The traffic accident prevented me from catching the train.
- Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.
We set a trap to catch a fox.
- Biz bir tilki yakalamak için bir tuzak kurduk.
I really had to run for it to catch the train.
- Ben treni yakalamak için gerçekten koşmak zorunda kaldım.
I got up early to catch the first train.
- Ben ilk treni yakalamak için erken kalktım.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
The old man caught a big fish.
- Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.
She catches colds easily.
- O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.
- O, başka bir soğuk algınlığına yakalanmak istemediğinden dolayı odadan ayrılmayacak.
To be honest, we came to capture you.
- Dürüst olmak gerekirse, biz seni yakalamak için geldik.
We want to capture all the uniqueness of each language. And we as well want to capture their evolution through time.
- Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.
I ran as fast as possible to catch up with her.
- Onu yakalamak için mümkün olduğu kadar hızlı koştum.
She has to study hard and catch up with everybody in her class.
- Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda.
It is easier to catch an escaped horse than to take back an escaped word.
- Kaçmış bir atı yakalamak söylenmiş bir sözü geri almaktan daha kolaydır.
A fox is not caught twice in the same snare.
- Bir tilki aynı tuzakta iki kez yakalanmaz.
A fox was caught in the snare.
- Kapanda bir tilki yakalandı.
Of course I want to catch up!
- Tabii ki yakalamak istiyorum!
I should try to catch up with Tom.
- Tom'u yakalamaya çalışmalıyım.
I ran as fast as possible to catch up with her.
- Onu yakalamak için mümkün olduğu kadar hızlı koştum.
She has to study hard and catch up with everybody in her class.
- Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda.
Man is the only creature that consumes without producing. He does not give milk, he does not lay eggs, he is too weak to pull the plough, he cannot run fast enough to catch rabbits.
- İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurtlamaz, pulluğu çekmek için çok zayıf, tavşanları yakalamak için yeterince hızlı koşamaz.
It is difficult to catch a rabbit by hand.
- Bir tavşanı elle yakalamak zordur.
He put up his hand to catch the ball.
- Topu yakalamak için elini kaldırdı.
The robber was nabbed this morning.
- Soyguncu bu sabah yakalandı.
We set out traps for catching cockroaches.
- Hamam böceklerini yakalamak için tuzaklar kurduk.
I'm catching the 11:00 train.
- 11:00 trenini yakalayacağım.
The robber was nabbed this morning.
- Soyguncu bu sabah yakalandı.
I have created a perfect plan for capturing that crafty animal.
- O kurnaz hayvanı yakalamak için mükemmel bir planı oluşturdum.
I grabbed the dog by its collar.
- Köpeği tasmasından yakaladım.
The man tried to catch hold of me by the collar.
- Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.
To be honest, we came to capture you.
- Dürüst olmak gerekirse, biz seni yakalamak için geldik.
We want to capture that market.
- O pazarı yakalamak istiyoruz.
Tom was afraid of being captured by the enemy.
- Tom düşman tarafından yakalanmaktan korkuyordu.
The boy captured the bird with a net.
- Çocuk bir ağ ile kuşu yakaladı.
Nick hurried to catch the bus.
- Nick otobüsü yakalamak için acele etti.
I think you nailed it.
- Sanırım onu yakaladın.
Where did you nail them?
- Onları nerede yakaladın?
We set a trap to catch a fox.
- Biz bir tilki yakalamak için bir tuzak kurduk.
He set a trap to catch the animal.
- Hayvanı yakalamak için bir tuzak kurdu.