record teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- kaydetmek
Bir grup bilim adamı deneyi kaydetmek hazır bekledi.
- A group of scientists stood by, ready to record the experiment.
Biyologlar balina aramaları kaydetmek için bir hidrofon kullandı.
- The biologists used a hydrophone to record whale calls.
- sicil
Tom yarışı kazanamayarak mükemmel sicilini bozdu.
- Tom didn't win the race, ruining his perfect record.
Çocuğun iyi bir okul sicili var.
- The boy has a good school record.
- {i} plak
Ben tüm plakları sattım.
- I sold off all my records.
Ben onun plaklarından bazılarını dinledim.
- I listened to some of his records.
- kayıt
Stokta yüzlerce kayıtlarımız var.
- We have hundreds of records in stock.
Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.
- Please put a cassette in the VCR and press the record button.
- {i} rapor
- (Tıp) Kayıt devamlı kalacak şekilde tesbit edilmiş kayıt
- kayıt, kaydetmek kayıt
- (Askeri) BİRBİRLERİYLE İLGİLİ VERİLER TOPLULUĞU, KAYIT MASRAFLARI KARŞILAMA, ÖDEME
- {f} kaydını yapmak
- (Bilgisayar) kaydetme
Biyologlar balina aramaları kaydetmek için bir hidrofon kullandı.
- The biologists used a hydrophone to record whale calls.
Bir grup bilim adamı deneyi kaydetmek hazır bekledi.
- A group of scientists stood by, ready to record the experiment.
- yazmak kaydetmek
- kayıt etmek
- (Politika, Siyaset) kayıt tutmak
- kayda almak
- {i} tutanak
- tutanaklandırmak
- teybe almak
- (Ticaret) zabıt
- (Tıp) rekord
- mazbata
- en çok
- isim
- ün
Bunu üniversite radyosunda anlatabilirsin. Her şeyden önce onlar aslında kayıtları çalarlar; ikinci olarak onları yanlış hızda çalmaya devam ederler.
- You can tell this is college radio. First of all, they actually play records; secondly, they keep playing them at the wrong speed.
Sami üniversite kayıtlarını tahrif ediyordu.
- Sami was falsifying his university records.
- (aygıt) kaydetmek
- dosya
Dosya bakanlığa gönderildi.
- The record was sent to the ministry.
- göstermek
Kayıtlarımız henüz ödeme yapmadığınızı göstermektedir.
- Our records show that you haven't paid yet.
- defter
- yazmak
- şöhret
Yeni bir rekor kırması, onun şöhretini artırdı.
- Setting a new record added to his fame.
- rekor
Tom dünya rekoru kırdı.
- Tom broke the world record.
Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak.
- This year unemployment will reach record levels.
- deftere kaydetmek
- {f} kaydet
Konuşmamızı kaydettim.
- I recorded our conversation.
Yayını kasete kaydet.
- Record the broadcast on tape.
- kayıt yapmak
- rekor düzeyde
İngiltere'de istihdam oranı rekor düzeyde.
- The UK employment rate is at a record high.
- (görüntü/ses) almak
- plak/rekor/kayıt
- kaydet(mek)
- {f} kayda geçirmek
- def
- recording angel insanın emellerini kaydeden melek
- {f} çekmek
- (verb) tutanak yazmak
- {f} not etmek
- (noun) tutanak
- {i} belge
Belge kayıtları savaşın 1700 yılında patlak verdiğini yazıyor.
- The document records that the war broke out in 1700.
- almak
- {f} banda almak
- {i} kütük
- {i} vesika
- plağa almak
- gizli
Konuşma gizlice kaydedildi ve delil olarak kullanıldı.
- The conversation was secretly recorded and used as evidence.
- en yüksek
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Kurumu 1990'da kayıt tutmaya başladığından beri, yiyecek fiyatları en yüksek seviyesindedir.
- Food prices are at their highest level since the United Nations Food and Agriculture Organization began keeping records in 1990.
- rekor kıran
- (Kanun) tescil
- (Kanun,Ticaret) tescil etmek
- rekor yapan
- kaydı
- tutanak yazmak
- criminal record
- sabıka kaydı
- recording
- kayıt
Bodrumumuzu ses geçirmez hale getirdik ve onu bir kayıt stüdyosu olarak kullanıyoruz.
- We soundproofed our basement and use it as a recording studio.
Bu kayıt tahrif edilmiştir.
- This recording has been tampered with.
- record a file
- dosya tutmak
- record a log
- (Bilgisayar) günlüğe kaydet
- record book
- rekorlar kitabı
- record book
- kayıt defteri
- record count
- (Bilgisayar,Teknik) kayıt sayma
- record data
- (Bilgisayar) veri kaydı
- record file
- (Bilgisayar) dosyaya kaydet
- record format
- (Bilgisayar) kayıt deseni
- record gain
- (Televizyon) kayıt kazanma
- record gain
- (Bilgisayar) kayıt kazancı
- record key
- (Bilgisayar) kayıt anahtarı
- record label
- kayıt etiketi
- record label
- bandrol
- record label
- (Muzik) plak şirketi
- record led
- (Bilgisayar) kaydet ışığı
- record level
- (Bilgisayar) kayıt düzeyi
- record lock
- (Bilgisayar) kayıt kilitle
- record locks
- (Bilgisayar) kayıt kilitleri
- record meter
- (Bilgisayar) kayıt ölçer
- record mixer
- (Bilgisayar) kayıt karıştırıcı
- record mute
- (Bilgisayar) kayıt sessiz
- record name
- (Bilgisayar) kayıt adı
- record next
- (Bilgisayar) sonrakini kaydet
- record order
- yüklü sipariş
- record player
- fonograf
- record sound
- (Bilgisayar) ses kaydet
- record state
- (Bilgisayar) kayıt durumu
- record types
- (Bilgisayar) kayıt türleri
- record video
- (Bilgisayar) video kaydet
- record vol
- (Bilgisayar) kayıt sesi
- record/field
- (Bilgisayar) kayıt/alan
- record breaker
- rekor kıran
- record length
- kayıt uzunluğu
- record locking
- kayıt kilitleme
- record on film
- filme kaydet
- record player
- plakçalar
- record player
- pikap
- record-breaking
- rekor kıran
- record access mechanism
- kayıt erişim mekanizması
- record blocking
- kayıt bloklaması, kayıt öbeklemesi
- record books
- yazmak kitap
- record card
- Kayıt kartı
- record count
- kayıt sayma, kayıt sayımı
- record density
- Kayıt yoğunluğu
- record format
- kayıt formatı, kayıt deseni, kayıt biçimi
- record gap
- kayıt aralığı
- record generator
- kayıt üreteci
- record header
- kayıt başlığı
- record identification
- Kayıt kimlik
- record industry
- müzik endüstrisi
- record library
- kayıt kitaplığı
- record mark
- kayıt işareti
- record of family ancestry
- aile kayıt soy
- record of losses
- kayıpların rekor
- record of previous conviction
- adlı sicil kaydı
- record of the hearing
- (Kanun) Duruşma tutanağı
- record retrieval
- kayıt alımı
- record section
- kayıt bölümü, kayıt parçası
- record shop
- (Eski) Plakçı
- record shop
- (Yeni) Müzik CDleri satan işyeri
- record storage mark
- kayıt depolama işareti
- record store
- plak dükkânı
- record-keeper
- Kayıt-keeper
- record-label
- (Muzik) Plâk şirketi, müzik şirketi
- record a macro
- makro kaydetmek
- record as target
- (Askeri) HEDEF OLARAK KAYDET: Hedefin ileride ateş altına alınması lüzumunu belirtmek üzere verilen emir
- record book
- (Askeri) KAYIT DEFTERİ: Bir bataryaya bir mayın grubuna veya benzeri birliklere ait bütün önemli bilgileri ayrıntılı olarak yazmaya mahsus defter
- record breaker
- rekortmen
- record button
- Kayıt düğmesi
- record firing
- (Askeri) DERS ATIŞI: Kaydı tutulan hedefli atış eğitimi. Hafif silahlar için bu kayıt, askerin nişancılık sınıflandırmasında esas olur. Buna eskiden (record practice) denirdi
- record high
- en yüksek
- record holder
- rekor kıran
- record holder
- rekortmen
- record information
- (Askeri) KAYIT BİLGİSİ: Geri alınabilecek, çoğaltılabilecek veya saklanabilecek şekilde geçici veya daimi şekilde kayıt edilmiş her türlü bilgi (grafik, veri, bilgisayar hafızası bilgileri v. s.)
- record inventory
- (Ticaret) kayıtlara göre envanter
- record inventory
- (Ticaret) kaydi envanter
- record layout
- tutanak plani
- record low
- en düşük
- record machine
- paralı müzik kutusu
- record machine
- otomatik plâkçalar
- record machine
- müzik kutusu
- record macro
- Makro Kaydet
- record macro
- (Bilgisayar) makroyu kaydet
- record material
- (Askeri) KAYDA TABİ EVRAK VE MALZEME: Federal kanunlara göre veya kamu işleriyle ilgili olarak, bir askeri müessese tarafından alınan veya hazırlanan şekil ve evsafı ne olursa olsun her türlü kitap, gazete, harita, fotoğraf ve diğer belgeler
- record of events
- (Askeri) GÜNLÜK VUKUAT KAYDI: Bir teşkilin tarihçesine esas teşkil eden birlikleri ihtiva eden günlük kayıtlar. Esaslı değişiklikler görülmediği takdirde ayın onuncu, yirminci ve son günü teşkilata ait normal görevler kaydedilir
- record of previous convictions
- adli sicil
- record of the proceedings
- (Avrupa Birliği) hükümlerin kaydı
- record office
- adli sicil bürosu
- record office
- arşiv
- record officer
- (Askeri) ARŞİV SUBAYI: Bir büro, komutanlık veya tesis dahilinde biriken bütün eski ve lüzumsuz dosyaların yok edilmesinden veya bunların evrak mahzenine kaldırılmasından, son işlem yönetmelikleri çerçevesi içine girmeyen kayıtlar için bu yolda programlar hazırlanmasından, dosyaların tutulmasından ve tutulmalarındaki usullerin kontrolundan sorumlu subay
- record player
- plâkçalar
- record practice
- (Askeri) DERS ATIŞI: Bak. "record firing"
- record prices
- rekor fiyatlar
- record section
- (Bilgisayar) kayıt bölümü
- record section
- (Bilgisayar) kayıt parçası
- record segmentation
- tutanak bolutlemesi
- record separator
- Kayıt Ayıracı
- record service practice
- (Askeri) DERS ATIŞININ HAZIRLIK VE İDARESİ: Bak. "service practice"
- reference record
- referans kaydı
- receiving record
- (Ticaret) tesellüm kaydı
- receiving record
- (Ticaret) teslim alma kaydı
- relative record
- (Bilgisayar) göreceli kaydet
- prior criminal record
- Sabıka kaydı
- recorded
- (Askeri) kayda geçilmiştir
- recorded
- {s} kayıtlı
- recorded
- {s} kaydedilmiş
Kaydedilmiş sesini dinlerken bir yabancının sesini dinliyormuş gibi hissedersin.
- When you listen to your recorded voice, you get the feeling that you're hearing the voice of a stranger.
Benim kaydedilmiş sesim benim doğal sesim gibi gelmiyor.
- My recorded voice does not sound like my natural voice.
- audio record
- (Bilgisayar) ses kaydederken
- boot record
- (Bilgisayar) önyükleme kaydı
- custody record
- (Kanun) gözaltı tutanağı
- delete record
- (Bilgisayar) kayıt sil
- flood record
- feyezan kaydı
- header record
- (Bilgisayar) başlık kayıdı
- last record
- (Bilgisayar) son kayıt
- personal record
- künye
- poor record
- kötü kayıt
- previous record
- (Bilgisayar) önceki kayıt
- record keeping
- (Ticaret) defter tutma
- recording
- (Bilgisayar) kaydediliyor
- recording
- kaydedici
- recording
- (Bilgisayar) kaydederken
- recording
- (Bilgisayar) kaydedilen
- recording
- (Bilgisayar) kaydediyor
Sami, Leyla'yı kaydediyordu.
- Sami was recording Layla.
Umarım biri bunu kaydediyor.
- I hope someone is recording this.
- recording
- kaydederek
- recording
- kaydedeci
- recording
- (Bilgisayar) kayıt için
- records
- (Ticaret) dosyalar
- records
- (Ticaret) siciller
- records
- (Bilgisayar) kayıt
O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
- He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
Belge kayıtları savaşın 1700 yılında patlak verdiğini yazıyor.
- The document records that the war broke out in 1700.
- records
- (Askeri) evrak
- select record
- (Bilgisayar) kayıt seç
- recorded
- {f} kaydet
Kamera hiçbir şey kaydetmedi.
- The camera recorded nothing.
Bir rugby maçını video kasete kaydettim.
- I recorded a rugby game on videotape.
- recording
- {f} kaydet
Bizi şimdi kaydetmiyor musun?
- Aren't you recording us right now?
Bunu kaydetmiyor musun?
- Aren't you recording this?
- a record
- rekor
- record keeping
- kayıt tutma
- recording
- kayt
- recording
- kayd
- recording
- kayde
- records
- rekorlar
- records
- kayıtlar
Stokta yüzlerce kayıtlarımız var.
- We have hundreds of records in stock.
Yeni bir çalışma 65'ten daha büyük hastaların hastane kayıtlarının çoğunlukla yanlış olduğunu ortaya atmaktadır, bu durum ciddi tedavi hatalarına yol açabilir.
- A new study suggests that hospital records for patients older than 65 are often incorrect, which may lead to serious treatment errors.
- recorded
- (Askeri) KAYDA GEÇİLMİŞTİR: Top ve deniz topçu ateşi desteğinde "hedef olarak kaydedildiğini" belirtmek için kullanılan terim
- recording
- {i} (kaset, plak v.b.'ne ait) kayıt
- recording
- bant
- recording
- zapta geçme
- recording
- (Tıp) Herhangi bir şekilde kaydetme, özellikle bir olayın seyrini çizelge halinde kağıt üzerine geçirme
- recording
- (Askeri) (INTELLIGENCE) HABERLERİN KAYIT VE SINIFLANDIRILMASI (İSTİHBARAT): Haber ve bilgilerin istihbarat bakımından işlemini kolaylaştırmak maksadıyla sistemli bir şekilde sınıflandırılması ve düzenlenmesi
- recording
- {s} zabıt
- recording
- {i} kayda geçme
- recording
- plak
- recording
- {s} yazıcı
- recording
- {i} ses kaydı
Dan bir ses kaydı ile Linda'nın suçunu kanıtladı.
- Dan proved Linda's guilt with an audio recording.
- records
- (Askeri) KAYITLAR, EVRAK: Dosya dolaplarında sandıklarda veya raflarda biriken ve muhafaza edilen, büro veya dolaplarda yer işgal eden hertürlü evrak, fotoğraf (film dahil) şekil ve özelliklerine bakılmaksızın her türlü fotokopi ve haritalar. Yayınlar ve ikmal maksadıyla elde tutulan kullanılmamış basılı kağıtlar bunun dışındadır. Bu terim dosyalar (files) ile aynı anlamda fakat daha şümullü bir terimdir ve daha geniş bir anlam taşır
- records
- arşiv
- records
- zabıtlar