a-moving teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- moving
- {s} hareketli
Hareketli resimler umurumda değil.
- I don't care for moving pictures.
Bu ilginç, komik ve hatta hareketli bir hikaye.
- This is an interesting, funny and even moving story.
- moving
- muharrik
- moving
- devinimli
- moving
- acıklı
Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
- This song is so moving that it brings tears to my eyes.
- moving
- (Bilgisayar) taşınıyor
Tom John ile gelecek hafta taşınıyor.
- Tom is moving in with John next week.
Tom ve Mary önümüzdeki ay taşınıyorlar.
- Tom and Mary are moving next month.
- moving
- (Bilgisayar) taşıyor
Sadece birkaç şeyi yeni evimize taşıyoruz.
- We're just moving a few things to our new home.
Şebeke gösterinizi başka bir zaman aralığına taşıyor.
- The network is moving your show to another time slot.
- moving
- (Kanun) yer değiştirme
Ayaklarımızı sıcak tutmak için ayaklarımızı yer değiştirmek ve hareket ettirmeye devam etmek zorunda kaldık.
- In order to keep our feet warm we had to shift from one foot to another and keep moving.
- moving
- müteharrik
- moving
- oynak
- moving
- hareket ettirme
Kas ve sinir erimesi hastalığı vücudunuzu hareket ettirmek için gerekli sinirleri ve kasları tahrip ediyor.
- ALS slowly destroys the nerves and muscles needed for moving your body.
Arabanızı hareket ettirmemin bir sakıncası var mı?
- Would you mind my moving your car?
- moving
- duygulandırıcı
- moving
- duygulandırma
- moving
- içli
- moving
- hareket ederek
- moving
- insanı duygulandıran
- moving average
- (Bilgisayar) taşınan ortalama
- moving backward
- gerileyen
- moving element
- (Bilgisayar,Teknik) devinir öğe
- moving picture
- sinema filmi
- moving picture
- (Sinema) sinema
- moving scale instrument
- (Bilgisayar,Teknik) devinen ölçekli alet
- moving target
- (Askeri) hareket halinde hedef
- moving target indicator
- (Askeri) hareketli hedef göstericisi
- earth moving
- toprak kaldırma
- earth moving machinery
- kazı makinesi
- forward moving
- ileriye giden
- moving
- {f} hareket ettir
Ayaklarımızı sıcak tutmak için ayaklarımızı yer değiştirmek ve hareket ettirmeye devam etmek zorunda kaldık.
- In order to keep our feet warm we had to shift from one foot to another and keep moving.
Balık kuyruğunu hareket ettirerek yüzer.
- The fish swims by moving its tail.
- moving
- dokunaklı
Bu anlatı ilginç, eğlenceli ve hatta dokunaklı.
- This story is interesting, funny and even moving.
Biz küçükken babam bize dokunaklı hikayeler okurdu.
- When we were small, father used to read us moving stories.
- moving
- hareket eden
Sırtımda hareket eden bir şey hissettim.
- I felt something moving on my back.
Uzakta hareket eden bir şey vardı.
- There was something moving in the distance.
- moving coil
- döner bobin
- moving coil
- oynak bobin
- moving picture camera
- film kamerası
- moving staircase
- yürüyen merdiven
- slow moving
- yavaş hareket eden
- Word has it you´re moving to İzmir
- k. dili İzmir´e taşınacağını söylüyorlar
- a moving voice
- yanık ses
- be moving
- hareket
- deeply moving
- derinden hareketli
- dragging ones feet while moving
- taşırken olanlar ayaklarını sürüyerek
- earth moving machines
- hafriyat makinaları
- earth moving machines
- hafriyat makineleri
- fast moving consumer goods
- hızlı tüketim malları hareketli
- fast-moving
- Hızlı hareket eden
- get moving
- (deyim) Acele etmek, kımıldamak
- keep moving
- Yürümeye devam
- moving about freely
- serbestçe hareket
- moving averenge
- averenge hareketli
- moving away from the body
- uzaklıkta vücudun hareket
- moving away from the center
- uzaklıkta merkezine hareket
- moving contact
- temas hareketli
- moving force
- tahrik kuvveti, muharrik güç, devindirici güç
- moving from
- dan hareket eden
- moving in
- hareket
- moving in only one direction
- sadece bir yönde hareket
- moving in, or having a zigzag
- Hareketli veya zikzak sahip
- moving on hands and knees, creeping
- elleri ve dizleri, sürünen hareket
- moving sidewalk
- kaldırım hareketli
- moving slowly; slow-paced
- yavaş hareket; yavaş tempolu
- moving toward
- doğru hareket
- moving up and down like waves
- yukarı ve aşağı dalgalar gibi hareket
- moving walkway
- patika hareketli
- moving, movable
- Hareketli hareketli
- not moving
- hareket etmiyor
- self moving
- kendisi hareket edebilen
- self moving
- kendisi hareket eden
- self moving
- kendi kendine hareket eden
- self moving
- kendi kendine hareket edebilen
- slow moving inventory
- yavaş hareket eden envanter
- slow moving traffic
- yavaş ilerleyen trafik
- there was no moving him
- hayır onu hareket yoktu
- to moving
- hareketli
- allow moving
- (Bilgisayar) taşımaya izin ver
- applied moving load
- uygulanan devingen yük
- applied moving load
- tatbik edilen hareketli yük
- applied moving load
- uygulanan devinir yük
- autoregressive moving average
- ozbaglanimli yuruyen ortalama
- earth moving
- toprak işi
- exponential moving average
- (Matematik) üssel hareketli ortalama
- fast moving items
- (Ticaret) hızlı giden parçalar
- fast moving items
- (Ticaret) hızlı sarf parçaları
- fast moving situation
- (Askeri) SÜRATLE DEĞİŞEN DURUM
- ideal moving average length
- (Ticaret) ideal ortalama süresi
- moving
- taşıma günü
- moving
- {s} harekete geçiren
- moving
- moving stairway yürüyen
- moving
- {s} etkili
- moving
- {s} insanı duygulandıran; etkileyici, dokunaklı
- moving
- kımıldanır
- moving
- oynar
- moving
- {i} oynama
- moving
- {i} taşınma
Tom Boston'a taşınmayı düşünüyor.
- Tom is thinking about moving to Boston.
Doğrusu, her gün oraya arabayla gitmenin taşınmaktan daha iyi olduğunu düşünüyorum.
- Honestly, I would think driving there daily is better than moving.
- moving
- {s} ilerleyen
- moving
- hareket verici
- moving
- machine sinema makinası
- moving
- {i} hareket etme
Hareket etmeye devam etmek zorundayız.
- We've got to keep moving.
Sürücü, önündeki araç hareket etmediği için bağırıyordu.
- The driver was shouting because the car in front of him wasn't moving.
- moving
- moving day mesken değiştirilen gün
- moving
- hareket eder
Lütfen hareket ederken pencereden dışarı eğilmeyin.
- Please don't lean out of the window when we're moving.
- moving
- {s} hareket eden, devingen, oynak
- moving
- dokunaklu
- moving
- moving platform hareket eden platform
- moving aerage process
- (Askeri) değişken ortalama işlemi
- moving average method
- (Ticaret) hareketli ortalama
- moving average method
- (Askeri) DEVİMLİ ORTALAMALAR YÖNTEMİ (ÖN KESTİRMEK İÇİN)
- moving average method
- (Askeri) devimli ortalamalar yöntemi
- moving beam radiography
- (Nükleer Bilimler) hareketli demet radyografisi
- moving blade
- hareketli kanat
- moving budget
- (Ticaret) değiştirilebilir bütçe
- moving budget
- (Ticaret) esnek bütçe
- moving coil galvanometer
- devinen sargili miniakimolcer
- moving coil microphone
- elektrodinamik mikrofon
- moving coil microphone
- hareketli bobinli mikrofon
- moving coil speaker
- hareketli bobinli hoparlör
- moving coil speaker
- elektrodinamik hoparlör
- moving coil voltmeter
- döner bobinli voltmetre
- moving day
- taşınma günü
- moving dune
- hareketli kumul
- moving dune
- gezen kumul
- moving element
- devinir oge
- moving fast
- hızlı hareket etme
- moving file
- (Bilgisayar) dosya taşınıyor
- moving folder
- (Bilgisayar) klasör taşınıyor
- moving form
- hareketli kalıp
- moving forms
- (İnşaat) hareketli kalıp
- moving havens
- (Askeri) seyyar barınaklar
- moving havens
- (Askeri) MÜTEHARRİK EMNİYET SAHALARI (SEYYAR BARINAK): Taarruzun dost kuvvetler tarafından önlenmesine mevcut taarruz tahditlerinin yetersiz olabileceği sahalardan geçen su altı ve su üstü gemilerine bir emniyet tedbiri sağlamak amacıyla tesis edilmiş hava tahditli bölgeleri. Ayrıca bakınız: "Moving submarine haven", "moving surface ship haven" ve "submarine sanctuaries"
- moving incessantly
- fıldır fıldır
- moving item
- (Bilgisayar) öğe taşınıyor
- moving load
- gezici yük
- moving magnet instrument
- devinen miknatisli alet
- moving magnet instrument
- devinen mıknatısli alet
- moving map display
- (Askeri) hareketli harita göstergesi
- moving map display
- (Askeri) HAREKETLİ HARİTA GÖSTERGESİ: Görüntünün bir aracın yatay hareketini göstereceği şekilde, sabit bir araç sembolünün arkasında bir harita veya şemanın hareket ettirilmesi. Bazen de harita veya şema hareketsiz dururken üzerinde bir araç sembolü hareket ettirilerek bu simule görüntü elde edilir. Ayrıca bakınız: "projected map display"
- moving mine
- (Askeri) HAREKETLİ MAYIN: Serseri mayın, salınırlı mayın, sualtı mayını, hareketli mayın, yükselen mayın, homing (güdümlü) mayın, ve demet mayınları gibi mayınların toplu tanımı
- moving mine
- (Askeri) hareketli mayın
- moving parts
- hareketli aksam
- moving pavement
- yürüyen kaldırım
- moving picture
- film
- moving picture
- sin. film
- moving picture machine
- sinema makinası
- moving picture machine
- film makinası
- moving pivot
- (Askeri) ÇARK KAVSİ: Yürüyüş halinde bulunan bir kolun, yürüyüş istikametini değiştirmek üzere, çark ettiği zaman takip ettiği daire kavsi
- moving platform
- hareket eden platform
- moving platform
- hareketli platform
- moving ramp
- yürüyen rampa
- moving scale instrument
- devinen olcekli alet
- moving screen
- (Askeri) hareketli örtme perdesi
- moving screen
- (Askeri) MÜTEHARRİK ÖRTME PERDESİ: Düşman keşif unsurlarını uzakta tutan ve kıta hareket ve faaliyetlerini düşman gözetlemesinden saklayan keşif kolları, çok defa, motorize veya mekanize müfrezeler
- moving sidewalk
- yürüyen kaldırım
- moving stairway
- yürüyen merdiven
- moving submarine haven
- (Askeri) SEYYAR DENİZALTI BARINAĞI: İntikaldeki denizaltıları çevreleyen ve belirtilmiş rota üzerindeki Denizaltının tahmini mevkiinden 50 mil ileriye, 100 mil geriye, 15'er mil yanlara doğru uzanan, denizaltı ihbarları ile tesis edilmiş saha. Ayrıca bakınız: "moving havens"
- moving submarine haven
- (Askeri) seyyar denizaltı barınağı
- moving surface ship haven
- (Askeri) SEYYAR SUÜSTÜ GEMİSİ BARINAĞI: Bir gemi veya gemi grubu rehberinin tahmini mevkii merkez alınmak suretiyle, normal olarak, belirli yarı çapta bir daire olarak kabul edilen, su üstü gemileri ihbarı ile tesis edilmiş saha. Ayrıca bakınız: "moving havens"
- moving target
- (Askeri) MÜTEHARRİK HEDEF, HAREKET HALİNDE HEDEF: Uçak veya araç gibi hareket halinde bulunan bir hedef
- moving target indication
- (Askeri) MÜTEHARRİK HEDEF BELİRTİSİ: Radar ekranında yalnız hareket halindeki hedeflerin görülmesine imkan veren bir radar tekniği
- moving target indicator
- (Askeri) hareketli hedef göstergesi
- moving target indicator
- (Askeri) HAREKETLİ HEDEF GÖSTERGESİ: Yalnızca hareket halindeki hedeflerin radar ekranında gözükmesi. Sabit hedeflerden geri gelen sinyaller, uygun bir hafıza devresi aracılığıyla, dönüş sinyalinden çıkartılır
- moving total
- (Ticaret) hareketli toplam
- moving total
- oynak toplam
- moving vane pump
- hareketli cepli pompa
- moving walk
- yürüyen yaya yolu
- moving walkway
- yürüyen kaldırım
- moving wall
- hareketli pano duvar
- permanent magnet moving coil instrument
- dogal miknatisli devinen sargili alet
- problem moving
- (Bilgisayar) taşıma sorunu
- slow moving
- ağır