Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Büyük bir hataydı ki, o caydı.
- He broke his promise, which was a big mistake.
Aynı hatayı tekrar yapma.
- Don't make the same mistake again.
Tom'un yanılmadığını umuyorum.
- I hope that Tom wasn't mistaken.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Kusura bakma ama hatalısın.
- Excuse me, but you're mistaken.
Acele ettiğinde, hata yapmak kolaydır.
- When you're in a hurry, it's easy to make a mistake.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Birinin parayı yanlışlıkla aldığı belliydi.
- It was apparent that someone had taken the money by mistake.
Ben bir yanlış yapmak istemiyorum.
- I do not want to make a mistake.
Eğer bir hata yaparsanız, sadece düzgün bir şekilde çiziniz.
- If you make a mistake, just cross it out neatly.
Ben hata yapmayı sevmiyorum.
- I don't like to make a mistake.
Kadenzi dekadenzle yapmak büyük hata olurdu.
- Mistaking cadenza with decadence would be a great mistake.
Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
- I'm sorry, but I think you're mistaken.
Hepiniz hatalısınız gibi görünüyor.
- It appears that you are all mistaken.
Tom yanılmış olduğu ihtimalini kabul edemedi.
- Tom couldn't rule out the possibility that he was mistaken.
Tom yanılmış olabilirdi.
- Tom could've been mistaken.
Üzgünüm ben yanlışlıkla gönder'''e tıkladım.
- Sorry! I mistakenly clicked on Send.
Bilim adamlarına göre yaygın bir hata her problemin teknik bir çözümü var olduğuna yanlışlıkla inanmaktır.
- A fault common to scientists is mistakenly believing that every problem has a technical solution.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
- Tom worries about making mistakes at work.
Hatalar yapmak her zaman yanlış değildir.
- To make mistakes is not always wrong.
Savaş yanlış bir politikadan sonuçlandı.
- The war resulted from a mistaken policy.
Senin politikan yanlış.
- Your policy is mistaken.
This is a clear case of mistaken identity.
I think you must be mistaken.
Without music, life would be an error.
- Without music, life would be a mistake.
... my opinion, a mistake. And with regards to young people coming along, I've got proposals ...
... nor sufficient often actually the grace mistake the environmental movement of ...