I'll be on duty this Sunday.
- Bu pazar görevde olacağım.
Mr. Smith is now on duty.
- Bay Smith şimdi görevdedir.
I'm in charge of this mission.
- Bu görevden ben sorumluyum.
Tom is still officially in charge.
- Tom hâlâ resmî olarak görevde.
What are his official job duties?
- Onun resmî iş görevleri nelerdir?
Tom assigned Mary to do the job.
- Tom işi yapması için Mary'yi görevlendirdi.
The trainee could hardly bear the burden of the task.
- Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.
You should give this task to some other person.
- Bu görevi başka bir kişiye vermelisin.
Each person has a duty to do.
- Her insanın yapacak bir görevi vardır.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
I have another assignment for you.
- Senin için başka bir görevim var.
Can I give you the assignment?
- Sana görev verebilir miyim?
I work as a museum attendant.
- Bir müze görevlisi olarak çalışıyorum.
Mr Tom Jones has agreed to serve as the project leader for this new work item.
- Bay Tom Jones bu yeni iş için proje lideri olarak görev yapmayı kabul etti.
üniversite hayatım boyunca fakülte başkanlığı gibi görevlerde bulundum.
Tom couldn't understand what the purpose of the mission was.
- Tom görevin amacının ne olduğunu anlayamadı.
Tom and Mary accomplished their mission without any difficulty.
- Tom ve Mary herhangi bir zorluk olmadan görevlerini tamamladı.
We can't function like this.
- Böyle görev yapamayız.
I was given the task of cleaning the office.
- Bana ofisi temizleme görevi verildi.
The politician was removed from office.
- Politikacı görevden alındı.
He is employed in a bank.
- O, bir bankada görevlidir.
Linda was employed as a flight attendant.
- Linda uçuş görevlisi olarak işe alındı.
He resigned his post on account of illness.
- O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
The president appointed each man to the post.
- Genel müdür her bir adamı görevine atadı.
The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings.
- Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
Tom has a great talent for the assignment of tasks.
- Tom'un görev dağılımı için büyük bir yeteneği var.
Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks.
- Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.
I plan on doing my part.
- Görevimi yapmayı planlıyorum.
Tom has already done his part.
- Tom zaten görevini yaptı.
I had my military service in Ankara.
- Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.
Sami finished his two years of military service.
- Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.
A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.
He has received a commission as a naval officer.
- O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.
My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.
- Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
- Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
My elder brother got a position in a big business.
- Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
Even if you do not like it, you must take charge of it.
- Sevmesen bile bu görevi almalısın.
Who put you in charge?
- Seni kim görevlendirdi?