Ken Bill kadar uzun boylu.
- Ken is as tall as Bill.
Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.
- I invited Ken, Bill and Yumi.
Ken'in adı çıkmış köpeğinin nerede olduğu Tom'un görüş alanının çok ötesinde bir sorun.
- The whereabouts of Ken's notorious dog is an issue well beyond Ken's ken.
Orası Amerika'daki en belalı şehir.
- Amerika'daki en tehlikeli kenttir.
Biz güzel bir şehirde yaşıyoruz.
- Güzel bir kentte yaşıyoruz.
I proposed to the Mariners, that it would be of great benefit in Navigation to make use of upon the round-top of a ship, to discover and kenne Vessels afar off.
put in a kenning of salt.
This lake supplies our city with water.
- Bu göl kentimize su sağlamaktadır.
My office is in the central area of the city.
- Ofisim kentin merkezinde.
I've finally got used to urban life.
- Sonunda kent yaşamına alıştım.
The urban population of America is increasing.
- Amerika'nın kent nüfusu artıyor.
My wife spends money as if I were the richest man in town.
- Eşim, sanki ben kentin en zengin adamıymışım gibi para harcıyor.
The town was defended by a large army.
- Kent, büyük bir ordu tarafından savunuldu.
Urban sprawl is environmentally damaging.
- Kentsel yayılım çevresel olarak zarar verir.
We usually met at a certain place in the city.
- Biz genellikle kentteki belirli bir yerde buluşurduk.
The city has a wonderful place to walk with children.
- Kentin, çocuklarla yürümek için harika bir yeri vardır.
New York City has five boroughs.
- New York kentinin beş tane ilçesi vardır.
Singapore is a nation smaller than New York City.
- Singapur, New York kentinden daha küçük bir ulustur.
New York City has five boroughs.
- New York kentinin beş tane ilçesi vardır.
... Ken. ...
... KEN LIU: That's all right. ...