolen. kalk işareti starting signal. kalkıp kalkıp oturmak to be boilling with anger, be hopping mad
kalkmak
to go up, rise
kalkmak
to get up, get out of bed
kalkmak
have a hard on
kalkmak
(Fiili Deyim ) be astir
ortadan kalkma
disappearance
uykudan kalkma
awakening
yataktan kalkma
leg show
yürürlükten kalkma
desuetude
şaha kalkma
rearing up
şaha kalkma
curvet
Türkisch - Türkisch
Kalkmak işi
(Osmanlı Dönemi) İNTİAZ
Kalkmak
(Osmanlı Dönemi) MÜSAVERE
Kalkmak
(Osmanlı Dönemi) SAMEYAN
kalk
Bir dilden başka bir dile olduğu gibi çevrilen deyim
kalkmak
Kabarmak, ayrılmak
kalkmak
Uyanarak yataktan ayrılmak: "İstemeye istemeye, altüst olmuş yataktan kalktım."- Ö. Seyfettin
kalkmak
Ayakta beklemek: "Mektepte cezaya kalkmış gibi duruyorsun."- F. R. Atay
kalkmak
Uygulanmaz olmak
kalkmak
Girişmek, başlamak, davranmak, yeltenmek: "Gözlüklerini takmadan okumaya kalktı."- N. Cumalı
kalkmak
Hayvan iki art ayağı üzerinde dik durum almak
kalkmak
Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak
kalkmak
İki art ayağı üzerinde dik durum almak
kalkmak
Uçmak
kalkmak
Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak: "Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı."- H. Z. Uşaklıgil
kalkmak
Geçerli olmamak, geçerliğini yitirmek, geçmez olmak
kalkmak
Yukarı doğru yükselmek
kalkmak
Derlenip götürülmek
kalkmak
Ayakta beklemek
kalkmak
Yerinden ayrılıp yol almaya başlamak
kalkmak
Uyanarak yataktan ayrılmak
kalkmak
Başka yere gitmek, taşınmak: "O yıl, çok geçmeden piyade taburu bizim ilçeden başka ilçeye kalktı."- N. Cumalı
kalkmak
Yerinden ayrılıp yol almaya başlamak: "Çıkın arabaya, kalkacak şimdi, kalacaksınız buracıkta!"- O. C. Kaygılı
kalkmak
Bir durumdan başka bir duruma geçmek
kalkmak
İyileşerek gezecek duruma gelmek
kalkmak
Yok olmak, artık bulunmamak
kalkmak
Girişmek, başlamak, davranmak, yeltenmek
kalkmak
Derlenip götürülmek: "Ne zaman kalkacağını, nereye gömüleceğini bilmek, bildirmek mümkün değil."- M. Ş. Esendal. İyileşmek
kalkmak
Varlığı, hayatı son bulmak
kalkmak
Başka yere gitmek, taşınmak
kalkmak
Yola çıkmak
kalkmak
Taşıtlar, yola çıkmak
kalkmak
Güncelliğini yitirmek
kalkmak
Gitmek üzere davranmak, gitmeye yeltenmek
kalkma
Favoriten