nedeniyle

listen to the pronunciation of nedeniyle
Турецкий язык - Английский Язык
due to

I had to have my brother help me with my homework due to illness. - Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.

Classes have been suspended due to floods. - Okullar sel nedeniyle tatil edildi.

because

I was late for the meeting because of a traffic jam. - Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.

The meeting was canceled because of the rain. - Yağmur nedeniyle toplantı iptal edildi.

because of, due to, owing to
bound
(deyim) with an eye to
in connection with
on account of the fact that
from

The heavy snow prevented us from going to the concert. - Tren yoğun kar yağışı nedeniyle ertelendi.

I was absent from school because of illness. - Hastalık nedeniyle okulda yoktum.

on the grounds of
on the ground that
through

The accident came about through my carelessness. - Kaza benim dikkatsizliğim nedeniyle meydana geldi.

Sami tried to help Layla through her psychiatric problems. - Sami onun psikiyatrik sorunları nedeniyle Leyla'ya yardım etmeye çalıştı.

owing to the fact that
with a view to
after

The fireworks show was suspended after 30 minutes due to the thunderstorm. - Havai fişek gösterisi fırtına nedeniyle 30 dakika sonra askıya alındı.

Stores are closed in the afternoon because of the heat. - Mağazalar sıcak nedeniyle öğleden sonra kapalıdırlar.

on the occasion of
by virtue of the fact that
on the ground of
owing to

Many flights were canceled, owing to the typhoon. - Tayfun nedeniyle birçok uçuş iptal edildi.

Owing to the storm, they arrived late. - Fırtına nedeniyle geç vardılar.

by virtue of
because of

The meeting was canceled because of the rain. - Yağmur nedeniyle toplantı iptal edildi.

I could not go to the party because of illness. - Hastalık nedeniyle partiye gidemedim.

for

I was late for the meeting because of a traffic jam. - Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.

Between ourselves, he was dismissed for bribery. - Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı ​​.

in consequence of
wherefore
as a result of
virtue
with

Tom came down with a cold. - Tom soğuk algınlığı nedeniyle hastalandı.

Tom came down with a cold and couldn't go to school. - Tom soğuk algınlığı nedeniyle hastalandı ve okula gidemedi.

neden
cause

The primary cause of his failure is laziness. - Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.

A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes. - İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur.

neden
reason

There is no reason why he should resign. - Onun istifa etmesi için bir neden yok.

There are a good many reasons why you shouldn't do it. - Onu yapmaman için çok sayıda nedenler var.

neden
why

There is no reason why he should resign. - Onun istifa etmesi için bir neden yok.

Why are there no taxis at the station today? - Neden bugün istasyonda taksi yok?

nedeniyle çünkü
by reason of
nedeniyle because; because of, owing to: hastalık nedeniyle owing
to ill health
nedeniyle hastalanmak
come down with
neden
{i} ground

Adultery was a ground for divorce. - Zina bir boşanma nedeniydi.

Mars is red because of rusty iron in the ground. - Mars, zemindeki paslı demir nedeniyle kırmızıdır.

neden
what for?
neden
motive

Tom had no motive to kill Mary. - Tom'un Mary'yi öldürmek için nedeni yoktu.

The motive for the murder is not yet known. - Cinayetin nedeni henüz bilinmiyor.

neden
wherefrom
neden
causatively
neden
{i} rise

Does depreciation of the yen give rise to inflation? - Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?

Thoughtless speech may give rise to great mischief. - Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.

neden
grounds
neden
matter for
neden
argument

Why do you always have to get so personal when we have an argument? - Bir anlaşmazlığımız olduğunda, neden her zaman bu kadar şahsi algılıyorsun?

neden
y (why)
neden
why on earth

Why on earth did you sell your newly-built house? - Allah aşkına neden yeni yapılmış evini sattın?

neden
score
neden
factor

I'm just a simple factory worker. Why do you bother me? - Ben sadece basit bir fabrika işçisiyim. Neden beni rahatsız ediyorsunuz?

neden
incentive
neden
matter of
neden
(Kanun) instance
neden
whyever
neden
motivation
neden
point

What's the point of us being here? - Burada olmamızın nedeni ne?

Why do I have to do this? What's the point? - Neden bunu yapmak zorundayım? Anlamı ne?

neden
matter

Language is an important matter, so don't leave it to the linguists. - Dil önemli bir konudur, bu nedenle dilbilimcilere bırakmayın.

Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right? - Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?

neden
spring

Do you know why spring rolls are called spring rolls? - İngilizcede sigara böreğine neden bahar sarması dendiğini biliyor musun?

neden
whys
neden
the reason
neden
to cause
neden
the cause
neden
the cause of
neden
{i} case

That being the case, he had little to say. - Bu nedenle, onun söyleyecek çok az şeyi vardı.

alışkanlık nedeniyle
out of habit
deprem nedeniyle yangın
(Çevre) earthquake fire
don nedeniyle mahvolmuş
frostbitten
grev nedeniyle işsiz kalmak
(Ticaret) be unemployed due to a strike
görevi nedeniyle kendini bir şey sanan memur
panjandrum
hile nedeniyle satış sözleşmesinin feshi
redhibition
ihlal nedeniyle dava açmak
(Hukuk) to bring an action for an infringement
ihtiyaç nedeniyle
urged by necessity
nadir olması nedeniyle
because of its rarity
neden
cause, reason; why, what for
neden
cause; reason
neden
forwhy
neden
room

Why are you in my room? - Neden benim odamdasın?

It was very stuffy in that room with all the windows closed. - Bütün pencerelerin kapalı olması nedeniyle o oda çok havasızdı.

neden
(Hukuk) reason, ground
neden
Why?/What for?/For what reason?/For what reason ...?/Why ...?
neden
inducement
neden
whence
neden
occasion
neden
wherefore
neden
seeds
neden
wherefores
neden
what for
neden
causation

Correlation doesn't imply causation. - Korelasyon nedensellik anlamına gelmez.

Correlation doesn't equal causation. - Korelasyon nedenselliğe eşit değildir.

personel fazlası nedeniyle işten atmak
make smb redundant
trafik tıkanıklığı nedeniyle oluşan kuyruk
tailback
uyruk nedeniyle yapılan tüm ayrımcı işlemlerin yasaklanması
(Hukuk) prohibition of any discrimination on grounds of nationality
yaşlanma nedeniyle miyopluk
presbyopia
ödenmemiş borçlar nedeniyle kapatılan işletmeler
(Hukuk) liquidated enterprises
ırkçılık nedeniyle çatışma
race riot
Турецкий язык - Турецкий язык
Yüzünden, dolayısıyla, sebebiyle
neden
Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet
neden
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılır; niçin
neden
Bir olayı veya durumu gerektiren veya doğuran başka olay veya durum, sebep
neden
Bir olayı veya durumu gerektiren veya doğuran başka olay veya durum, sebep: "İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden, onu ayrıca ilgilendiriyor."- A. İlhan
neden
Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılır; niçin: "Biz şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?"- H. Taner
nedeniyle
Избранное