This is a very exclusive club.
- Bu çok özel bir kulüp.
It's one of the most exclusive addresses in the city.
- Bu, şehirdeki en özel adreslerden biri.
When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.
- Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.
I want specific information.
- Özellikli bilgi istiyorum.
Do you have any special reason why you want to go to America?
- Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
They asked me to leave because they were going to have a personal talk.
- Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.
I don't know much about Tom's personal life.
- Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
- Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
- Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
I don't think Tom is particularly handsome.
- Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
Tom did it for no particular reason.
- Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
Private detectives were hired to look into the strange case.
- Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
Superconductivity is a physical property.
- Üstüniletkenlik fiziksel bir özelliktir.
You are not allowed here. This is private property.
- Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
She wants something very special for her birthday.
- Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.