moving with speed, rapidity or swiftness, or capable of doing so; rapid; fast

listen to the pronunciation of moving with speed, rapidity or swiftness, or capable of doing so; rapid; fast
İngilizce - Türkçe

moving with speed, rapidity or swiftness, or capable of doing so; rapid; fast teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

quick
hızlı

Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi. - Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.

Hızlı bir kahvaltı yaptım. - I had a quick breakfast.

quick
{s} çabuk

Bakım onu çabuk yaşlandırdı. - Care aged him quickly.

Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var. - I need it as quickly as possible.

quick
(Gıda) çabuk anlayan
quick
çevik
quick
anlayışlı
quick
çabuk parlayan
quick
süratle
quick
çabucak

Çocuk çabucak öğreniyor. - The child is learning quickly.

Zaman çabucak geçiyor. - Time passes by quickly.

quick
ateşli
quick
çabuk kavrayan
quick
(Tıp) Özellikle tırnaklar altındaki hassas et
quick
{s} kıvrak

O kıvrak zekalı bir adam. - He is a quick-witted man.

Tom kıvrak zekalı, değil mi? - Tom is quick-witted, isn't he?

quick
{s} alevli (ateş)
quick
{s} çabuk, hızlı: as quick as I can elimden geldiği kadar çabuk. quick returns çabuk gelen kazanç
quick
(Tıp) canlı, diri, zinde, sıhhatli
quick
{s} madenli
quick
(sıfat) çabuk, hızla, hızlı, şipşak, seri, tez, atik, hazır, kıvrak, keskin, süratli, hassas, canlı, yaşayan, hayat dolu, alevli (ateş), sıcak (ocak), madenli
quick
{i} tırnak altındaki hassas et
quick
diri
quick
quick returns çabuk gelen kazanç
İngilizce - İngilizce
quick

He's a quick runner.

moving with speed, rapidity or swiftness, or capable of doing so; rapid; fast

    Heceleme

    mo·ving with speed, ra·pid·i·ty or swiftness, or ca·pa·ble of do·ing so; rapid; fast

    Telaffuz