The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later.
- Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
He fell while skiing off-piste.
- Pist dışında kayak yaparken düştü.
He has unsightly hairs growing out of his ears.
- Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.
We have left nothing out of our book.
- Biz kitabın dışında bir şey bırakmadık.
Apart from the cost, it will take long to build the bridge.
- Köprü yapmak, maliyetin dışında, uzun sürecektir.
Apart from a few mistakes, your composition was excellent.
- Birkaç hatanın dışında, kompozisyonun mükemmeldi.
Please wait outside of the house.
- Lütfen evin dışında bekle.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
No one came yesterday except Tom and Mary.
- Dün Tom ve Mary dışında hiç kimse gelmedi.
I know nothing about her except that she is a pianist.
- Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Is anyone coming besides your friends?
- Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
There was no one in the room besides Mary and John.
- Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.
Out of my salary, I had begun to save a few dollars.
- Aylığımın dışında, birkaç dolar biriktirmeye başladım.
Innovators think outside the box.
- Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
Outside of a dog, a book is man's best friend. Inside of a dog, it's too dark to read.
- Bir köpeğin dışında, bir kitap insanın en iyi arkadaşıdır. Bir köpeğin içinde, okumak için çok karanlıktır.
Aside from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.
Aside from him, nobody else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
He is saving money for a trip abroad.
- Yurt dışında bir yolculuk için para biriktiriyor.
I am saving money in order to study abroad.
- Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Is anyone coming besides your friends?
- Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
There was no one in the room besides Tom and Mary.
- Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu.
Gabriel took nothing but the hot soup and a little sherry.
- Gabriel sıcak çorba ve biraz şerinin dışında bir şey almadı.
I know nothing about her except that she is a pianist.
- Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
He is a nice man, except that he talks too much.
- Çok fazla konuşmasının dışında, iyi bir adam.
Our taxi pulled up outside a place called Chuck's Bar and Grill.
- Taksimiz Chuck's Bar and Grill denilen bir yerin dışında durdu.
With the exception of Barack Obama, all US presidents have been white.
- Barack Obama'nın dışında, bütün ABD başkanları beyazdı.
Tom does little other than play the guitar.
- Tom gitar çalmanın dışında çok az şey yapar.
That is something other than beautiful.
- O, güzelin dışında bir şey.
Is the human condition flexible enough to adapt to environments beyond Earth?
- İnsan bünyesi, Dünya dışındaki ortamlara uyum sağlayabilecek kadar esnek mi?
The mystery of life is beyond human understanding.
- Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Speech is external thought, and thought internal speech.
- Konuşma dış düşünce ve düşünce iç konuşmadır.
Between the inner and outer planets is an asteroid belt.
- İç ve dış gezegenler arasında bir asteroit kuşağı vardır.
Storms have abraded the outer layer of paint.
- Fırtınalar boyanın dış tabakasını aşındırdı.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
- Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
The Foreign Minister was a puppet.
- Dışişleri Bakanı bir kuklaydı.
The government was obliged to make changes in its foreign policy.
- Hükümet, dış politikasında değişiklikler yapmak zorunda kaldı.
I wish you would shut the door when you go out.
- Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
Be sure to turn off the gas before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
He rushed out of the office.
- O ofisten dışarı fırladı.
She shooed him outdoors.
- O onu dışarı kışkışladı.
It is getting dark outdoors.
- Dışarıda hava kararıyor.
Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
- Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
She managed to keep up appearances.
- O, dışarıya belli etmedi.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Innovators think outside the box.
- Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
I had a chance to travel abroad.
- Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
Traveling abroad is now more popular.
- Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.
Unless Tom tells you otherwise, you should be at tomorrow's meeting.
- Tom sana bunun dışında söylemedikçe, yarınki toplantıda olmalısın.
The food wasn't very delicious, but otherwise the party was a success.
- Yemek çok lezzetli değildi ama bunun dışında parti bir başarıydı.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
Exoplanets are planets that are outside the solar system.
- Ötegezegenler, güneş sistemi dışındaki gezegenlerdir.
The exosphere is the outermost layer of our atmosphere.
- Ekzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.
She went out without saying good-bye.
- Hoşça kal demeden dışarı çıktı.
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
The policeman was off duty.
- Polis görev dışındaydı.