I would like to request a short recess.
 - Ben kısa bir ara rica etmek istiyorum.
May we have a short recess?
 - Kısa bir ara verebilir miyiz?
If the car breaks down, we'll walk.
 - Araba bozulursa, yürürüz.
She spoke for 30 minutes without a break.
 - O, ara vermeden 30 dakika boyunca konuştu.
Tom backed his car out of the parking space.
 - Tom arabasını park yerinden çıkardı.
Between space and time.
 - Uzay ve zaman arasında.
They went in search of happiness.
 - Onlar mutluluğu aramaya gittiler.
You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
 - Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
Buses are running at 20 minute intervals.
 - Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.
The meetings were held at intervals.
 - Toplantılar belli aralıklarla gerçekleştirildi.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
 - İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
The gap between them has narrowed.
 - Onlar arasındaki aralık daraldı.
They all sought for the lost child.
 - Onların hepsi kayıp çocuğu aradı.
They sought shelter from the rain.
 - Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.
Let's take time out to elaborate a strategy.
 - Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
In the interim, please send all communications to Tom.
 - Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
Let's split up and look for Tom.
 - Ayrılalım ve Tom'u arayalım.
Tom began to look for a job three months before he graduated from college.
 - Tom, üniversiteden mezun olmadan üç ay önce bir iş aramaya başladı.
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
 - Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there.
 - Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz.
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
 - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
Relations between us seem to be on the ebb.
 - Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.
We must maintain the friendly relations between Japan and the U.S.
 - Japonya ve ABD arasındaki arkadaşça ilişkileri sürdürmeliyiz.
The students range in age from 18 to 25.
 - Öğrencilerin yaşı 18 ile 25 aralığındadır.
In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius.
 - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.
Tom stopped to take a close look at the car.
 - Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
Tom stopped looking for the treasure and went back home.
 - Tom hazine aramayı durdurdu ve eve gitti.
There is only a marginal difference between the two.
 - İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
This car dealership has very thin profit margins.
 - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
Let's meet halfway between your house and mine.
 - Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
 - Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
 - On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
 - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
I'm in the middle of a meeting. Could I call you back later?
 - Bir toplantının ortasındayım. Sizi daha sonra tekrar arayabilir miyim?
The car stopped in the middle of the road.
 - Araba yolun ortasında istop etti.
The car went out of control and pitched headlong into the river.
 - Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
 - ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
 - Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
Do you know how to use these command line tools?
 - Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
Please put a comma between the two main clauses.
 - Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
Meanwhile, time is running out.
 - Bu arada, zaman tükeniyor.
Meanwhile, we depict aliens doing really weird stuff.
 - Bu arada, Biz garip şeyler yapan uzaylıları tanımlıyoruz.
We are on good terms with them.
 - Onlarla aramız iyidir.
Are you on good terms with Tom?
 - Tom'la aranız iyi mi?
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
 - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
It's almost intermission.
 - Gösterim arası olmak üzere.
Call me this afternoon.
 - Bu öğleden sonra beni ara.
Tom called me yesterday at nine in the morning.
 - Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.
They continued searching.
 - Aramaya devam ettiler.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
 - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
We should sometimes pause to think.
 - Düşünmek için bazen ara vermeliyiz.
Let's take a short pause.
 - Kısa bir ara verelim.
You should look up this word.
 - Bu kelimeyi aramalıyız.
Look up the number in the phone book.
 - Telefon rehberinde numarayı ara.
Believe those who are seeking truth and doubt those who have found it.
 - Gerçeği arayanlara inan ve onu bulanlardan kuşkulan.
Tom isn't seeking asylum.
 - Tom sığınma aramıyor.
The mobile phone you have dialed is either switched off or outside the coverage area, please try again later.
 - Aradığınız telefon ya kapalı ya da kapsama alanı dışında, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.
Could you dial for me? The telephone is too high.
 - Benim için arar mısın? Telefon çok yüksekte.
I need to search for my pen.
 - Dolma kalemimi aramalıyım.
Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
 - İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
 - Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
 - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
It was raining all day long without intermission.
 - Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.
It's almost intermission.
 - Gösterim arası olmak üzere.
He mediated between the two parties.
 - O iki parti arasında aracılık yaptı.
Interpreters mediate between different cultures.
 - Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
Check and adjust the brakes before you drive.
 - Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
The rough terrain checked the progress of the hikers.
 - Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
 - Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
Confessions by St. Augustine tells us the timeless story of an intellectual quest that ends in orthodoxy.
 - Aziz Augustine tarafından yazılan İtiraflar bize ortodokslukta biten entelektüel arayışın zamansız bir hikayesini anlatır.
I called you because I need to ask you a question.
 - Seni aradım çünkü sana bir soru sormam gerekiyor.
Tom is always spacing out in class.
 - Tom her zaman derse ara veriyor.
Every now and then, I play tennis for recreation.
 - Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
Sometimes he drives to work.
 - O bazen işe arabayla gider.
In America cars drive on the right side of the road.
 - Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner.
 - Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.
Scientists can easily compute the distance between planets.
 - Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.