Crude oil has been falling in price.
- Ham petrol fiyatı düşmektedir.
It's easy to fall into bad habits.
- Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.
Your shirt button is about to fall off.
- Gömlek düğmen düşmek üzere.
If you don't want to fall off the cliff, don't stay near it.
- Eğer uçurumdan düşmek istemiyorsanız, onun yanında durmayın.
The tree was ready to fall down.
- Ağaç düşmek üzereydi.
We've come this far, so we can't stop now. I don't want to backslide.
- Bu kadar uzağa geldik, bu yüzden şimdi duramayız. Kötü yola düşmek istemiyorum.
The descent to hell is easy.
- Cehenneme düşmek kolaydır.
All of a sudden, large drops of rain began falling from the dark sky.
- Ansızın büyük yağmur damlaları karanlık gökyüzünden düşmeye başladı.
If my plane doesn't crash, and if I do not get kidnapped by organ thieves, I will drop you a line at the beginning of the week.
- Uçağım düşmezse ve organ mafyası tarafından kaçırılmazsam hafta başında sana yazacağım.
You can use a dreamcatcher to catch your nightmares.
- Kabuslarınızı yakalamak için bir düş kapanı kullanabilirsiniz.
I never dreamed I would meet you here.
- Seninle burada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
He was weak enough to succumb to temptation.
- O günaha yenik düşmek için yeterince zayıf.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
- Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
The yen is rising and the dollar is falling.
- Yen yükseliyor dolar düşüyor.
Tom broke his neck falling down a flight of stairs.
- Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
My holiday plan has fallen through.
- Benim tatil planı suya düştü.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
I thought you didn't like romance movies.
- Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
He approached and fell on his knees.
- O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.
He slipped and nearly fell.
- O kaydı ve neredeyse düşecekti.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
The share price is plummeting – get out while you can.
- Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.
I held on to the rope tightly so I wouldn't fall.
- İpi sıkıca tuttum böylece düşmedim.
She was injured in a fall.
- O, bir düşmede yaralandı.
Home prices have continued to decline.
- Ev fiyatları düşmeye devam etti.
All of us want prices to decline.
- Biz hepimiz fiyatların düşmesini istiyoruz.
Chris risks falling behind in the science class.
- Chris fen dersinde geriye düşme riskinde.
Crude oil has been falling in price.
- Ham petrol fiyatı düşmektedir.
I happened to go that way to New York.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.
The Taiwanese dollar appreciated, causing Taiwanese exports to slump.
- Tayvan doları değer kazandı ve Tayvan ihracatının düşmesine neden oldu.
A belt keeps your pants from falling down.
- Kemer pantolonunun düşmesini önler.
Tom is trying not to be trip and fall.
- Tom ayağı takılıp düşmemeye çalışıyor.
Be careful not to trip and fall.
- Tökezlememek ve düşmemek için dikkatli ol.