He failed due to lack of effort.
- O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu.
I had to have my brother help me with my homework due to illness.
- Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.
I was late for the meeting because of a traffic jam.
- Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.
The meeting was canceled because of the rain.
- Yağmur nedeniyle toplantı iptal edildi.
I was absent from school because of illness.
- Hastalık nedeniyle okulda yoktum.
He was absent from school because he was sick.
- O, hasta olması nedeniyle okulda yoktu.
Sami tried to help Layla through her psychiatric problems.
- Sami onun psikiyatrik sorunları nedeniyle Leyla'ya yardım etmeye çalıştı.
The accident came about through my carelessness.
- Kaza benim dikkatsizliğim nedeniyle meydana geldi.
The fireworks show was suspended after 30 minutes due to the thunderstorm.
- Havai fişek gösterisi fırtına nedeniyle 30 dakika sonra askıya alındı.
Stores are closed in the afternoon because of the heat.
- Mağazalar sıcak nedeniyle öğleden sonra kapalıdırlar.
Owing to the storm, they arrived late.
- Fırtına nedeniyle geç vardılar.
Many flights were canceled, owing to the typhoon.
- Tayfun nedeniyle birçok uçuş iptal edildi.
The meeting was canceled because of the rain.
- Yağmur nedeniyle toplantı iptal edildi.
I could not go to the party because of illness.
- Hastalık nedeniyle partiye gidemedim.
Our train stopped for five hours owing to the earthquake.
- Bizim tren deprem nedeniyle beş saat süreyle durdu.
I was late for the meeting because of a traffic jam.
- Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.
I had to have my brother help me with my homework due to illness.
- Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.
We were faced with an unusual situation because of the accident.
- Biz kaza nedeniyle nadir bir durumla karşılaştık.
A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes.
- İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.
Marriage is the main cause of all divorces.
- Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.
There is no reason why he should resign.
- Onun istifa etmesi için bir neden yok.
There are a good many reasons why you shouldn't do it.
- Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.
Why did you paint the bank red?
- Neden bankı kırmızıya boyadın?
Why are there no taxis at the station today?
- Neden bugün istasyonda taksi yok?
Adultery was a ground for divorce.
- Zina bir boşanma nedeniydi.
Mars is red because of rusty iron in the ground.
- Mars, zemindeki paslı demir nedeniyle kırmızıdır.
The motive for the murder is not yet known.
- Cinayetin nedeni henüz bilinmiyor.
Jealousy was the motive for the murder.
- Cinayetin nedeni kıskançlıktı.
Why did you turn down his request for a pay rise?
- Onun ücret artışı ile ilgili ricasını neden geri çevirdin?
Does depreciation of the yen give rise to inflation?
- Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?
Why do you always have to get so personal when we have an argument?
- Bir anlaşmazlığımız olduğunda, neden her zaman bu kadar şahsi algılıyorsun?
Why on earth did you sell your newly-built house?
- Allah aşkına neden yeni yapılmış evini sattın?
I'm just a simple factory worker. Why do you bother me?
- Ben sadece basit bir fabrika işçisiyim. Neden beni rahatsız ediyorsunuz?
Love your enemies, for they point out your mistakes.
- Senin hatalarını belirttikleri nedeniyle düşmanlarını sev.
What's the point of us being here?
- Burada olmamızın nedeni ne?
Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right?
- Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?
I don't know why it should matter.
- Neden önemli olması gerektiğini bilmiyorum.
Do you know why spring rolls are called spring rolls?
- İngilizcede sigara böreğine neden bahar sarması dendiğini biliyor musun?
That being the case, he had little to say.
- Bu nedenle, onun söyleyecek çok az şeyi vardı.
Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
- Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
Why haven't you cleaned your room?
- Neden odanı temizlemedin?
Correlation doesn't imply causation.
- Korelasyon nedensellik anlamına gelmez.
Correlation doesn't equal causation.
- Korelasyon nedenselliğe eşit değildir.