Every word is significant.
- Her sözcük anlamlıdır.
Significant differences were found.
- Anlamlı farklılıklar bulundu.
He regards women as disposable pleasures rather than as meaningful pursuits.
- O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor.
Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
- Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
She gave me a meaningful look.
- O, bana anlamlı bir şekilde baktı.
Tom gave Mary a meaningful look.
- Tom Mary'ye anlamlı bir bakış attı.
The French language is rich in synonyms.
- Fransızca dili eş anlamlı sözcüklerce zengindir.
I am nervous in a sense.
- Ben bir anlamda asabiyim.
It doesn't make sense to me.
- Bana göre bir anlamı yok.
YouTube videos are very meaningless.
- YouTube videoları çok anlamsız.
Her words were completely meaningless.
- Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
- Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.
The word ‘antonym’ is antonymous to ‘synonym’.
- Zıt anlamlı sözcüğü eş anlamlı sözcüğünün zıt anlamlısıdır.
I don't understand what his intentions are.
- Onun niyetlerinin ne olduğunu anlamıyorum.
You have to read between the lines to know the true intention of the author.
- Yazarın gerçek niyetini bilmek için yazının gerçek anlamını bulmalısınız.
Some people find it easier to grasp the short-term effects of smoking.
- Bazı insanlar sigaranın kısa vadeli etkilerini anlamayı daha kolay buluyor.
I tried to sound out his views.
- Onun görüşlerini anlamaya çalıştım.
Your thoughts are of no significance at all.
- Düşüncelerinizin hiçbir anlamı yok.
I think you've missed the point.
- Sanırım konuyu anlamadın.
I don't see your point.
- Siz insanları anlamıyorum.
You're arguing semantics.
- Anlambilim tartışıyorsunuz.
YouTube videos are very meaningless.
- YouTube videoları çok anlamsız.
What does this sign mean?
- Bu işaret ne anlama geliyor?
The words 'small' and 'little' are synonyms.
- Small ve little kelimeleri eş anlamlıdır.
Eating good isn't synonymous for eating a lot.
- İyi yemek, çok yemekle eş anlamlı değildir.
Your detailed explanation of the situation has let me see the light.
- Durumla ilgili ayrıntılı açıklaman benim anlamamı sağladı.
Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly.
- Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.
The most important thing is that you understand me.
- En önemli şey beni anlaman.
Believing in your heart is more important than understanding with your mind.
- Kalbinden inanmak zihninle anlamaktan daha önemlidir.
I don't understand why you hang out with her all the time.
- Her zaman onunla niye takılıyorsun anlamıyorum.
I don't understand why you hang out with Tom all the time.
- Her zaman Tom'la niye takıldığını anlamıyorum.
Kelimelerin manası kontekste göre değişir.
- Kelimelerin anlamı içeriğe göre değişir.
Bu kelimenin manası nedir?
- Bu sözcüğün anlamı nedir?