Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
Tom listened attentively.
- Tom dikkatlice dinledi.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
Tom moved cautiously.
- Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
He closed carefully the front door.
- O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
He wants to keep a close eye on the rules.
- O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
My son needs to be more alert at school.
- Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
I need to be more alert.
- Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.
I'm very mindful of that.
- Onun hakkında çok dikkatliyim.
I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
If you want to be a newspaperman, you have to be observant.
- Gazeteci olmak istiyorsan dikkatli olmalısın.
I think I'm very observant.
- Sanırım çok dikkatliyim.
Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
Listen carefully and do exactly what I tell you.
- Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
You should pay more attention to your own safety.
- Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.
By lack of attention, she hit the post with her car.
- Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.
We should proceed with great caution.
- Büyük bir dikkatle devam etmeliyiz.
Everything should be done with the greatest caution.
- Her şey en büyük dikkatle yapılmalı.
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
- Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
We have to be cautious.
- Dikkatli olmak zorundayız.
Be cautious when you cross the street.
- Caddeyi geçerken dikkatli ol.
I've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundayım.
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.
You should take her illness into consideration.
- Onun hastalığına dikkat etmelisin.
You must take the fact into consideration.
- Gerçeği dikkate almalısın.
He paid attention to my warning.
- O, uyarıma dikkat etti.
Tom failed to heed warning signs.
- Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
Everyone has gone towards the ruin regardless of warnings.
- Herkes uyarıları dikkate almadan harabeye doğru gitti.
She seldom pays regard to my advice.
- O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
I have to be careful from now on.
- Artık dikkatli olmak zorundayım.
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
You must be careful not to make him angry.
- Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
Tom was mindful of my warning.
- Tom uyarıma dikkat etti.
If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
- Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.
Beware of thefts in a big city.
- Büyük bir şehirde hırsızlığa karşı çok dikkatli olun.
Beware of falling rocks!
- Düşen kayalara dikkat edin!
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
Look out! There's a car coming.
- Dikkat! Gelen bir araba var.
Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
He took no notice of my advice.
- O, benim tavsiyemi dikkate almadı
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
They gave no heed to the warning.
- Uyarıya dikkat etmediler.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
There was nothing worthy of remark at the fair.
- Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
Recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.
Watch out for thieves around here.
- Civardaki hırsızlara dikkat edin.
Watch out mom, these are coming your way!
- Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.
Please take note of that.
- Lütfen ona dikkat et.
There is one very noteworthy element in this stage.
- Bu aşamada dikkat çeken bir husus vardır.
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
He took no notice of my advice.
- O, benim tavsiyemi dikkate almadı
I didn't notice the light turn red.
- Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!