Tom leaned back in his chair and put his hands behind his head.
- Tom koltuğunda geriye doğru yaslandı ve ellerini başının arkasına koydu.
Chris risks falling behind in the science class.
- Chris fen dersinde geriye düşme riskinde.
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
In retrospect, maybe I shouldn't have posted that photo in my blog.
- Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
In retrospect, I probably shouldn't have gone there with her.
- Geriye doğru bakıldığında, ben muhtemelen oraya onunla gitmemem gerekirdi.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.
In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.
- Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.
She regretted deeply when she looked back on her life.
- Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.
Before I get out of bed, I spend a little time thinking about what I'll be doing the rest of the day.
- Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.
I ate about half of it and left the rest on my plate.
- Yaklaşık onun yarısını yedim ve geriye kalanını tabağımda bıraktım.
She turned around when she heard his voice.
- Onun sesini duyduğunda geriye döndü.
He turned around when I called.
- Ben seslendiğimde geriye döndü.
What time will you be back?
- Ne zaman geri döneceksin?
He isn't back yet. He may have had an accident.
- O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
Why is it easier to park the car backwards than forwards?
- Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
I don't tend to look back and regret what I've done.
- Bende geriye bakmak ve yaptıklarım için pişman olmak eğilimi yoktur.
Where are the rest of the files?
- Dosyaların geri kalanı nerede?
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
- Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
They decided to leave extra food behind.
- Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.
He's behind the times in his methods.
- O metotlarında zamanın gerisindedir.
Just how far back do you want to go?
- Sadece ne kadar geriye gitmek istiyorsun?
I want to go back to being a baby.
- Bir bebek olmak için geriye gitmek istiyorum.
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.
Why is it easier to park the car backwards than forwards?
- Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
Tom realized that he hadn't paid the bill, so he went back into the restaurant.
- Tom hesabı ödemediğini fark etti, bu yüzden restorana geri döndü.
I'll be back in a wink.
- Kaşla göz arasında geri döneceğim.
She is backward in expressing her opinion.
- O, fikrini ifade etmede geri kalmış.
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.
Tom stepped backwards.
- Tom geriye adım attı.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
My watch is five minutes slow.
- Saatim beş dakika geri kalmış.
That was because my watch was five minutes slow.
- Sebebi saatimin beş dakika geri kalmasıydı.
In the end, the Germans were forced to withdraw.
- Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
I think everyone looks back on their childhood with some regret.
- Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
Tom has decided to live in Boston for the rest of his life.
- Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da yaşamaya karar verdi.
Please, remember those words for the rest of your life.
- Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.