Aramaya devam ettiler.
- They continued searching.
Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.
- Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
Tom yıllardır Mary'yi arıyor.
- Tom has been searching for Mary for years.
Polisler yıllarca Tom'u arıyorlar.
- The police have been searching for Tom for years.
Aramaya devam ettiler.
- They continued searching.
Tom'u aramak için dışarıda olacağını düşündüm.
- I thought you'd be out searching for Tom.
Fadıl her boş anı, Leyla'ya satın alınacak bir hediye için interneti araştırmakla geçirdi.
- Fadil spent every spare moment searching the web for a gift to buy Layla.
İstihdamı araştırmak için Tokyo'ya geldi.
- He came to Tokyo in search of employment.
Birçok insan altın aramak için Batıya yola çıktı.
- Many men set out for the West in search of gold.
Birçok insan altın aramak için Batı'ya gitti.
- Many men left for the West in search of gold.
Birçok insan altın aramak için Batı'ya gitti.
- Many men left for the West in search of gold.
Birçok adam altın aramak üzere batıya gitti.
- Many men went west in search of gold.
Tam bir vücut araştırması için seçileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- I never for a moment imagined that I'd be singled out for a full body search.
Tom bütün akşamı ünlü kişlerin fotoğrafları için Web'i araştırmakla geçirdi.
- Tom spent the whole evening searching the Web for photos of famous people.
O kaçırılan torununu aradı.
- She searched for her granddaughter who had been taken away.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Onun işinden tamamen tatmin olduk.
- We were thoroughly satisfied with his work.
Polis evi tamamen aradı.
- The police thoroughly searched the house.
Araştırma müdürü, departmana yeni bir ürünü test etmede esaslı bir iş yaptırdı.
- The research director had the department do a thorough job in testing the new product.
Tom çok eksiksiz, değil mi?
- Tom is very thorough, isn't he?
Daha eksiksiz olmalıydım.
- I should've been more thorough.
Her şey hakkında çok titizdir.
- He is very thorough about everything.
Tom'u adamakıllı sorumlu bir birey olarak düşünüyorum.
- I consider Tom a thoroughly responsible individual.
Ben burada adamakıllı eğlendim.
- I thoroughly enjoyed myself here.
John kazayı derinlemesine araştırdı.
- John investigated the accident thoroughly.
Tom kusursuz, değil mi?
- Tom is thorough, isn't he?
Tom çok kusursuz değildi.
- Tom wasn't very thorough.
Ben raporunun mükemmelliğini takdir ediyorum.
- I appreciate the thoroughness of your report.
Biz oldukça mükemmeldik.
- We were pretty thorough.
And so hang new suns 'cross the human way.
Now to the bottome dost thou search my wound.
With only five minutes until we were meant to leave, the search for the keys started in earnest.
To search the God of loue, her Nymphes she sent / Throughout the wandring forrest euery where .
The police are searching for evidence in his flat.
Search is a hard problem for computers to solve efficiently.
I searched the garden for the keys and found them in the vegetable patch.
You’d better do some serious soul-searching before you decide to leave her.
... We have allowed people searching in one box to see ...
... discovered in the nineteen eighties by travelers searching for a simple life ...