The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner.
- Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.
I wish I could be more specific.
- Keşke daha özel olabilsem.
We have exclusive rights to Tom's invention.
- Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.
This bookstore deals exclusively in old and rare books.
- Bu kitapçı özellikle eski ve nadir kitaplarla ilgileniyor.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
- Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
It is especially hot today.
- Hava bugün özellikle çok sıcak.
I don't think Tom is particularly handsome.
- Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
Why did you choose that particular subject?
- Bu özel konuyu neden seçtiniz?
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
This is Tom Jackson, my personal assistant.
- Bu Tom Jackson, benim özel asistanım.
Hackers find new ways of infiltrating private or public networks.
- Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
What does the special taste like?
- Özel lezzet neye benziyor?
The television show was interrupted by a special news report.
- Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
The dedicated bike zone is most often at the rear of the train.
- Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
You handled that particular situation very well.
- O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
Superconductivity is a physical property.
- Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
You are not allowed here. This is private property.
- Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.
I don't need a tutor!
- Bir özel öğretmene ihtiyacım yok!
I've hired a private tutor to help me practice my German conversation.
- Ben benim Alman konuşmamı pratik etmeme yardım etmesi için özel öğretmen tuttum.
I only wear a tie on special occasions.
- Ben sadece özel durumlarda kravat takarım.
Tom never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında Tom asla içki içmez.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
What's Tom's specialty?
- Tom'un özel ürünü nedir?
Tom's car is in the driveway.
- Tom'un arabası özel araba yolunda.
Tom's car is still in the driveway.
- Tom'un arabası hâlâ özel araba yolunda.
Your initial order is subject to a special discount of 5%.
- İlk siparişiniz% 5 oranında özel indirime tabidir.
We'll have some exceptions.
- Bazı özel durumlarımız olacak.
Is this a public or private company?
- Bu bir kamu ya da özel şirket mi?
I have a son in private school.
- Özel okulda bir oğlum var.
Do you go to a private school?
- Özel okula gidiyor musun?
Businesses have created more than 9.7 million private sector jobs in the past 52 months.
- İşletmeler, son 52 ay içinde 9.7 milyondan fazla özel sektör istihdamı yarattılar.
Private lessons are also available.
- Özel dersler de mevcuttur.
We need some coaching.
- Biraz özel derse ihtiyacımız var.
Mary gives private tuition in English, so that she can finance her studies.
- Mary, özel derslerini ingilizce olarak verir, böylece çalışmalarını finanse edebilir.
I only wear a tie on special occasions.
- Ben sadece özel durumlarda kravat takarım.
He never drinks except on special occasions.
- Özel durumlar dışında asla içmez.
The special effects are excellent.
- Özel efektler mükemmel.
Tom likes to dress up on special occasions.
- Tom özel günlerde giyinmeyi seviyor.
On special occasions, some people wear jewels.
- Özel günlerde, bazı insanlar mücevher takar.
Today's your special day.
- Bugünün senin özel günün.