Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
Tom asked Mary to be attentive during meetings.
- Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.
Listen attentively to what I say.
- Söylediğimi dikkatlice dinle.
Tom moved cautiously.
- Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
- Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
He wants to keep a close eye on the rules.
- O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
He closed carefully the front door.
- O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
I forced myself to stay alert.
- Kendimi dikkatli olmaya zorladım.
I need to be more alert.
- Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.
I'm very mindful of that.
- Onun hakkında çok dikkatliyim.
I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
I think I'm very observant.
- Sanırım çok dikkatliyim.
If you want to be a newspaperman, you have to be observant.
- Gazeteci olmak istiyorsan dikkatli olmalısın.
Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
Listen carefully and do exactly what I tell you.
- Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
- Birçok Avrupalı araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.
You should pay more attention to your own safety.
- Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.
Please proceed with caution.
- Lütfen dikkatli olun.
Everything should be done with the greatest caution.
- Her şey en büyük dikkatle yapılmalı.
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
- Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
You must be careful not to make him angry.
- Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
Be cautious when you cross the street.
- Caddeyi geçerken dikkatli ol.
We have to be cautious.
- Dikkatli olmak zorundayız.
I have to be careful from now on.
- Artık dikkatli olmak zorundayım.
Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.
- Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.
Out of consideration to the pig farming industry the name 'pig influenza' has been changed into 'influenza A(H1N1)'.
- Domuz yetiştiriciliği endüstrisini dikkate almazsak 'domuz gribi' adı 'A gribi (H1N1) olarak değişti.
You must take the fact into consideration.
- Gerçeği dikkate almalısın.
Tom was mindful of my warning.
- Tom uyarıma dikkat etti.
He paid no attention to my warning.
- Uyarımı dikkate almadı.
Everyone has gone towards the ruin regardless of warnings.
- Herkes uyarıları dikkate almadan harabeye doğru gitti.
He came regardless of my instructions.
- Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi.
Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.
- Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.
You must be careful not to make him angry.
- Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
You'd better be careful about going to her house.
- Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.
If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
- Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.
I make a point of arranging sentences in my mind before writing them down.
- Yazmadan önce cümleleri aklımda düzenlemeye dikkat ederim.
Beware of pickpockets here.
- Burada yankesicilere dikkat edin.
Beware of falling rocks!
- Düşen kayalara dikkat edin!
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
Look out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat et.
Look out! There's a car coming.
- Dikkat! Gelen bir araba var.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
Recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.
Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique.
- Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.
Watch out for thieves around here.
- Civardaki hırsızlara dikkat edin.
Watch out mom, these are coming your way!
- Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.
Kate took careful notes on the history lecture.
- Kate tarih dersinde dikkatle not tuttu.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
He took no notice of my advice.
- O, benim tavsiyemi dikkate almadı
I hope my mistake will escape his notice.
- Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.