I don't like to mix business with pleasure.
- İşi eğlenceyle karıştırmaktan hoşlanmıyorum.
Don't mix ammonia and bleach together.
- Amonyak ve çamaşır suyunu birlikte karıştırma.
If you don't stir the rice, it will burn.
- Pilavı karıştırmazsan onu yakarsın.
I'm not trying to stir up trouble. I'm just telling you what I heard.
- Ortalığı karıştırmaya çalışmıyorum, duyduğumu söylüyorum sadece.
Sentence mixing is funny.
- Cümle karıştırmak eğlencelidir.
Put the yolks in a large mixing bowl.
- Sarımsakları büyük bir karıştırma kabına koyun.
There is danger of confusion between them.
- Aralarında karıştırma tehlikesi var.
I don't want people messing with my stuff.
- İnsanların malzememi karıştırmasını istemiyorum.
I don't want to stir things up.
- Ben işleri karıştırmak istemiyorum.
I don't like to mix business with pleasure.
- İşi eğlenceyle karıştırmaktan hoşlanmıyorum.
It's dangerous to mix these substances.
- Bu maddeleri karıştırmak tehlikelidir.
I didn't want to confuse people.
- İnsanların kafalarını karıştırmak istemedim.
The last thing I want to do is butt in.
- Yapmak istediğim son şey karışmaktır.
You have no right to interfere in other people's affairs.
- Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
Don't interfere with my work.
- Benim işime karışmayın.
They did not wish to become embroiled in the dispute.
- Onlar münakaşaya karışmak istemediler.
Don't meddle in other people's affairs.
- Diğer insanların işine karışmayın.
He has no right to meddle in our family's problems.
- Onun bizim ailenin sorunlarına karışma hakkı yoktur.
I have no intention of meddling in your affairs.
- İşlerine karışmaya niyetim yok.
Is this patronizing or meddling in someone else's business?
- Bu başka birinin işinde patronluk taslamak ya da karışma mıdır?
I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.
Sorry, Tom, I didn't want to get you involved.
- Üzgünüm, Tom, seni karıştırmak istemedim.
I didn't mean to involve you.
- Seni karıştırmak istemedim.