tamamdır

listen to the pronunciation of tamamdır
Türkçe - İngilizce
is okay
tamam
okay

Why is it okay for boys, but not for girls? - Neden erkekler için tamam, ama kızlar için değil?

My studies are going okay. - Benim çalışmalar tamam olacak.

tamam
alright

If you need anything, you can call, alright? - Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa arayabilirsin, tamam mı?

Alright, see you then. - Tamam, görüşürüz o zaman.

tamam
all right

If Bob had taken my advice, everything would be all right now. - Bob benim tavsiyemi dinleseydi, şimdi her şey tamam olacaktı.

I think it's all right now. - Sanırım o şimdi tamam.

tamam
{ü} yeah

Yeah, show us your t... ranslations... - Tamam, bize çevirilerini göster.

Oh yeah, I totally agree. - Oh evet, ben tamamen katılıyorum.

tamam
yes

Yesterday I finished learning Esperanto on Duolingo. - Dün Duolingo'da Esperanto öğrenmeyi tamamladım.

Yesterday, we finished constructing the new stage. - Dün yeni aşama inşaatını tamamladık.

tamam
ready

OK, I guess I'm ready. - Tamam, sanırım hazırım.

Please be ready in about half an hour, okay? - Lütfen yaklaşık yarım saat içinde hazır ol, tamam mı?

tamam
{s} finished

Have you finished the papers? - Belgeleri tamamladın mı?

Tom finished eating all the ice cream that was in the freezer. - Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.

tamam
allright
tamam
ok!

OK, you keep quiet while we're in the store. - Tamam, biz mağazadayken sessiz durun.

My studies are going okay. - Benim çalışmalar tamam olacak.

tamam
(Argo) okey-dokey
tamam
the whole

Tom remained wide awake the whole night. - Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.

On the whole I agree with you. - Sana tamamen katılıyorum.

tamam
(Bilgisayar) finish

It is utterly impossible to finish the work within a month. - Bir ayda işi tamamen bitirmek imkansız.

Tom finished eating all the ice cream that was in the freezer. - Tom dondurucudaki dondurmayı tamamen bitirdi.

tamam
over

Liisa was completely overwhelmed, but there was no one there who could've helped her. - Liisa tamamen bunalmıştı fakat orada ona yardım edebilecek kimse yoktu.

He was covered all over with paint. - O tamamen boyayla kaplanmıştı.

tamam
right

If Bob had taken my advice, everything would be all right now. - Bob benim tavsiyemi dinleseydi, şimdi her şey tamam olacaktı.

I am quite all right now. - Ben şimdi tamamen iyiyim.

tamam
intact
tamam
done!

All my homework is done. - Bütün ödevlerim tamam.

I think our work here is done. - Sanırım buradaki işimiz tamam.

tamam
very well then
tamam
(Konuşma Dili) deal

OK, we've got a deal. - Tamam, bir anlaşmamız var.

tamam
exact

Sally didn't exactly agree with Bill, but she supported him. - Sally, Bill'le tamamen aynı fikirde değildi ama onu destekledi.

That's exactly what I expected to happen. - Bu tamamen olmasını beklediğim şey.

tamam
ok, ok
tamam
roger that
tamam
to a tee
tamam
(Argo) good-oh
tamam
(deyim) it's all right

I think it's all right now. - Sanırım o şimdi tamam.

It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right. - Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.

tamam
well

Tom can understand perfectly well. - Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.

I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say. - Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.

tamam
well and good
tamam
full

All the cherry trees in the park are in full bloom. - Parktaki tüm kiraz ağaçları tamamen çiçek açmış.

He fully realizes that he was the cause of the accident. - Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.

tamam
(Bilgisayar) fixed
tamam
correct

Complete with the correct form of the verb. - Fiilin doğru şekli ile tamamlayın.

You are entirely correct. - Sen tamamen hatasızsın.

tamam
okey
tamam
agreed
tamam
OK
tamam
complete

Her words were completely meaningless. - Onun sözleri tamamen anlamsızdı.

He was completely absorbed in his work. - Tamamen işine dalmıştı.

tamam
gross
tamam
is up
tamam
complete, not lacking in any part
tamam
O.K

I'll hide and you find me. O.K.? - Saklanacağım ve sen beni bulacaksın. Tamam mı?

tamam
mature
tamam
fully; for all of, for a whole: Tamam on gün sürdü. It went on all of ten days
tamam
precisely
tamam
that's all right
tamam
O.K.!/All right!/Very well!
tamam
rightoh
tamam
all (of the), the whole (of the): Binanın tamamı yandı. The whole building burned down
tamam
exactly

You and Tom are exactly the same. - Sen ve Tom tamamen aynısınız.

Sally didn't exactly agree with Bill, but she supported him. - Sally, Bill'le tamamen aynı fikirde değildi ama onu destekledi.

tamam
righto
tamam
roger
tamam
correct, free of mistakes: Hesaplarınız tamam. Your arithmetic is correct
tamam
it's a deal
tamam
complete, ready; finished, over; correct, right; the whole; All right!, Okay!, OK!, Done!
tamam
according to Hoyle
tamam
ready; complete; finished
tamam
used to express displeasure sarcastically: Tamam, bir bu eksikti! Great! This is all I need!
tamam
time is up
tamam
eact
tamam
{s} done

He has done the work completely. - O, işi tamamen yaptı.

Wait a minute, my laundry is done, I'll go hang out the washing. - Bir dakika bekle, benim çamaşır tamam, çamaşırı asmaya gideceğim.

Türkçe - Türkçe

tamamdır teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Ne eksik ne fazla
TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Tam, eksiksiz, noksansız
TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Münasib, uygun
TAMAM
(Osmanlı Dönemi) Bitme, bitirme, son, nihayet
tamam
Yanlış ve yalan olmayan, doğru
tamam
Taşıtların yola koyulabileceğini anlatır
tamam
Evet, peki, olur!
tamam
Beğenilmeyen bir iş veya öneri karşısında söylenir
tamam
Bütün, tüm
tamam
Tamamlanmış, bitmiş
tamam
Eksiksiz
tamam
Tamamlanmış, bitmiş: "Haydi Abbas, vakit tamam / Akşam diyordun işte oldu akşam."- C. S. Tarancı