görevde

listen to the pronunciation of görevde
Türkçe - İngilizce
on duty

I'm on duty from 9:00 a.m. to 5:00 p.m. - Sabah dokuzdan akşam beşe kadar görevdeyim.

I'll be on duty this Sunday. - Bu pazar görevde olacağım.

in charge

I'm in charge of this mission. - Bu görevden ben sorumluyum.

Tom is still officially in charge. - Tom hâlâ resmî olarak görevde.

(Ticaret) on the job
görev
job

What are his official job duties? - Onun resmî iş görevleri nelerdir?

Taking care of the baby is my job. - Bebeğin bakımı benim görevim.

görev
task

The trainee could hardly bear the burden of the task. - Stajyer, görevin yüküne dayanamadı.

You should give this task to some other person. - Bu görevi başka bir kişiye vermelisin.

görev
duty

One must do one's duty. - İnsan görevini yapmalı.

Each person has a duty to do. - Her insanın yapacak bir görevi vardır.

görev
assignment

I was out of town on an assignment. - Ben bir görev için kasaba dışındaydım.

I have another assignment for you. - Senin için başka bir görevim var.

görev
work

Mr Tom Jones has agreed to serve as the project leader for this new work item. - Bay Tom Jones bu yeni iş için proje lideri olarak görev yapmayı kabul etti.

Tom worked as a gas station attendant. - Tom bir benzin istasyonu görevlisi olarak çalıştı.

görevde bulunmak
on duty

üniversite hayatım boyunca fakülte başkanlığı gibi görevlerde bulundum.

görevde kalmak
(Hukuk) to remain in office
görevde olmak
be in office
görev
mission

Tom was in favor of aborting the mission. - Tom görevin durdurulmasından yanaydı.

Tom couldn't understand what the purpose of the mission was. - Tom görevin amacının ne olduğunu anlayamadı.

görev
{i} function

We can't function like this. - Böyle görev yapamayız.

görev
office

The politician was removed from office. - Politikacı görevden alındı.

John Adams took office in 1797. - John Adams, 1797 yılında göreve başladı.

görev
competence
görev
employ

While employed at the bank, he taught economics at college. - Bankada görevlendirildiğinde ,kolejde ekonomi öğretti.

Linda was employed as a flight attendant. - Linda uçuş görevlisi olarak işe alındı.

görev
obligation
görev
post

It will take her at least two years to be qualified for that post. - Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.

The president appointed each man to the post. - Genel müdür her bir adamı görevine atadı.

görev
capacity
görev
vocation
görev
berth
görev
official duty
görev
labour
görev
(Havacılık) subtask
görev
trust

The Board of Trustees voted to divest the organization's overseas holdings. - Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.

görev
engagement
görev
(Ticaret) ministry
görev
(Dilbilim) tasks

Tom has a great talent for the assignment of tasks. - Tom'un görev dağılımı için büyük bir yeteneği var.

Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks. - Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.

görev
part

I plan on doing my part. - Görevimi yapmayı planlıyorum.

Tom has already done his part. - Tom zaten görevini yaptı.

görev
service

I had my military service in Ankara. - Askerlik görevimi Ankara'da yaptım.

Sami finished his two years of military service. - Sami iki yıllık askerlik görevini bitirdi.

görev
commission

He has received a commission as a naval officer. - O bir deniz subayı olarak bir görev aldı.

A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife. - Arkadaşlarımdan biri iyi-tanınmış bir sanatçıyı onun karısının portresini yapması için görevlendirdi.

görev
onus
görev
position

My elder brother got a position in a big business. - Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.

My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university. - Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.

görev
place

You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days. - Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.

bir görevde rütbece eskilik
seniority rank on a mission
görev
appointment
görev
workings
görev
law jurisdiction
görev
duty, task, assignment, charge; appointment; mission, service, commission; function
görev
situation
görev
devoir
görev
stint
görev
(Hukuk) office, task
görev
official work, office
görev
incumbency
görev
job, employment, function
görev
business

My elder brother got a position in a big business. - Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.

görev
employment
görev
billet
görev
charge

Even if you do not like it, you must take charge of it. - Sevmesen bile bu görevi almalısın.

The boss put me in charge. - Patron beni görevlendirdi.

görev
piece of work
görev
physiol., gram., (Matematik) function
ömür boyu görevde kalan
perpetual
Türkçe - Türkçe

görevde teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

görev
Resmî iş, vazife
Görev
vazife
Görev
fonksiyon
görev
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş; iş görme yetisi, fonksiyon
görev
Bir organ veya hücrenin yaptığı iş
görev
Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. İş görme yetisi, fonksiyon
görev
Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş
görev
Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi
görev
Resmî iş, vazife: "Cavit Bey, görevi ona verdiği gün, Abdi Bey çok sevinmişti."- A. İlhan