Tom lives off-campus.
- Tom kampüs dışında yaşıyor.
Tom has been out of the office for a couple weeks.
- Tom birkaç haftadır ofisin dışındaydı.
Because she was out of the country, she used Skype frequently.
- O, ülke dışında olduğu için sık sık Skype kullandı.
He has unsightly hairs growing out of his ears.
- Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.
Apart from the cost, it will take long to build the bridge.
- Köprü yapmak, maliyetin dışında, uzun sürecektir.
Apart from his parents, nobody would defend the suspect.
- Anne ve babasının dışında, hiç kimse şüpheliyi savunmadı.
Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
- Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
Please wait outside of the house.
- Lütfen evin dışında bekle.
Everybody is busy except me.
- Benim dışında herkes meşgul.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Üç gün boyunca bir şey yememişti, adamın gıda dışında herhangi bir şey hakkında düşünme sorunu vardı.
There was no one in the room besides Tom and Mary.
- Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu.
That store sells many things besides furniture.
- O mağaza mobilya dışında birçok şey satmaktadır.
Out of my salary, I had begun to save a few dollars.
- Aylığımın dışında, birkaç dolar biriktirmeye başladım.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
I ran into an old friend of mine outside the station.
- İstasyonun dışında eski bir arkadaşıma rastladım.
Aside from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.
Aside from him, nobody else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
He is saving money for a trip abroad.
- Yurt dışında bir yolculuk için para biriktiriyor.
I am saving money in order to study abroad.
- Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.
Innovators think outside the box.
- Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.
- Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.
Is anyone coming besides your friends?
- Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
Gabriel took nothing but the hot soup and a little sherry.
- Gabriel sıcak çorba ve biraz şerinin dışında bir şey almadı.
I know nothing about her except that she is a pianist.
- Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
He is a nice man, except that he talks too much.
- Çok fazla konuşmasının dışında, iyi bir adam.
Aside from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.
With the exception of Barack Obama, all US presidents have been white.
- Barack Obama'nın dışında, bütün ABD başkanları beyazdı.
Tom does little other than play the guitar.
- Tom gitar çalmanın dışında çok az şey yapar.
Tom had never had time to read anything other than textbooks when he was a student.
- Tom öğrenciyken ders kitaplarının dışında bir şey okuyacak zamanı yoktu.
The mystery of life is beyond human understanding.
- Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır.
Is the human condition flexible enough to adapt to environments beyond Earth?
- İnsan bünyesi, Dünya dışındaki ortamlara uyum sağlayabilecek kadar esnek mi?
Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
- Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
Speech is external thought, and thought internal speech.
- Konuşma dış düşünce ve düşünce iç konuşmadır.
Is there life in outer space?
- Dış uzayda yaşam var mı?
The cerebral cortex is the brain's outer layer.
- Serebral korteks beynin dış katmanıdır.
A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
- Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
Sami's body had no outward sign of visible trauma.
- Sami'nin cesedinde hiçbir görünür dış travma işareti yoktu.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
- Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
The government was obliged to make changes in its foreign policy.
- Hükümet, dış politikasında değişiklikler yapmak zorunda kaldı.
I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
You are off the point.
- Konunun dışına çıktın.
Don't forget to turn off the gas before going out.
- Dışarı çıkmadan önce gazı kapatmayı unutmayın.
Tom doesn't play outdoors much.
- Tom dışarıda çok oynamaz.
It is getting dark outdoors.
- Dışarıda hava kararıyor.
Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
- Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
She managed to keep up appearances.
- O, dışarıya belli etmedi.
Innovators think outside the box.
- Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Have you ever been abroad?
- Hiç yurt dışında bulundun mu?
I've been invited on a trip abroad, but I don't want to go.
- Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.
Otherwise he had nothing to add.
- Bunun dışında, onun ekleyecek bir şeyi yoktu.
Unless Tom tells you otherwise, you should be at tomorrow's meeting.
- Tom sana bunun dışında söylemedikçe, yarınki toplantıda olmalısın.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
The exosphere is the outermost layer of our atmosphere.
- Ekzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.
How many exoplanets have been discovered so far?
- Şimdiye kadar kaç tane dış gezegen keşfedildi?
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
She went out without saying good-bye.
- Hoşça kal demeden dışarı çıktı.
The policeman was off duty.
- Polis görev dışındaydı.