arası teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- inter
The official names of planets and their moons are governed by the International Astronomical Union.
- Gezegenlerin ve onların uydularının resmi isimleri Uluslar arası Astronomi Birliği tarafından kullanılır.
Years intervene between the two incidents.
- İki olay arasında yıllar geçer.
- internetwork
- ara
- {i} recess
The meeting will reconvene in two hours after a brief recess.
- Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.
May we have a short recess?
- Kısa bir ara verebilir miyiz?
- ara
- {s} intermediary
- ara
- {i} break
If the car breaks down, we'll walk.
- Araba bozulursa, yürürüz.
Breakfast is served from 7:30 a.m. to 11:00 a.m.
- Kahvaltı sabah 07:00-11:00 arası servis edilir.
- arası bozulmak
- bust up
- arası açık
- at enmity with
- arası açık olmak
- to be at loggerheads
- arası açık olmak
- be in badly with
- arası açılmak
- grow away from
- arası açılmak
- to fall out with sb
- arası bozuk
- at odds
- arası bozuk olmak
- be in bad with
- arası geçmeden
- without delay, while the situation is still fresh
- arası hoş olmamak
- 1. to be on bad terms with. 2. to dislike (something)
- arası iyi
- on good terms
Tom is not on good terms with his family.
- Tom'un ailesiyle arası iyi değil.
They're on good terms with their neighbors.
- Onların komşularıyla arası iyi.
- arası iyi olmak
- to hit it off (with sb)
- arası iyi olmak
- be on good terms with
- arası kötü olmak
- be in bad with
- arası soğumak
- to lose its importance with the passage of time
- arama ve kurtarma birimler arası komitesi
- (Askeri) interagency committee on search and rescue
- artı arası kesilmemek
- to continue without a break, go on incessantly
- ara
- {i} space
Between space and time.
- Uzay ve zaman arasında.
Leave a space between the lines.
- Satırlar arasında bir boşluk bırak.
- ara
- {f} search
Search and rescue operations began immediately.
- Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
- ara
- interval
Buses are running at 20 minute intervals.
- Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.
The trees are planted at intervals of thirty meters.
- Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.
- ara
- gap
There is a wide gap in the opinions between the two students.
- İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
There was a great gap between the views of the two.
- Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.
- ara
- distance, space; break, breather; break, playtime; interval, pause, cessation, intermission; interlude; half time; relation, terms, footing; intermediate, intermediary; middle
- ara
- sought
They sought shelter from the rain.
- Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.
Religion is freedom and justice being sought in the entire region.
- Din, bütün bölgede özgürlük ve adalet arayışıdır.
- ara
- time out
Let's take time out to elaborate a strategy.
- Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
- ara
- time, point in time
- ara
- interim
In the interim, please send all communications to Tom.
- Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
- ara
- look for
The police promised Tom that they would look for his daughter.
- Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
Tom began to look for a job three months before he graduated from college.
- Tom, üniversiteden mezun olmadan üç ay önce bir iş aramaya başladı.
- ara
- seek
Everybody has the right to seek happiness.
- Herkesin mutluluk arama hakkı vardır.
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
- Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
- eyaletler arası
- interstate
The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
- Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
Her car broke down on the interstate.
- Onun arabası eyaletler arası yolda bozuldu.
- ara
- buffer
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
- Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
- ara
- footing
- ara
- relation
The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
- İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.
How are relations between the two of them going?
- Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?
- ara
- range
Prices range from one to five dollars.
- Fiyatlar bir dolarla beş dolar arasında değişir.
The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
- İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,
- ara
- stop
Tom stopped to take a close look at the car.
- Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
- ara
- margin
There is only a marginal difference between the two.
- İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
This car dealership has very thin profit margins.
- Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
- ara
- half
It took me an hour and a half to get there by car.
- Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
Let's meet halfway between your house and mine.
- Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
- ara
- (Bilgisayar) lookup
- ara
- leg
Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
- Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
- On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.
- ara
- middle
Tom threw rocks at Mary's window in the middle of the night to get her attention, but he ended up breaking her window instead and Mary's father called the cops.
- Tom onun dikkatini çekmek için gecenin ortasında Mary'nin penceresine taşlar attı fakat bunun yerine onun camını kırarak sonuçlandı ve Mary'nin babası polisi aradı.
Tom's car is parked in the middle of the road.
- Tom'un arabası yolun ortasında park edilmiş.
- ara
- pitch
The car went out of control and pitched headlong into the river.
- Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
- ara
- (Mekanik) clearance
- ara
- cease
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
- ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
- ara
- (Mimarlık) partition
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
- Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
- ara
- comma
Please put a comma between the two main clauses.
- Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
Do you know how to use these command line tools?
- Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
- ara
- meanwhile
Meanwhile, time is running out.
- Bu arada, zaman tükeniyor.
Meanwhile, you can stay with us.
- Bu arada, bizimle kalabilirsin.
- ara
- (Bilgisayar) place call
- ara
- terms
They're on good terms with their neighbors.
- Onların komşularıyla arası iyi.
I hear you're on bad terms with Owen.
- Owen'la aranızın iyi olmadığını duydum.
- ara
- (Bilgisayar) place a call
- blok arası
- (Spor) seams
- dinler arası diyalog
- interfaith dialogue
- kelime arası boşluk
- tracking
- kolon arası
- (Bilgisayar) gutter
- parmak arası
- interdigital
- tavan arası
- lofts
- tavan arası
- loft
There is plenty of space in the loft for storage.
- Tavan arasında bol miktarda depolama alanı vardır.
- tavan arası
- cockloft
- ara
- discontinuation
- ara
- scrabble
- ara
- discontinuance
- ara
- interm
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
It's almost intermission.
- Gösterim arası olmak üzere.
- ara
- {f} call
Tom called me yesterday at nine in the morning.
- Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.
Call me this afternoon.
- Bu öğleden sonra beni ara.
- ara
- interstice
- ara
- interlude
- ara
- {f} searching
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
- Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
I thought you'd be out searching for Tom.
- Tom'u aramak için dışarıda olacağını düşündüm.
- ara
- pause
Let's take a short pause.
- Kısa bir ara verelim.
My fingers pronounce every word, every pause and every accent.
- Benim parmaklarım her sözcüğü telâffuz eder, her aralık ve her aksan.
- ara
- lapse
- ara
- seek for
- ara
- look up
Look up the number in the phone book.
- Telefon rehberinde numarayı ara.
You should look up that word.
- O kelimeyi sözlükte aramalısın.
- ara
- half time
- ara
- {f} seeking
I came here seeking justice.
- Buraya adalet aramak için geldim.
Tom isn't seeking asylum.
- Tom sığınma aramıyor.
- ara
- interspace
- ara
- {f} ransacking
- ara
- {f} dial
In the case of fire, dial 119.
- Yangın durumunda, 119'u arayın.
Tom dialed 911 again.
- Tom yine 911'i aradı.
- ara
- search for
Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
- İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
The water was so murky that the police divers had to search for the body by feel.
- Su o kadar bulanıktı ki polis dalgıçlar vücudu dokunarak aramak zorunda kaldı.
- 11-12 Haziran arası
- between June 11-12
- 11-12 Haziran arası
- between the dates of June 11-12
- apış arası
- Perineum: The region between the scrotum and the anus in males, and between the posterior vulva junction and the anus in females
- ara
- ıntermediate
- ara
- look#for
- ders arası
- Between classes
- koyu gri ve siyah arası renk
- between dark gray and black colors
- kültürler arası
- Intercultural
- milletler arası, uluslararası, enternasyonal
- among nations, international, international
- reklam arası
- Commercial break
- satır arası
- Between the lines
- tanecikler arası
- Transgranular
- tanecikler-arası
- Transgranular
- uluslar arası
- international
As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
- Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
International disputes must be settled peacefully.
- Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.
- yeşil ile mavi arası renk
- between green and blue colors
- (gabarit international de chargement) uluslar arası yükleme mastarı (ölçü birimi
- (Askeri) (gabarit international de chargement) international loading gauge
- Amerikan Gönüllü Uluslar Arası Faaliyetler Konseyi
- (Askeri) American Council for Voluntary International Action
- Birimler Arası Daimi Komitesi (Birleşmiş Milletler (UN)); geçici kuvvet komutanı
- (Askeri) Interagency Standing Committee (UN); interim acting service chief
- Birleşmiş Milletler (UN) Uluslar Arası Tabii Afetleri Önlemenin On Yılı
- (Askeri) International Decade for Natural Disaster Reduction (UN)
- Gemilerin Denizde Sebep Olduğu Kirlenmeyi Önleme Uluslar Arası Sözleşmesi
- (Askeri) International Convention for the Prevention of Pollution from Ships
- Hükümetler Arası Denizcilik Danışma Örgütü
- (Hukuk) Intergovernmental Marine Consultation Organization (IMCO)
- Hükümetler Arası Göç Komitesi
- (Hukuk) Intergovernmental Committee for Migration (ICM)
- Komutanın İhtiyacı Olan Kritik Bilgiler; Uluslar Arası Telsiz İstişare Komitesi
- (Askeri) commander's critical information requirement; International Radio Consultative Committee
- Kuvvetler arası eğitim teşkilatı
- (Askeri) inter-Service training organization
- Milli Birimler Arası Narkotik Enstitüsü
- (Askeri) National Interagency Counternarcotics Institute
- Ulusal Güvenlik Konseyi / Teşkilatlar Arası Çalışma Grubu
- (Askeri) National Security Council/Interagency Working Group
- Ulusar Arası Kızıl Haç; Uluslar Arası Kurtarma Komitesi
- (Askeri) International Red Cross; International Rescue Committee
- Uluslar Arası (Suçla Mücadele) Kriminal Polis Teşkilatı
- (Askeri) International Criminal Police Organization
- Uluslar Arası Atom Enerjisi Kurumu (UN)
- (Askeri) International Atomic Energy Agency (UN)
- Uluslar Arası Büro Makinaları
- (Askeri) International Business Machines
- Uluslar Arası Denizcilik Teşkilatı (IMO) arama ve kurtarma elkitabı
- (Askeri) International Maritime Organization (IMO) search and rescue manual
- Uluslar Arası Gönüllü Dernekleri Konseyi
- (Askeri) International Council of Voluntary Agencies
- Uluslar Arası Hastalık Kodları; Uluslar Arası İşbirliği Ve Kalkınma Programı (US
- (Askeri) International Code of Diseases; International Cooperation and Development Program (USDA)
- Uluslar Arası Hava Taşımacılığı Derneği
- (Askeri) International Air Transport Association
- Uluslar Arası Kalkınma İşbirliği Teşkilatı
- (Askeri) International Development Cooperation Agency
- Uluslar Arası Konteyner Kiralayanlar Enstitüsü
- (Askeri) Institute of International Container Lessors
- Uluslar Arası Kriminal (Suçla Mücadele) Polis Teşkilatı, Birleşik Devletler Ulus
- (Askeri) International Criminal Police Organization, United States National Central Bureau (DOJ)
- Uluslar Arası Narkotik ve Yasa Uygulama İşleri (USG)
- (Askeri) International Narcotics and Law Enforcement Affairs (USG)
- Uluslar Arası Para Fonu (UN)
- (Askeri) International Monetary Fund (UN)
- Uluslar Arası Polis Görev Kuvveti
- (Askeri) International Police Task Force
- Uluslar Arası Program Ofisi
- (Askeri) International Program Office
- Uluslar Arası Radyo Yayın Bürosu
- (Askeri) International Broadcasting Bureau
- Uluslar Arası Sivil Havacılık Teşkilatı
- (Askeri) International Civil Aviation Organization
- Uluslar Arası Standardizasyon Paketi Teşkilatı
- (Askeri) International Organization for Standardization package
- Uluslar Arası Standardizasyon Teşkilatı; izolasyon, tecrit
- (Askeri) International Organization for Standardization; isolation
- Uluslar Arası Telefon ve Telgraf İstişare Komitesi
- (Askeri) International Telegraph and Telephone Consultative Committee
- Uluslar Arası Telekomünikasyon Uyduları Teşkilatı
- (Askeri) International Telecommunications Satellite Organization
- Uluslar Arası Çalışma Teşkilatı (UN)
- (Askeri) International Labor Organization (UN)
- Uluslar Arasıslar Arası Kızıl Haç ve Kızıl Ay Toplulukları Federasyonu
- (Askeri) International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies
- Uluslar arası Adalet Divanı
- (Hukuk) (Lahey divanı) International Court of Justice (ICJ)
- Uluslar arası Adalet Mahkemesi
- (Hukuk) International Court of Justice
- Uluslar arası Af Örgütü
- (Hukuk) Amnesty International
- Uluslar arası Akreditasyon Forumu
- (Hukuk) International Accreditation Forum (IAF)
- Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansı
- (Hukuk) International Atomic Energy Agency (IAEA)
- Uluslar arası Bayındırlık ve Kalkınma Bankası
- (Hukuk) International Bank for Reconstruction and Development (IBRD)
- Uluslar arası Ceza Mahkemesinin yargı yetkisine giren suçlar
- (Hukuk) crimes within the jurisdiction of the International Criminal Court
- Uluslar arası Denizcilik Örgütü
- (Hukuk) International Maritime Organization (IMO)
- Uluslar arası Ekonomik İşbirliği Konferansı
- (Hukuk) Conference on International Economic Cooperation (CIEC)
- Uluslar arası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi
- (Hukuk) International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights
- Uluslar arası Enerji Ajansı
- (Hukuk) International Energy Agency
- Uluslar arası Hukuk Komisyonu
- (Hukuk) international law commission
- Uluslar arası Hür İşçi Konfederasyonları
- (Hukuk) International Confederation of Free Trade Unions
- Uluslar arası Kalkınma Derneği
- (Hukuk) International Development Association (IDA)
- Uluslar arası Kamu İşçileri Konfederasyonu
- (Hukuk) International Public Employees Confederation
- Uluslar arası Kriminal Polis Örgütü
- (Hukuk) International Criminal Police Organization (INTERPOL)
- Uluslar arası Laboratuvar Akreditasyon İşbirliği Örgütü
- (Hukuk) International Laboratory Accreditation Cooperation (ILAC)
- Uluslar arası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
- (Hukuk) International Covenant on Civil and Political Rights
- Uluslar arası Olimpiyat Komitesi
- (Hukuk) International Olympic Committee (IOC)
- Uluslar arası Para Fonu
- (Hukuk) International Monetary Fund (IMF)
- Uluslar arası Para Fonu stand-by anlaşması
- (Hukuk) IMF stand-by agreement
- Uluslar arası Sivil Havacılık Örgütü
- (Hukuk) International Civil Aviation Organization (ICAO)
- Uluslar arası Suç Soruşturma Eğitim Yardım Programı (DOJ)
- (Askeri) International Crime Investigative Training Assistance Program (DOJ)
- Uluslar arası Tarımsal Kalkınma Fonu
- (Hukuk) International Fund for Agricultural Development
- Uluslar arası Taşımacılık Yapan Araç Personeli Konusunda Avrupa Anlaşması
- (Hukuk) European Agreement on the Work of Personal of Vehicles Engaged in International Road Haulage
- Uluslar arası Telekomünikasyon Birliği
- (Hukuk) International Telecommunication Union
- Uluslar arası Ticaret Örgütü
- (Hukuk) International Trade Organization (ITO)
- Uluslar arası Uyuşturucu Maddeleri Denetleme Organı
- (Hukuk) International Narcotics Control Board
- Uluslar arası işaret Kodları
- (Askeri) International Code of signals
- Uluslar arası kızıl haç Komitesi
- (Askeri) International Committee of the Red Cross
- Uluslar arası Çalışma Örgütü
- (Hukuk) International Labour Organization (ILO)
- Uluslar arası Ödemeler Bankası
- (Hukuk) Bank for International Settlements (BIS)
- Yeni Uluslar arası Ekonomik Düzen
- (Hukuk) New International Economic Order
- alet uçuşu meteorolojik şartları; Uluslar Arası Tıp Birliği
- (Askeri) instrument meteorological conditions; International Medical Corps
- anüs ile cinsel organ arası
- perineum
- apış arası
- the space between the thighs, perineum
- apış arası
- perineum
- apış arası
- the space between two legs
- ara
- intermediate
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
- Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
- ara
- distance; break
- ara
- cessation
- ara
- distance (between two things)
- ara
- intermediary, intermediate
- ara
- intermission
It was raining all day long without intermission.
- Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.
When is the intermission?
- Perde arası ne zaman?
- ara
- chasm
- ara
- break (in a game); interlude; intermission
- ara
- interlocutory
- ara
- lull
- ara
- mediate
He mediated between the two parties.
- O iki parti arasında aracılık yaptı.
Interpreters mediate between different cultures.
- Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
- ara
- discontinuity
- ara
- interruption
- ara
- check
The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
Check and adjust the brakes before you drive.
- Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
- ara
- time between two events, interval
- ara
- idle
- ara
- meso
- ara
- breathing space
- ara
- recessional
- ara
- relations (between people)
- ara
- space, spacing
- ara
- interregnum
- ara
- breather
- ara
- idler
- ara
- short break; discontinuance
- ara
- bye
- ara
- {i} truce
- ara
- abscission
- ara
- {i} spread
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
- Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
- ara
- quest
I called you because I need to ask you a question.
- Seni aradım çünkü sana bir soru sormam gerekiyor.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
- Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
- ara
- tween
- ara
- (Nükleer Bilimler) interstitial
- ara
- {i} respite
- ara
- time lag
- ara
- {i} spacing
Tom is always spacing out in class.
- Tom her zaman derse ara veriyor.
- ara
- {i} recreation
Every now and then, I play tennis for recreation.
- Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
- ara
- surcease
- ara
- rootle
- ara
- drive
Sometimes he drives to work.
- O bazen işe arabayla gider.
Do you know how to drive a car?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
- ara
- forage
- ara
- {i} distance
Scientists can easily compute the distance between planets.
- Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.
There is a distance of four fingers between the eyes and the ears.
- Gözler ve kulaklar arasında dört parmaklık bir mesafe vardır.
- askeri bakanlıklar arası alım (mubaya) talebi
- (Askeri) military interdepartmental purchase request
- atalet ölçü birimi; imla maddeleri arası birim
- (Askeri) inertial measuring unit; intermatrix unit
- bakanlıklar arası telsiz danışma komitesi
- (Askeri) interdepartment radio advisory committee
- banka ve postane arası havale
- giro
- bilgi hedefleri; bilgi harekatları; istihbarat gözetimi; uluslar arası teşkilat
- (Askeri) information objectives; information operations; intelligence oversight; international organization
- bilgi sistemi; anahtarlar arası
- (Askeri) information system; interswitch
- bilgi yönetim sistemi; uluslar arası askeri personel; uluslar arası askeri stand
- (Askeri) information management system; international military staff; international military standardization
- bilgi yönetim subayı; Uluslar Arası Denizcilik Teşkilatı
- (Askeri) information management officer; International Maritime Organization
- bilimler-arası branşlar
- (Eğitim) interdisciplinary
- birimler arası bilgi bürosu
- (Askeri) interagency information bureau
- birimler arası nüve grubu
- (Askeri) interagency core group
- biriyle arası iyi olmak
- be on good terms with
- birleştirilmiş sistem testi; şehirler arası ana telefon hattı
- (Askeri) integrated system test; interswitch trunk