A rise in temperatures is expected.
- Sıcaklıklarda bir artış beklenmektedir.
There was a sharp rise in prices last year.
- Geçen yıl fiyatlarda keskin bir artış vardı.
Incremental improvement is fine as long as the increments are large enough to see.
- Artan iyileşme, artış görülecek kadar geniş olduğu sürece iyidir.
It was the increase in population that caused the poverty.
- Yoksulluğun nedeni nüfus artışıydı.
I approached my father about an increase in allowance.
- Ben harçlıkta bir artış hakkında babamla görüştüm.
I got a big pay raise.
- Ben büyük bir ücret artışı aldım.
Peter applied to his boss for a raise.
- Peter ücret artışı için patronuna başvurdu.
The small car boom is ending.
- Küçük araba artışı sona eriyor.
The Dow Jones average posted a gain of two points today.
- Bugün Dow Jones ortalama iki puanlık artış ilan etti.
Last year's growth of income was 5% after inflation.
- Enflasyondan sonra geçen yılın gelir artışı % 5 idi.
He ordered them to survey population growth.
- Onlara nüfus artışını araştırmalarını emretti.
The small car boom is ending.
- Küçük araba artışı sona eriyor.
They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.
- Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.
- Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır.
It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
- O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
The Great Depression triggered a great surge in crime.
- Büyük Buhran, suçta büyük bir artışa neden oldu.
Food prices have surged.
- Gıda fiyatları arttı.
The company's profits soared.
- Şirketin kazancı arttı.
Travel agencies' profits soared.
- Seyahat acentalarının gelirleri arttı.
There is a debate as to whether graffiti is art or vandalism.
A physician was immediately sent for; but on the first moment of beholding the corpse, he declared that Elvira's recovery was beyond the power of art.
Sanat öğrenimi yapmak iyi bir zevk gerektirir.
- It requires a good taste to study art.
Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
- Life is not an exact science, it is an art.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Sekiz yaşındayken bir resim okuluna kaydoldum.
- I enrolled in an art school when I was eight.
O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı.
- He brought the art of painting to perfection.
Cornelius Gurlitt Naziler tarafından çalınan 1400 sanat eserini dairesinde saklamıştı.
- Cornelius Gurlitt had hidden 1400 works of art stolen by the Nazis in his apartment.
Onun bahçesi bir sanat eseridir.
- His garden is a work of art.
Kesinlikle sanatsal becerilerim yok.
- I have absolutely no artistic skills.
Beyninizin sol tarafını çok kullanıyorsunuz. Daha sanatsal olabilmek için beyninizin sağ tarafını kullanmaya çalışın.
- You live in your left brain too much. Try to use your right brain to be more artistic.
Bahçenin sanatsal güzelliği gerçekten şaşırtıcı.
- The artistic beauty of the garden is truly amazing.
Okulda güzel sanatlar okuyor.
- She is studying fine art at school.
Güzel Sanatlar Sarayı nerede?
- Where is the Palace of Fine Arts?
Kabuki eski bir Japon sanatıdır.
- Kabuki is an old Japanese art.
Leonardo da Vinci tarafından yapılmış yaklaşık 900 eskiz kalmıştır.
- There remain approximately 900 art sketches by Leonardo da Vinci.
Sihirbazlık, batıl itikadı paraya çevirme sanatıdır.
- Magic is the art of changing superstition into money.
John büyük bir sanatçı oldu.
- John grew up to be a great artist.
O öyle büyük bir sanatçı ki hepimiz ona hayranız.
- He is such a great artist that we all admire.