O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
- The boy looked like a grown-up.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.
Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.
- A lot of sugar cane is grown in Cuba.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Tom iki dilli büyümek için şanslıydı.
- Tom was lucky to grow up bilingual.
Büyümek istiyorsan, çok süt içmek zorundasın.
- If you want to grow up, you have to drink a lot of milk.
Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
- Plants need sunlight to grow.
Tom evin etrafında büyümüş olan pek çok yabani otları görebiliyor.
- Tom can see the many weeds that had grown up around the house.
Sandra büyüdüğünde güzel bir kadın oldu.
- Sandra has grown up to be a beautiful woman.
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
- The boy looked like a grown-up.
Küçük çocuk yetişkinlerle konuşmaya alışkın.
- The little boy is used to talking with grown-ups.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Şu oğlan sanki bir yetişkinmiş gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
Bu toprakta herhangi bir şeyi yetiştirmek zordur.
- It's difficult to grow anything in this soil.
Babamın hobisi gül yetiştirmektir.
- My father's hobby is growing roses.
Ağaç büyümeyi durdurdu.
- The tree stopped growing.
Ana yollar banliyölerin büyümesine katkıda bulunacaktır.
- The construction of a highway will contribute to the growth of the suburbs.
Elektrikli araçların popülaritesi artmaktadır.
- Electric vehicles are growing in popularity.
Tatoebanın popülaritesi kurulduğu günden beri katlanarak artmaktadır.
- Tatoeba's popularity has been growing exponentially since the day of its inception.
Bu kalın bıyığı uzatmak uzun zamanımı aldı.
- Growing this thick mustache has taken me quite a while.
Tom, bütün yaz sakal uzatmaktadır.
- Tom has been growing a beard all summer.
Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum.
- I want to be a pilot when I grow up.
Büyüdüğünde ne olmak istersin?
- What do you want to be when you grow up?
O, büyüdüğünde doktor olacak.
- He is going to be a doctor when he grows up.
Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum.
- I want to be a pilot when I grow up.
Bir ağacı büyütmek yıllar alır, ve ama onu kesmek saniyeler sürer.
- It takes years to grow a tree, yet it takes seconds to cut it.
What one was a farm was grown with trees.
The town grew smaller and smaller in the distance as we travelled.
A long tail began to grow from his backside.
He grows peppers and squash each summer in his garden.
We not only have to cultivate our home-grown talent better, but we also need to stimulate the flow of talent into our country.
... that changed over the years? 'Cause, you know, you've grown up a lot and everybody has sort ...
... Settlements have grown into cities. ...