For health and pleasure!
- Sağlık ve lezzet için!
Sorry for being late.
- Geç kaldığım için üzgünüm.
He began to work for that company last year.
- O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
- Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
She has a negative attitude toward life.
- Her şeyi düşürdüm ve bunun için Boston'dan çıkan ilk uçağı yakaladım.
Are you making any progress toward a solution to your problem?
- Sorununuza bir çözüm için herhangi bir ilerleme yapıyor musunuz?
Since it was raining, we stayed at home.
- Yağmur yağdığı için evde kaldık.
In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
- Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.
- Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi.
In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
- Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.
As I'm not good at swimming, I avoid swimming out of my depth.
- Ben yüzmeyi iyi bilmediğim için, boyumu aşan yerde yüzmekten sakınırım.
The man went out of his way to take me to the station.
- Adam beni istasyona götürmek için zahmet etti.
I've been to Osaka to ask after my sick friend.
- Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim.
It's too late to shut the barn door after the horse is stolen.
- At çalındıktan sonra ahırın kapısını kapatmak için çok geç.
In order to see that picture better, I want to get a little closer.
- O resmi daha iyi görmek için, biraz yaklaşmak istiyorum.
In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
- Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
- Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
He hurried so as to be in time for the train.
- Trene zamanında yetişmek için acele etti.
In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
- Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
I'm looking forward to seeing you.
- Seni görmek için can atıyorum.
I'm looking forward to seeing you in a wedding dress.
- Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum.
She cannot attend school on account of illness.
- O, hasta olduğu için okula gidemiyor.
Tom had to forgo his morning swim, on account of it being too cold.
- Tom çok soğuk olduğu için sabah yüzmesinden vazgeçmek zorunda kaldı.
Now that I'm thinner, I can fit into this dress.
- Şimdi daha zayıf olduğum için bu kıyafete sığabiliyorum.
The nights are getting longer now that it is autumn.
- Artık sonbahar olduğu için geceler uzuyor.
Seeing that it is raining, you had better stay home.
- Yağmur yağdığı için evde kalsan iyi olur.
I spoke to him kindly so as not to frighten him.
- Korkutmamak için onunla nazik şekilde konuştum.
I took a bus so as not to be late for my appointment.
- Randevuma geç kalmamak için otobüse bindim.
We should all strive for equality amongst ourselves and towards animals.
- Biz hepimiz kendi aramızda ve hayvanlara karşı eşitlik için çabalamalıyız.
She got her hair cut because she likes it not because she had lost her love towards it.
- O,ona karşı sevgisini kaybettiği için değil onu sevdiği için saçını kestirdi.
Thank you for your interest.
- İlginiz için teşekkür ederim.
They had been working together for common interests.
- Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
Work quietly lest you disturb others.
- Başkalarını rahatsız etmemek için sessizce çalışın.
We called to remind him lest he come late.
- Geç kalmasın diye ona hatırlatmak için aradık.
Tom is the kind of guy that argues for fun.
- Tom zevk için tartışan insan türüdür.
Don't come to school just for fun.
- Sadece zevk için okula gelmeyin.
She bitterly regretted having said something that displeased her mother-in-law.
- O, kaynanasını gücendiren bir şey söylediği için için için pişman oldu.
Tom was momentarily silent.
- Tom bir an için sessizdi.
Tom is expected to arrive momentarily.
- Tom'un bir an için varması bekleniyor.
I'm getting too old for this.
- Bunun için çok yaşlanıyorum
There was a good reason for this.
- Bunun için iyi bir neden vardı.
Don't be afraid of public speaking.
- Halk içinde konuşmaktan korkmayın.
Why are you ashamed to speak your language in public?
- Dilinizi halk içinde konuşmaktan neden utanıyorsunuz?
Potato chips are not good for you.
- Patates cipsi senin için iyi değildir.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
He could not go on the hike because he was ill.
- O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.
I couldn't get out of my garage because there was a car in the way.
- Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.