İnsanları görünüşle yargılama.
- Don't judge people by appearance.
Görünüşe göre yargılamayın.
- Don't judge by appearances.
Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
- Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
Bir insanı görünümü ile yargılamayın.
- Don't judge a man by his appearance.
Onun görünmesi partiyi canlandırdı.
- His appearance animated the party.
Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
- Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
Dış görünüşlere aldanmayın.
- Don't be fooled by appearances.
Onun aniden ortaya çıkması hepimizi şaşırttı.
- His sudden appearance surprised us all.
Senin aniden ortaya çıkman beni şaşırttı.
- Your sudden appearance surprised me.
Büyük bir adam görüntüsünü önemsemez.
- A great man doesn't care about his appearance.
İlk görüntüsünü bir müzisyen olarak yaptı.
- She made her first appearance as a musician.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
İnsanları görünüşle yargılama.
- Don't judge people by appearance.
Televizyonda görünmek için tek şansımı kaybettim.
- I lost my only chance to appear on television.
Ben nankör görünmek istemiyorum.
- I don't want to appear ungrateful.
Asla reddedemeyeceğin iki şey vardır, seks ve televizyona çıkmak.
- There are two things you never turn down: sex and appearing on television.
Onun görünümünü çekici bulurum.
- I find her appearance attractive.
Görünen o ki kız başarısız oldu.
- She failed to appear.
Bir gökkuşağı belirmeden önce, hemen hemen yağmur durmuştu.
- Scarcely had the rain stopped before a rainbow appeared.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
Oğlan görünüşte hafifçe babasına benziyordu.
- The boy faintly resembled his father in appearance.
Tanınmış psikolog görünüşte amcama benziyor.
- The prominent psychologist resembles my uncle in appearance.
She just put in an appearance, but then left the meeting.
Tom çok dindar gibi gözükmüyor.
- Tom doesn't appear to be very religious.
O hiç gözükmedi, bu onu huzursuz etti.
- He did not appear at all, which made her very uneasy.
Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
- No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
Dış görünüşlere aldanmayın.
- Don't be fooled by appearances.
Judge not according to the appearance. --John. vii. 24.
The patient had a small bowel obstruction and there was no appearance until after the obstruction resolved.
And now am come to see . . . It thy appearance answer loud report. --Milton.
Will he now retire, After appearance, and again prolong Our expectation? --John Milton.
There was a strange appearance in the sky.
His sudden appearance surprised me.
Tom hasn't yet made an appearance.
- Tom hasn't made an appearance yet.
Tom hasn't made an appearance yet.
- Tom hasn't yet made an appearance.
The Chilean Amphijubula Schust. (Schuster, 1970a) which has the facies of a small Frullania and agrees with Frullania in leaf insertion and branching, has a nontiered seta with 16 epidermal cell rows surrounding 4 inner rows.
And God ... said, Let ... the dry land appear.
A great writer appeared at that time.
The question of money always rears its ugly head in the matters of business.
... He learned important lessons about resolve, about avoiding the appearance of appeasement ...
... appearance ...