Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
O hızla merdivenlerden yukarı gitti.
- She quickly went up the stairs.
O hızla hareket etti ve yangını söndürdü.
- He acted quickly and put out the fire.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek.
- We will all die, some quickly, others will take their time.
Tom elinden geldiği kadar hızlı şekilde merdivene tırmandı.
- Tom climbed up the ladder as quickly as he could.
Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık.
- We fixed that pretty quickly.
Yeni duruma hızlıca uyum sağladı.
- He quickly adjusted to the new situation.
Yiyecekler sıcak havada hızlıca bozulur.
- Food spoils quickly in hot weather.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
- My elder brother finished his homework very quickly.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
- My elder brother finished his homework very quickly.
Hızlı bir kahvaltı yaptım.
- I had a quick breakfast.
O hızla hareket etti ve yangını söndürdü.
- He acted quickly and put out the fire.
O, hızla yaşlanıyordu.
- She was aging quickly.
Hızlı hareket etmek zorundasın.
- You must move quickly.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
O kıvrak zekalı bir adam.
- He is a quick-witted man.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
- Tom is quick-witted, isn't he?
Endişeli ev hanımı telefonun zilini duydu ve hemen ahizeyi kaldırdı.
- The worried housewife heard the telephone ring and quickly picked up the receiver.
İtfaiyeciler yangını hemen söndürdüler.
- The firemen quickly extinguished the blaze.
Dan, Linda için hızlıca bir yemek hazırladı.
- Dan fixed a quick meal for Linda.
Çabucak hazırlanmalısın.
- You must get ready quickly.
My father is old but he still has a quick wit.
That was a quick meal.
He's a quick runner.
Is black with grief eternal for thy sake.
Come here, quick!.
She was quick with child.
You have to be very quick to be able to compete in ad-lib theatrics.
... because this is being done very quickly on very large ...
... and then have the governor just quickly. Your secretary of state, as I'm sure you ...