Toplantıyı şimdi başlatalım mı?
- Shall we start the meeting now?
Dün gece Bay A bugünkü toplantıya katılamayacağını söylemek için beni aradı.
- Last night, Mr. A called me up to say he couldn't attend today's meeting.
Miting gerçekten iyi gitti.
- The meeting went really well.
Tom seninle bir miting yapmak ister.
- Tom wants to have a meeting with you.
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
- Tom's meeting with his boss was very tense.
Burada seninle buluşmayı asla hayal etmedim.
- Never did I dream of meeting you here.
Niçin görüşmeye katılamadığımın sebebi bu.
- That's the reason why I couldn't attend the meeting.
Ben kısa sürede seninle tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to meeting you again soon.
Şirketimizin ilk önceliği, müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamaktır.
- Our company's first priority is meeting our customers' needs.
Onu karşılamak amacıyla oraya gittim.
- I went there for the purpose of meeting him.
Karşılaşmamız oldukça raslantıydı.
- Our meeting was quite accidental.
O, atletizm karşılaşmasına katıldı.
- He took part in the athletic meeting.
Bir dahaki sefere bir buluşma yeri kararlaştıracağız.
- Next time we'll agree on a meeting place.
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
- Meeting my old friend was very pleasant.
Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.
- It was awesome to meet you in real life!
Yolda onunla karşılaşmaktan kaçındı.
- He avoided meeting her on the way.
Şimdi canım onunla karşılaşmak istemiyor.
- I don't feel like meeting her now.
Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim.
- Rain or shine, I will come to meet you at the station.
O dün gece onu karşılamak için söz verdi.
- She promised to meet him last night.
Herkes seninle tanışmak istiyor.Sen ünlüsün!
- Everyone wants to meet you. You're famous!
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Onunla görüşmek için oraya gittim.
- I went there to meet him.
Görüşmek istediğim Tom'dur.
- It's Tom I want to meet.
Bir dahaki sefere bir buluşma yeri kararlaştıracağız.
- Next time we'll agree on a meeting place.
Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim.
- Pleased to meet you. I am an anteater.
Boston'a gelmemin nedeni, evlenmeyi umduğum kadına rastlamaktır.
- The reason I came to Boston is to meet the woman I hope to marry.
Atletizm yarışması 15 Ekim'de düzenlendi.
- The athletic meet took place on October 15.
Yarın atletik yarışmaya katılmamız gerekiyor.
- We are supposed to take part in the athletic meet tomorrow.
Yarın öğleden sonra ilk olarak personel toplantısı yapmak istiyorum, bu yüzden konferans salonunu ayırır mısın?
- I'd like to hold a staff meeting first thing tomorrow afternoon, so could you reserve the conference room?
Tom seninle bir miting yapmak ister.
- Tom wants to have a meeting with you.
Otel beklentilerini karşıladı mı?
- Did that hotel meet your expectations?
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
- Do not forget to meet me at the station.
Japonya'da biriyle karşılaştığında başla selamlamak uygundur.
- In Japan, it is proper to bow when you meet someone.
Toplantımız için uygun zaman bulabilir misin?
- Can you find suitable time for our meeting?
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet him at the coffee shop.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Biz şirketimizin atletizm karşılamasına katıldık.
- We participated in the athletic meet of our company.
O dün gece onu karşılamak için söz verdi.
- She promised to meet him last night.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet her at the coffee shop.
O, atletizm karşılaşmasına katıldı.
- He took part in the athletic meeting.
Atletik karşılaşma yağmur dolayısıyla ertelenmişti.
- The athletic meet was postponed due to rain.
They came together in a chance meeting on the way home from work.
We need to have a meeting about that soon.
Earthquakes occur at the meeting of tectonic plates.
What has the meeting decided.
OK, let's arrange a meet with Tyler and ask him.
And therewythall they spurred their horsys, and mette togydirs so harde that Sir Epynogrys smote downe Sir Dynadan.
Shall we meet at 8 p.m in our favorite chatroom?.
I met with them several times.
The right wing of the car met the column in the garage, leaving a dent.
The forest meets the sea along this part of the coast.
pleased to meet you.
Would you meet her?.
England and Holland will meet in the final.
... who is incapable of meeting the marketplace needs ...
... Where's this meeting point all going to begin to happen? ...