This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
- Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
Our present house is too small, so we decided to move.
- Mevcut evimiz çok küçük, bu nedenle taşınmaya karar verdik.
Tom is thinking about moving to Boston.
- Tom Boston'a taşınmayı düşünüyor.
Tom considered moving to Boston, but decided against it.
- Tom Boston'a taşınmayı düşündü ama aleyhte karar verdi.
I have to move to Boston.
- Boston'a taşınmak zorundayım.
He prepared his family for the move.
- Taşınmak için ailesini hazırladı.
Tom wishes to relocate.
- Tom taşınmak istiyor.
Americans have the right to bear arms.
- Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.
Will the ice bear our weight?
- Buz bizim ağırlığını taşıyabilecek mi?
Buses, trains and planes convey passengers.
- Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.
The pipe conveys water from the lake to the factory.
- Boru, gölden fabrikaya su taşır.
Tom wants to move into a bigger house.
- Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
Tom's bound to need help to move into his new apartment.
- Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
- Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
It is five years since we moved here.
- Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
Few elephants would volunteer to move to Europe.
- Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
I think it's time for me to move to the suburbs.
- Sanırım varoşlara taşınmamın zamanıdır.
Small children like to be carried.
- Küçük çocuklar taşınmaktan hoşlanırlar.
Tom's bound to need help to move into his new apartment.
- Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
Tom wants to move into a bigger house.
- Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
He was carrying an umbrella under his arm.
- O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
Tom was carrying an armful of books.
- Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
She is carrying a backpack on her back.
- O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
We got him to carry our bag.
- Ona çantamızı taşıttık.
I have to move to Boston.
- Boston'a taşınmak zorundayım.
Few elephants would volunteer to move to Europe.
- Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
She carried that habit to her grave.
- O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
A samurai in the Edo era carried two swords.
- Edo Döneminde bir samuray iki kılıç taşıdı.
A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.
- Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
Tom offered to ferry us across the river in his boat.
- Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.
Tom has to move out of his apartment by the end of the month.
- Tom ayın sonuna kadar apartman dairesinden taşınmak zorunda.
Liisa decided that Markku had to move out.
- Liisa Markku'nun taşınmak zorunda olduğuna karar verdi.
We're having a housewarming party this evening.
- Biz bu akşam yeni eve taşınma partisi veriyoruz.