We've got to break out tonight or I'll go crazy!
- Biz bu gece kaçmak zorundayız, yoksa çıldıracağım.
Tom was the one who helped me break out of jail.
- Tom hapisten kaçmam için bana yardım eden kişiydi.
He made for the door and tried to escape.
- Kapıya doğru yöneldi ve kaçmaya çalıştı.
Brown himself did not want to escape.
- Brown kendisi kaçmak istemedi.
We must lose no time in escaping.
- Kaçmada zaman kaybetmemeliyiz.
Seize this brigand! Prevent him from escaping!
- Bu haydutu yakalayın! Kaçmasına müsaade etmeyin!
Brown and his friends were forced to flee.
- Brown ve arkadaşları kaçmak zorunda bırakıldılar.
I wanted to run away with you.
- Sizinle kaçmak istedim.
He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
I had no chance to escape.
- Kaçmak için şansım yoktu.
The fish wants to escape.
- Balık kaçmak istiyor.
I was just wondering how much it would cost to have my car washed and waxed.
- Ben sadece arabamı yıkatmanın ve cilalatmanın kaça mal olacağını merak ediyordum.
Tom checked his wallet to see how much money he had.
- Tom kaç parası olduğunu görmek için cüzdanını kontrol etti.
We've got to break out tonight or I'll go crazy!
- Biz bu gece kaçmak zorundayız, yoksa çıldıracağım.
I just had to get away.
- Ben sadece kaçmak zorunda kaldım.
Tom lost no time in getting away.
- Tom kaçmak için hiç zaman kaybetmedi.
Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
- Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
He escaped under cover of the darkness.
- O, karanlıktan faydalanarak kaçtı.
How many kids do you have?
- Kaç tane çocuğun var?
How many children do you have?
- Kaç tane çocuğun var?
How old is your oldest son?
- En büyük erkek evladın kaç yaşında?
How many children do you have?
- Kaç tane çocuğun var?
They had to elope somehow.
- Onlar bir şekilde kaçmak zorunda kaldı.
I wanted to run away with you.
- Sizinle kaçmak istedim.
I wanted to run away with her.
- Onunla kaçmak istedim.
How many pens do you have?
- Kaç tane dolma kalemin var?
How many kids do you have?
- Kaç tane çocuğun var?
Tom absconded with millions of dollars from his company and is living a life of luxury on an island in the Mediterranean.
- Tom şirketten milyonlarca dolar ile kaçtı ve Akdeniz'de bir adada lüks bir hayat yaşıyor.
Tom absconded with all the money donated for earthquake relief.
- Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.
When did Tom break out of prison?
- Tom ne zaman hapishaneden kaçtı?
We've got to break out tonight or I'll go crazy!
- Biz bu gece kaçmak zorundayız, yoksa çıldıracağım.
Well, it's time for me to run off. Bye!
- Artık benim için kaçmamın vakti geldi. Hoşçakal!
Layla has probably run off again.
- Leyla muhtemelen yine kaçtı.
Gas seems to be escaping from the pipe.
- Borudan gaz kaçıyor gibi görünüyor.
The prisoners are escaping!
- Mahkumlar kaçıyorlar!
He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
When they are in danger, they run away.
- Onlar tehlikede olduğunda, kaçarlar.
He resigned and fled the country.
- İstifa etti ve ülkeden kaçtı.
A large animal fled from the zoo.
- Büyük bir hayvan hayvanat bahçesinden kaçtı.
We should get out of here now.
- Buradan hemen kaçmalıyız.
What time did you get out of bed yesterday?
- Dün saat kaçta yataktan çıktın?
Twenty sparrowhawks flee before an owl.
- Yirmi atmaca bir baykuşun önünde kaçtı.
The Berlin wall was built to prevent East Germans from fleeing to the West.
- Berlin duvarı Doğudaki Almanların Batıya kaçmasını engellemek için inşa edilmiştir.
We've got to break out tonight or I'll go crazy!
- Biz bu gece kaçmak zorundayız, yoksa çıldıracağım.
Sami wanted to get away.
- Sami kaçmak istiyordu.
I had to get away from Boston.
- Boston'dan kaçmak zorunda kaldım.
Excess of politeness is annoying.
- Kibarlığın aşırıya kaçması can sıkıcı.
Layla has eloped with Fadil.
- Leyla, Fadıl'la kaçtı.
They had to elope somehow.
- Onlar bir şekilde kaçmak zorunda kaldı.
I wanted to run away with you.
- Sizinle kaçmak istedim.
I wanted to run away with Tom.
- Tom'la kaçmak istedim.