Everybody wants to sit beside her.
- Herkes onun yanına oturmak istiyor.
She knelt beside him and asked him what his name was.
- O onun yanına diz çöktü ve onun adının ne olduğunu sordu.
Don't forget to take along the camera.
- Kamerayı yanına almayı unutma.
Tom sat next to Mary.
- Tom Mary'nin yanına oturdu.
Tom sat next to Mary on the bus.
- Tom otobüste Mary'nin yanına oturdu.
Tom almost forgot to take an umbrella with him.
- Tom neredeyse yanına bir şemsiye almayı unutuyordu.
You can not be rude to everyone and expect to get away with it forever.
- Herkese karşı kaba davranamazsın ve sonsuza dek onun yanına kalacağını bekleyemezsin.
I thought Tom would plant those flowers near the oak tree.
- Tom'un o çiçekleri meşe ağacının yanına dikeceğini düşünüyordum.
Don't let Tom near my kids.
- Tom'u çocuklarımın yanına salma.
A stranger came up to her and asked her the time.
- Bir yabancı onun yanına yaklaştı ve saati sordu.
Instead of waiting for Tom to come up and speak to you, you should just go up to him.
- Tom'un gelip seninle konuşmasını beklemek yerine, sadece onun yanına gitmelisin.
Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
- Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
I took sides with them in the argument.
- Ben, bu tartışmada onların yanında yer aldım.
He got away with what he had done.
This paragraph is well written, but there is a mistake in the last sentence.
- Bu paragraf iyi yazılmış ama son cümlede bir yanlışlık var.
The accident took place near his home.
- Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
The darkest place is under the candlestick.
- Çıra dibine kör yanar.
The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
- Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
- Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
By mistake I boarded a train going in the opposite direction.
- Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.
The forest fire began to spread in all directions.
- Orman yangını tüm yönlerde yayılmaya başladı.
What is the hard part of learning Japanese?
- Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
Who was at the party beside Jack and Mary?
- Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
Tom looked sideways at Mary.
- Tom yanlamasına Mary'ye baktı.
He edged sideways through the crowd.
- O, kalabalığa yanlamasına sokuldu.
His bed is next to the wall.
- Onun yatağı duvarın yanında.
Please put the table next to the wall.
- Lütfen masayı duvarın yanına koy.
Ten houses were burned down.
- On ev yanıp kül oldu.
The fire burned up brightly.
- Ateş parlak bir şekilde yandı.
The two houses stand side by side.
- İki ev yan yana durur.
They sat side by side.
- Onlar yan yana oturdular.
The neighbours have been banging about next door all morning.
- Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
Last night there was a big fire in the neighbourhood.
- Dün gece mahallede büyük bir yangın vardı.
According to some experts the spoken language uses few subordinate clauses.
- Bazı uzmanlara göre, konuşulan dil çok az sayıda yan cümleler kullanır.
The sentence has got too long again. Then just take out a few of the subordinate clauses.
- Cümle tekrar uzun sürdü. O zaman birkaç yan cümleyi çokarın.