düzence

listen to the pronunciation of düzence
Türkçe - İngilizce
discipline, orderliness
discipline
düzen
layout

Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout. - Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.

The only missing feature of Windows for Workgroups 3.11 is Turkish keyboard layout. - Windows'un Çalışma Grubu 3.11 için tek eksik özelliği Türkçe klavye düzenidir.

düzen
order

Tom thought everything was in order. - Tom her şeyin düzenli olduğunu düşündü.

Everything looks in order. - Her şey düzenli görünüyor.

düzen
array
düzen
system

The Japanese writing system is very complicated, it has three alphabets with more than two thousand characters. - Japon yazım düzeni çok karmaşıktır, iki binden fazla karakteri olan üç tane alfabe vardır.

We're not abusing the system. - Biz düzeni kötüye kullanmıyoruz.

düzen
arrangement

Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town. - Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.

I'll see to the arrangements for the party. - Parti için düzenlemelerle ilgileneceğiz.

düzen
trim

I don't think Tom would like it very much if I used his electric beard trimmer without his permission. - İzni olmadan onun elektrikli sakal düzenleyicisini kullanırsam Tom'un bundan çok hoşlanacağını sanmıyorum.

düzen
(İnşaat) configuration
düzen
{i} scheme

Tom took part in a scheme set by the police to capture the serial murderer. - Tom seri katili yakalamak için polis tarafından düzenlenen bir entrikaya katıldı.

Tom schemed to destroy the project. - Tom projeyi yok etmek için bir komplo düzenledi.

düzen
pattern
düzen
{i} regulation

You should keep to the regulations. - Düzenlemelere uymalısınız.

Import regulations have been relaxed recently. - İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.

düzen
(İnşaat) schedule

I have to organize my schedule before the end of the month. - Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.

Tom scheduled a last-minute meeting. - Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.

düzen
arrange

They arranged a meeting. - Onlar bir toplantı düzenlediler.

Yuriko arranges flowers in her spare time. - Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.

düzen
(Muzik) tuning
düzen
get-up
düzen
(Kanun) deceit

Tom is being deceitful, isn't he? - Tom düzenbaz oluyor, değil mi?

Tom is deceitful, isn't he? - Tom düzenbaz, değil mi?

düzen
(Askeri) intrigue
düzen
programme
düzen
regulate

Hong Kong is the least regulated economy in Asia. - Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.

Traffic lights are used to regulate traffic. - Trafik ışıkları trafiği düzenlemek için kullanılır.

düzen
(Denizbilim) arrencement
düzen
install
düzen
(Bilgisayar) schema
düzen
trick
düzen
regular

Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible? - Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?

There is no regular boat service to the island. - Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.

düzen
composition
düzen
range
düzen
(Ticaret) lay out
düzen
cheat
düzen
invention
düzen
(Bilgisayar) edit

Click here to edit the sentence. - Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.

He has some knowledge of editing. - Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.

düzen
establishment
düzen
organisation
düzen
shine

Rain or shine, the athletic meet will be held. - Her durumda, atletik karşılaşma düzenlenecek.

düzen
combination
düzen
set up

Tom wants to set up a meeting. - Tom bir buluşma düzenlemek istiyor.

We'll set up a meeting. - Bir toplantı düzenleyeceğiz.

düzen
(Ticaret) law and order

The police are responsible for the maintenance of law and order. - Polis, kanun ve düzenin korunmasından sorumludur.

The British have a lot of respect for law and order. - İngilizlerin kanuna ve düzene çok saygıları var.

düzen
make-up
düzen
accommodation
düzen
{i} regime
düzen
{i} harmony
sonsuz öncelikli düzence
(Bilgisayar,Teknik) preemptive priority discipline
düzen
regularity
düzen
method

Tom works methodically. - Tom düzenli olarak çalışır.

Tom is methodical, isn't he? - Tom düzenli, değil mi?

düzen
trickery
düzen
ordinance
düzen
chicanery
düzen
orderliness
düzen
sequence
düzen
disposal
düzen
sort out
düzen
cosmos

Cosmos is the antithesis of chaos. - Kaosun antitezi düzendir.

düzen
disposition
düzen
the social order, the system
düzen
order, orderliness; arrangement
düzen
(Konuşma Dili) trick
düzen
right

Cheer up! Everything will soon be all right. - Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.

Rightists often dislike regulatory legislation. - Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.

düzen
regime, seasonal flow pattern of a river
düzen
make up
düzen
convention
düzen
order, regularity; regime; tuning; trick, lie, invention
düzen
contexture
düzen
get up

They will get up a party for Tom's birthday. - Onlar Tom'un doğum günü için parti düzenleyecekler.

Let's get up a party for Tom's birthday. - Tom'un doğum günü için bir parti düzenleyelim.

düzen
mus. tuning
düzen
formation
düzen
arch. order
düzen
(Hukuk) co-ordination
düzen
coordination
düzen
rhythm
düzen
adjust

I didn't make any adjustments. - Herhangi bir düzenleme yapmadım.

düzen
program

The telethon is a French TV program organized every year to collect funds in order to finance medical research. - Teleton tıbbi araştırmaları finanse etmek amacıyla para toplamak için her yıl düzenlenen bir Fransız televizyon programıdır.

Adobe and Apple both have top-notch video editing programs. - Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.

düzen
ordonnance
düzen
setup
Türkçe - Türkçe
Sıkı düzen, disiplin
Düzen
sıra
Düzen
nizam
Düzen
sistem
düzen
Bez dokuma tezgâhı
düzen
Dolap, hile: "Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak."- E. E. Talu
düzen
Alet edevat takımı
düzen
Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem
düzen
Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin biribirlerine göre ilişkileri
düzen
Dolap, hile
düzen
Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem: "Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır."- R. N. Güntekin
düzen
Müzik aletlerinde ses ayarı, akort
düzen
Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması
düzen
Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim
düzen
Yerleştirme, tertip
düzence