He fell while skiing off-piste.
- Pist dışında kayak yaparken düştü.
The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later.
- Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
We have left nothing out of our book.
- Biz kitabın dışında bir şey bırakmadık.
Because she was out of the country, she used Skype frequently.
- O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.
Apart from his parents, nobody would defend the suspect.
- Anne ve babasının dışında, hiç kimse şüpheliyi savunmadı.
It's a good paper, apart from a few spelling mistakes.
- Birkaç imla hatasının dışında, o iyi bir evrak.
Tom owns a lot of land just outside of Boston.
- Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.
Please wait outside of the house.
- Lütfen evin dışında bekle.
The men had little to do except hunt for food.
- İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
I know nothing about her except that she is a pianist.
- Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
There was no one in the room besides Mary and John.
- Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.
That store sells many things besides furniture.
- O mağaza mobilya dışında birçok şey satmaktadır.
Out of my salary, I had begun to save a few dollars.
- Aylığımın dışında, birkaç dolar biriktirmeye başladım.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
- Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
Aside from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.
Aside from him, nobody else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
I am saving money in order to study abroad.
- Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.
He is saving money for a trip abroad.
- Yurt dışında bir yolculuk için para biriktiriyor.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Innovators think outside the box.
- Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
Is anyone coming besides your friends?
- Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
There was no one in the room besides Mary and John.
- Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.
Gabriel took nothing but the hot soup and a little sherry.
- Gabriel sıcak çorba ve biraz şerinin dışında bir şey almadı.
Except that here, it's not so simple.
- Burası dışında, çok basit değil.
I know nothing except that she left last week.
- Geçen hafta gitmesinin dışında bir şey bilmiyorum.
With the exception of Barack Obama, all US presidents have been white.
- Barack Obama'nın dışında, bütün ABD başkanları beyazdı.
Aside from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.
Tom does little other than play the guitar.
- Tom gitar çalmanın dışında çok az şey yapar.
That is something other than beautiful.
- O, güzelin dışında bir şey.
Is the human condition flexible enough to adapt to environments beyond Earth?
- İnsan bünyesi, Dünya dışındaki ortamlara uyum sağlayabilecek kadar esnek mi?
Tom got time and a half when he worked beyond his usual quitting time.
- Tom normal çalışma saatlerinin dışında çalıştığında %50 zamlı aldı.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
- Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
Is there life in outer space?
- Dış uzayda yaşam var mı?
Between the inner and outer planets is an asteroid belt.
- İç ve dış gezegenler arasında bir asteroit kuşağı vardır.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
- Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
- Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
The Foreign Minister was a puppet.
- Dışişleri Bakanı bir kuklaydı.
I'm going to go out this afternoon.
- Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
He rushed out of the office.
- O ofisten dışarı fırladı.
Jane offered to take care of our children when we were out.
- Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
Today, we have to sleep outdoors.
- Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.
She doesn't get outdoors much.
- O, evin dışına fazla çıkmaz.
Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
- Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
She managed to keep up appearances.
- O, dışarıya belli etmedi.
Don't be fooled by appearances.
- Dış görünüşlere aldanmayın.
Shall we take this outside?
- Bunu dışarı götürelim mi?
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
You will benefit by a trip abroad.
- Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
Traveling abroad is now more popular.
- Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.
Otherwise he had nothing to add.
- Bunun dışında, onun ekleyecek bir şeyi yoktu.
The food wasn't very delicious, but otherwise the party was a success.
- Yemek çok lezzetli değildi ama bunun dışında parti bir başarıydı.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
How do scientists detect exoplanets?
- Bilim adamları dış gezegenleri nasıl tespit ediyor?
How many exoplanets have been discovered so far?
- Şimdiye kadar kaç tane dış gezegen keşfedildi?
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Tom couldn't sneak out of the dorm without being seen.
- Tom görülmeden yurdun dışına çıkamadı.
The policeman was off duty.
- Polis görev dışındaydı.