özelleştirme

listen to the pronunciation of özelleştirme
Türkisch - Englisch
privatization
(Hukuk) privatisation
customizing
(Bilgisayar) customization
(Bilgisayar) customize
privatise
denationalization
özel
{s} exclusive

We have exclusive rights to Tom's invention. - Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.

The privilege is reserved exclusively for women. - Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.

özel
specific

I wish I could be more specific. - Keşke daha özel olabilsem.

The lecturer spoke generally about American literature and specifically about Faulkner. - Konferansçı genel olarak Amerikan edebiyatı ve özellikle Faulkner hakkında konuştu.

özel
{s} special

Do you have any special reason why you want to go to America? - Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?

What does the special taste like? - Özel lezzet neye benziyor?

özel
personal

This is Tom Jackson, my personal assistant. - Bu Tom Jackson, benim özel asistanım.

They asked me to leave because they were going to have a personal talk. - Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.

özel
especial

We want Kylie Minogue to come to Turkey, especially Gaziantep. - Kylie Minogue'nun Türkiye'ye, özellikle Gaziantep'e gelmesini istiyoruz.

Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant. - Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.

özel
particular

Tom did it for no particular reason. - Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.

I am pleased with this vivid portrait in particular. - Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.

özel
confidential
özel
private

The press is interested in his private life. - Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.

Hackers find new ways of infiltrating private or public networks. - Hackerlar, özel ya da kamuya açık ağlara gizlice girmek için yeni yollar arıyorlar.

özelleştirme politikaları
(Hukuk) privatisation policies
özelleştirmek
{f} appropriate
özel
special; exceptional
özel
{s} individual
özel
{s} extraordinary
özel
{s} sole
özel
(Bilgisayar) custome
özel
airs
özel
one-off
özel
magnify
özel
(Latin) ad hominem
özel
teteatete
özel
special risk
özel
privacy

Please respect my privacy. - Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.

özel
esoterical
özel
dedicated

The dedicated bike zone is most often at the rear of the train. - Özel bisiklet bölgesi çoğunlukla trenin arkasındadır.

Tom is a very dedicated student. - Tom çok özel bir öğrenci.

özel
{s} proper

She believes that jade has medicinal properties. - O, yeşim taşının tıbbi özellikleri olduğuna inanmaktadır.

You are not allowed here. This is private property. - Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.

özelleştirmek
(Bilgisayar) customize
özelleştirmek
{f} specialize
özel
distinctive

The Japanese language has many distinctive characteristics. - Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.

Japan has many distinctive traits. - Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.

özel
peculiar

Each language has its peculiarities. - Her dilin özellikleri vardır.

özel
magistral
özelleştirmek
privatize
özel
protected
özel
specific of
özel
specific to
özelleştirmek
customise
özelleştirmeler
customizations
özel
private; personal; special; particular; specific; distinctive
özel
very

You handled that particular situation very well. - O özel durumun çok iyi şekilde üstesinden geldin.

She wants something very special for her birthday. - Doğum günü için çok özel bir şey istiyor.

özel
state

The private colleges and universities of the United States are autonomous. - ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.

özel
intimate
özel
(Askeri) senior officer present afloat (USN) - mevcut kıdemli subay (denizde) SO-peculiar special operations-peculiar - özel harekat
özel
custom , private , special
özel
proprietary
özel
ad hoc
özel
privy
özel
self

Generosity is an important trait in today's selfish society. - Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.

özel
closet
özel
express

As my watch was slow, I missed the special express. - Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.

We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one. - Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.

özel
esoteric
özel
custom, private, special
özel
teteàtete
özelleştirmek
denationalize
özelleştirmek
to personalize, cause (something) to take on a personal character
özelleştirmek
make private
özelleştirmek
to cause (something) to acquire a character of its own
özelleştirmek
to make (a state enterprise) into a private enterprise
özelleştirmek
to privatize
Türkisch - Türkisch
Devlete ait taşınır veya taşınmaz malların teklif alma ya da ihale yoluyla satışını yapma, özelleştirmek işi veya durumu
Devlete ait menkul veya gayrimenkullerin teklif alma ya da ihale yoluyla satışını yapma, özelleştirmek işi veya durumu
Özel
hususi
Özel
mahsus
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan
özel
Dikkatle değer, istisnai
özel
Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususi, zati: "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta."- N. Cumalı
özel
Bir kişiyi ilgilendiren veya kişiye ait olan, hususî, zatî
özel
Her zaman görülenden, olağandan farklı
özel
Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan: "Kendisini özel olarak görmek istediğini söyledi."- F. R. Atay
özelleştirmek
Bir şeyi özel duruma getirmek veya özel olarak kullanmak, kamulaştırmak karşıtı
özelleştirme
Favoriten