You don't have to be very old to remember that event.
- O olayı hatırlaman için çok yaşlı olmana gerek yok.
The event is still fresh in our memory.
- Olay anımızda hâlâ tazedir.
Years intervene between the two incidents.
- İki olay arasında yıllar geçer.
The incident took place at midnight.
- Olay gece yarısı gerçekleşti.
I'm going to investigate this case.
- Bu olayı araştıracağım.
He was involved in a murder case.
- O, bir cinayet olayına karıştı.
Given the circumstances, it was inevitable that such an incident should take place.
- Şartlar göz önüne alındığında, böyle bir olayın gerçekleşmesi kaçınılmazdı.
That is an actual fact.
- Bu gerçek bir olaydır.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
Tom doesn't need to worry about that happening.
- Tom'un o olay hakkında endişelenmesine gerek yok.
You don't need to worry about that happening.
- O olay hakkında endişelenmenize gerek yok.
This experience has changed me.
- Bu olay beni değiştirdi.
Tom had a similar experience.
- Tom benzer bir olay yaşadı.
We must not get angry at things: they don't care at all.
- Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor.
Try to see things as they really are.
- Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
- İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.
What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
- Bu kazada beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine bu kadar çabuk gelmeleri.
It was an embarrassing episode.
- Utanç verici bir olaydı.
A crowd gathered at the scene.
- Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı.
That is the common occurrence in Japan.
- O, Japonya'da yaygın olaydır.
That occurrence is inevitable.
- O olay kaçınılmazdır.
The Japanese Dentists Association affair is an incident concerning secret donations from the Japanese Dentists Association to Diet members belonging to the LDP.
- Japon Diş Hekimleri Birliği sorunu Japon Diş Hekimleri Birliğinden LDP ye ait olan Diyet üyelerine yapılan gizli bağışlarla ilgili bir olaydır.
They are going to investigate the affair.
- Onlar olayı araştıracak.
Tom believes in paranormal phenomena.
- Tom normal ötesi olaylara inanıyor.
Many Eastern religions teach that there is a unity behind the diversity of phenomena.
- Birçok Doğu dinleri olayların çeşitliliği arkasında bir birlik olduğunu öğretir.
What's the big occasion today?
- Bugünkü büyük olay nedir?
This phenomenon is being understood slowly.
- Bu olay yavaş yavaş anlaşılıyor.
In Sweden it is more common for a child to have three first names than one, but here, at home, this is a more unusual phenomenon.
- İsveç'te bir yerine üç isme sahip olmak bir çocuk için daha yaygındır, fakat burada, evde, daha sıra dışı bir doğal olaydır.
The scene of the car accident was a horrifying sight.
- Araba kazası olay yeri korkunç bir manzaraydı.
A crowd gathered at the scene.
- Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
The police arrested the burglar on the spot.
- Polisler hırsızı olay yerinde tutukladı.
The police suspended Tom's licence on the spot.
- Polis olay yerinde Tom'un lisansını askıya aldı.
Tom often has trouble remembering things.
- Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
Try to see things as they really are.
- Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
This was the highlight of my day.
- Bu, günümün önemli olayıydı.
Dan was the first officer to arrive at the crime scene.
- Dan olay yerine varan ilk polis memuruydu.
The police planted evidence at the crime scene.
- Polis olay yerinde kanıt gizledi.
Recently there have been a lot of nasty incidents with fraud.
- Son zamanlarda bir çok hileli iğrenç olaylar vardı.
We had no unexpected incidents during our trip.
- Gezimiz sırasında beklenmedik olaylarımız olmadı.
What were yesterday's chief events?
- Dünün önemli olayları neydi?
The events unfolded just as she predicted.
- Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.
In Sweden it is more common for a child to have three first names than one, but here, at home, this is a more unusual phenomenon.
- İsveç'te bir yerine üç isme sahip olmak bir çocuk için daha yaygındır, fakat burada, evde, daha sıra dışı bir doğal olaydır.
Tom believes in paranormal phenomena.
- Tom normal ötesi olaylara inanıyor.
Mathematics is the foundation of all exact knowledge of natural phenomena.
- Matematik doğal olaylar hakkındaki bütün bilginin temelidir.