Definition von düzeltmek im Türkisch Englisch wörterbuch
- correct
Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
- Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
He is busy correcting test papers.
- Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
- straighten
It'll take about a week to straighten out my affairs.
- İşlerimi düzeltmek yaklaşık bir hafta alacak.
I would like to have my teeth straightened.
- Dişlerimi düzeltmek istiyorum.
- fix
It's impossible to fix.
- Bunu düzeltmek imkansız.
When's Tom coming over to fix that?
- Tom onu düzeltmek için ne zaman uğruyor?
- reclaim
- arrange
- (Bilgisayar) proofread
I'm proofreading my essay.
- Denememi düzeltmek için okuyorum.
You didn't have time to proofread your report.
- Raporunu düzeltmek için zamanın yoktu.
- smoothen
- improve
To improve the situation, we must work harder.
- Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.
- sort something out
- straighten out
It'll take about a week to straighten out my affairs.
- İşlerimi düzeltmek yaklaşık bir hafta alacak.
- retrieve
- justify
- set right
- unscramble
- repair
- rectify
Teachers must get tired of rectifying the same mistakes over and over again in their students' papers.
- Öğretmenler öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten bıkmış olmalı.
- touch
- mend
- (Kanun) alter
- plumb
- regenerate
- even
- restore
- doctor
- edit
- put
We have to put right what we have done wrong.
- Yanlış yaptığımız şeyi düzeltmek zorundayız.
- tidy
- co-ordinate
- put right
We have to put right what we have done wrong.
- Yanlış yaptığımız şeyi düzeltmek zorundayız.
- calibrate
- unclutter
- trim
- redress
- smooth out
- do
- right
I have to make it right.
- Durumu düzeltmek zorundayım.
We have to put right what we have done wrong.
- Yanlış yaptığımız şeyi düzeltmek zorundayız.
- rough down
- square
- smooth down
- put in order
- retouch
- coordinate
- planish
- range
- smooth away
- revise
- slick
- flat
Flat ironing my hair takes forever.
- Saçımı ütüyle düzeltmek sonsuza kadar sürüyor.
- remedy
- clear up
- plane
- (Bilgisayar,Teknik) debug
- try out
- regulate
- true
- make
I'll do whatever it takes to make things right.
- İşleri düzeltmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
I'll do whatever it takes to make it right.
- Onu düzeltmek için ne gerekiyorsa yapacağım.
- reform
- rehabilitate
- refit
- smooth over
- level out
- polish up
- meliorate
- pick up
- castigate
- refine
- to smooth; to straighten
- adjust
In LASIK, a laser is used to adjust the surface of the cornea.
- LASIK, kornea yüzeyini düzeltmek için kullanılan bir lazerdir.
- dub
- level
- düzeltme
- {i} correction
I made some corrections.
- Bazı düzeltmeler yaptım.
He made several corrections.
- O, birkaç düzeltme yaptı.
- düzeltme
- {i} rectification
- düzeltmek, iyileştirmek
- correct, improve
- düzeltme
- amendment
- düzeltme
- revision
- bir yazıyı gözden geçirip düzeltmek
- (Hukuk) revise
- düzeltme
- compensation
- düzeltme
- {i} refinement
- düzeltme
- revise
- gözden geçirip düzeltmek
- revise
- bir durumu düzeltmek
- (Politika, Siyaset) remedy a situation
- durumu düzeltmek
- get better
- düzel
- (Biyokimya) order
Put your books in order.
- Kitaplarınızı düzeltin.
Have you been adopting sentences in order to correct them?
- Onları düzeltmek için cümleleri benimsiyor musun?
- düzeltme
- improving
- düzeltme
- (Bilgisayar) modified
- düzeltme
- (Bilgisayar,Teknik) checkout
- düzeltme
- (Havacılık) erection
- düzeltme
- righting
- düzeltme
- (Bilgisayar) fix
Now that you know what the problem is, how long do you think it'll take to fix it?
- Artık sorunun ne olduğunu bildiğinize göre onu düzeltmenin ne kadar zaman alacağını düşünüyorsunuz?
Now that you know what the problem is, how long do you think it'll take to fix it?
- Artık sorunun ne olduğunu bildiğine göre onu düzeltmenin ne kadar zaman alacağını düşünüyorsun?
- düzeltme
- (Askeri) trim
Tom decided to try trimming his beard with a knife, but he wasn't very successful.
- Tom bir bıçakla sakalını düzeltmeyi denemeye karar verdi, fakat çok başarılı değildi.
You should trim your fingernails.
- Tırnaklarını keserek düzeltmelisin.
- düzeltme
- smooth
- düzeltme
- (Biyokimya) reforming
- düzeltme
- editing
- düzeltme
- rectify
Teachers must get tired of rectifying the same mistakes over and over again in their students' papers.
- Öğretmenler öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten bıkmış olmalı.
- düzeltme
- touchup
- düzeltme
- editting
- düzeltme
- truing
- düzeltme
- (Bilgisayar) don't correct
I don't correct their exercises.
- Ben onların egzersizlerini düzeltmem.
- düzeltme
- emending
- düzeltme
- (Bilgisayar) modify
- moralini düzeltmek
- cheer somebody up
- saçlarını düzeltmek
- do one's hair
- törpü ile düzeltmek
- rasp
- uçağı düzeltmek
- (Askeri,Havacılık) flatten out
- zımparayla düzeltmek
- paper
- zımparayla düzeltmek
- sandpaper
- zımparayla düzeltmek
- sand
- çekül ile düzeltmek
- plumb
- düzeltme
- reform
We should reform this law.
- Bu kanunu düzeltmeliyiz.
- düzeltme
- adjustment
- düzeltme
- amelioration
- düzeltme
- emendation
- düzeltme
- erecting
- düzeltme
- reclamation
- düzeltme
- recovery
- düzeltme
- correcting
He is busy correcting test papers.
- Test kağıtlarını düzeltmekle meşgul.
Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
- Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- bilgi düzeltmek
- correct an information
- düzeltme
- betterment
- ahlakını düzeltmek
- to moralise
- ahlakını düzeltmek
- moralize
- anlaşma maddesini düzeltmek
- amend a clause in the contract
- aralarını düzeltmek
- to smooth things over between (people)
- aralarını düzeltmek
- to reconcile
- ayarını düzeltmek
- readjust
- bir durumu düzeltmek
- (Hukuk) to remedy a situation
- bir kararı düzeltmek
- (Hukuk) to rectify a decision
- bir kararı düzeltmek
- (Kanun) rectify a decision
- bir metni düzeltmek
- emendating
- bir yanlışlığı düzeltmek
- correct a mistake
- bir şeyi düzeltmek
- set something right
- birini düzeltmek
- set someone right
- durumu düzeltmek
- mend matters
- durumunu düzeltmek
- upgrade smb.'s status
- durumunu düzeltmek
- pull up
- düzeltme
- reformation
- düzeltme
- proofreading
I'm proofreading my essay.
- Denememi düzeltmek için okuyorum.
I took on the job of proofreading.
- Ben düzeltme işini üstlendim.
- düzeltme
- readjustment
- düzeltme
- modification
- düzeltme
- improvement
- düzeltme
- grading
- düzeltme
- correction; amelioration, improving; proofreading; reform reform, ıslahat
- düzeltme
- (Hukuk) correction, review, correction
- düzeltme
- trimming
Tom decided to try trimming his beard with a knife, but he wasn't very successful.
- Tom bir bıçakla sakalını düzeltmeyi denemeye karar verdi, fakat çok başarılı değildi.
- düzeltme
- levelling
- düzeltme
- melioration
- düzeltme
- recension
- düzeltme
- retouch
- düzeltme
- adjust
In LASIK, a laser is used to adjust the surface of the cornea.
- LASIK, kornea yüzeyini düzeltmek için kullanılan bir lazerdir.
- düzeltme
- correct
I like to correct sentences.
- Cümleleri düzeltmeyi severim.
Shishir has been correcting a lot of sentences lately.
- Shishir son zamanlarda bir sürü cümle düzeltmektedir.
- düzeltme
- retrieve
- düzeltme
- {i} redress
- düzeltme
- (Nükleer Bilimler) edit
- eteğini düzeltmek
- smooth (down) one's skirt
- etrafı şöyle bir düzeltmek
- give something the once-over
- gaga ile düzeltmek
- preen
- hasarlı kanadı düzeltmek
- align a damaged blade
- hata düzeltmek
- correct a mistake
- havasını düzeltmek
- (konuşma vb.) raise the tone of
- kusur düzeltmek
- put right a mistake
- kusur düzeltmek
- correct a mistake
- kusur düzeltmek
- rectify a mistake
- malayla düzeltmek
- trowel
- moralini düzeltmek
- to cheer sb up
- planya ile düzeltmek
- plane
- rende ile düzeltmek
- plane
- saçlarını düzeltmek
- to do one's hair
- saçını başını düzeltmek
- to preen oneself
- saçını başını düzeltmek
- preen oneself
- saçını düzeltmek
- tidy one's hair
- ses tonunu düzeltmek
- adjust the tone
- tekrar düzeltmek
- readjust
- tüylerini düzeltmek
- (kuş) plume
- tüylerini düzeltmek
- preen
- yatağı düzeltmek
- make the bed
- yatağını düzeltmek
- make the bed
- yaşamını düzeltmek
- turn over a new leaf
- yelkenleri düzeltmek
- (Askeri) set the sails
- yeniden düzeltmek
- rearrange
- yeniden düzeltmek
- readjust
- yeniden düzeltmek
- redispose
- zımpara ile düzeltmek
- rub with emery
- çulu düzmek/düzeltmek
- 1. to become well-dressed. 2. to become well-off
- üstünü başını düzeltmek
- smarten
- üstünü başını düzeltmek
- smarten up
- üstünü başını düzeltmek
- tidy oneself up
- üstünü başını düzeltmek
- to tidy oneself up