Alaycı görüşlerini kendine saklamanı rica ediyorum.
- Please keep your cynical remarks to yourself.
Onun görüşlerini harfiyen almayın.
- Don't take his remarks too literally.
O, yorumu ile kimseyi gücendirmek istemedi.
- She didn't mean to offend anyone with her remark.
Onun sözlerini bir tehdit olarak yorumladım.
- I interpreted his remark as a threat.
Düşünceleriniz konudan uzak.
- Your remarks are off the point.
Tom Mary'ye oğlunun terbiyesiz düşünceleri için özür diledi.
- Tom apologized to Mary for his son's impolite remarks.
O tür sözler size yakışmıyor.
- That kind of remark does not befit you.
Onun sözlerini bir tehdit olarak yorumladım.
- I interpreted his remark as a threat.
Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.
- The recent advances in medicine are remarkable.
Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
- There was nothing worthy of remark at the fair.
O bana her zaman alaycı uyarılar yapar.
- He always makes cynical remarks to me.
O onun kötü sürüşü hakkındaki uyarılarına içerledi.
- She resented his remarks about her poor driving.
O final sınavlarında dikkat çekici notlar kazandı.
- She earned remarkable grades at the final exams.
Tom dikkat çekici bir kişi.
- Tom is a remarkable person.
Bazı dikkat çekici sonuçlar elde ettik.
- We've had some remarkable results.
O, dikkate değer sonuçlar elde etti.
- She achieved remarkable results.
İngilizcede dikkate değer bir ilerleme kaydetti.
- He has made remarkable progress in English.
O son günlerde İngilizcede kayda değer ilerleme yaptı.
- She has recently made remarkable progress in English.
İngilizcede kayda değer bir gelişme yaptı.
- He made remarkable progress in English.
Fevkalade bir iş yaptın.
- You've done a remarkable job.
Tom fevkalade genç bir adam.
- Tom is a remarkable young man.
Onun görüşlerini harfiyen almayın.
- Don't take his remarks too literally.
Alaycı görüşlerini kendine saklamanı rica ediyorum.
- Please keep your cynical remarks to yourself.
Sen olağanüstü bir insansın.
- You're a remarkable person.
Tom'un olağanüstü bir hafızası var.
- Tom has a remarkable memory.
Bu bina dışarıdan dikkat çekici değildir ama içine bakarsanız çok güzel bahçeli bir iç avlu vardır.
- On the outside this building is not remarkable, but if you look inside there is a courtyard with a very beautiful garden.
Onun çok dikkat çekici olduğunu düşündüm.
- I thought that was remarkable.
He remarked that it was time to go.
Remarkably, three State assembly elections were decided by a total of fewer than one hundred votes.
That dog is remarkably fierce.
... the five-minute remark. ...
... The second quick remark in this category is about law. ...